LXIII- "mutsuzluktan kurtulmuş kalpler"

Start from the beginning
                                    

"Siktir git masamdan."

Efsun bunu duysa muhakkak çok kızar.

Babam gülümseyişinden hiçbir şey kaybetmeden bana baktı. "İlk küfrettiğinde seni ıslak odunla dövseydik yine böyle olur muydu acaba?"

"Olurdum." dedim açıkça.

"Günün birinde bu masada oturan baba sen olacaksın bak."

"Ben hak ediyorsam oğlum da bana küfretsin."

Efsun bunu duysa mahveder beni.

"Sen bunu hak edecek bir baba olmayacaksın ama."

"Bu seni alakadar etmez. Konuşma benim babalığım hakkında da, oğlum hakkında da. Üstüne vazife değil."

Damarıma basmaya yemin etmiş olacak ki daha geniş güldü. Başkası olsa bu bakışıma katlanamaz siktir olup giderdi ama baba olunca, küçüklüğünü bildiğinden olacak böyle gülüyordu karşında.

"Neyse ki Efsun gibi bir kadınla evlisin. Yoksa torun falan göremezdik biz. Saçının telini esirgerdin bizden."

Elim bir yumruğa dönüştü öfke o yumrukta toplandı. "Siz ne arsız insanlarsınız anasını satayım. Siz ne yüzsüz insanlarsınız." daha ağır cümleler dilimin altındaydı. Çocuğumla alakalı bir cümlenin içinde kurmak istemiyordum sadece. "Hiç mi utanmanız yok? Ağzınızdan çıkanı kulağınız mı duymuyor? Sağır mı oldunuz? Kafanızın içinde akıl yerine yarrak mı taşıyorsunuz siz?"

Titreyen ellerimle yüzümü sıvazladım. Kulaklarım çınladı. Bu cümleyi kurmak hangi aklın ürünü?

"Küfredince sonuç mu değişiyor?" dedi arsızca. "Ya da ben öfkelenir kalkarım mı sanıyorsun? Doğru söylüyorum. Bunu sen de biliyorsun. Ne yaparsan yap ileride torunlarımızı görmemizi engelleyemeyeceksin. Efsun'un önüne geçemeyeceksin."

Dudaklarım bir ip gibi inceldi, dişlerimi sapladım ve dudağımdan kısık sesle dökülen küfürlerle başımı öne eğdim. Ellerim titriyor, sakin.

"Efsun size yarrağımın ba...." cümle ağzımdan çıktığı gibi yüzüm ekşidi midem bulandı yarıda kestim. "Baba defol git benim ağzımı bozma. Efsun'un adını ağzıma aldığım cümleye bak amına koyayım. Kalk git elimden bir kaza çıkacak." elimi kapıya doğru savurdum.

"Gerçek seni bu kadar öfkelendiriyor." dedi açıkça. Bunu kabullenirsem duvara kafa atacağım. "Biliyorsun halbuki doğru söylediğimi. Ailesini kaybetmiş bir kadın çocuğundan bu hakkı alır mı hiç?"

Gözlerimi sıkıca yumdum, acıyla kıvranmaya başladım. "Kes sesini!" diye bağırdım. "Tanımayacak bile benim çocuklarım sizi. Annem babam yok diyeceğim ben çocuklarıma. Öldüler diyeceğim. Yüzlerini bile hatırlamıyorum diyeceğim."

"Efsun buna asla izin vermeyecek."

"Verecek. Senin karının yaptığı bir tas çorbayı bile içirmeyecek evladıma. Sen bana ne anlatıyorsun?"

"Belki de ama onları bizden koparmayacak. Kaderini yaşatmayacak çocu..."

"KES SESİNİ!"

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKWhere stories live. Discover now