2. Bölüm

9 5 11
                                    


Hafif acılar konuşabilir, ama derin acılar dilsizdir.

_______

Şuan saat 08:09 geçiyordu.

Dolabımın içinden siyah dar pantolunumu ve krem renkli örgülü kazağımı çıkartıp giyinmeye başladım.
Saçımı yukardan bağlayıp at kuyruğu yapmıştım.
Kısa siyah montumuda giyip aynanın karşısına geçtim.
Sırt çantamı alıp spor ayakkabımıda giydim ve odadan çıkıp alt kata indim.

Annemin güzel kokan yemekleri burnuma dolduğunda mutfağa girdim.

Annemin arkasına geçip kollarımı beline doladım.

"Imm... çok güzel kokuyor banada ayır." Dediğimde annem gülümsedi.

"İşemi gidiyorsun." Dediğinde ondan ayrılıp kalçamı masaya yasladım.

"Evet." Dedim.

Annem ocağın altını kapatıp bana döndü.

"Kızım ayrıl artık o işten. Hem bir kutu dolusu ilaç aldın, onlar bana yeterde artar." Dediğinde ona gülümsedim ve yanağına kocaman ıslak bir öpücük kondurdum.

"Merak ettme anne. Şimdi kaçıyorum." Diyip mutfaktan çıktım.

Annem hastaydı mide kanseriydi.
Yeni olmuştu. Dokturundediğine göre birşeyler yapmazsak 3 ay içerisinde öle bilirmiş. Dokturun bana önerdiği ilaçlar çok pahalıydı. Babamdan yardım istediğimde 'ölüp gebersin onunlamı uğraşıcam.' Diyip sözü geçiştirirdi.

Kapıda korumalar olduğu için orayı kullanamazdım.
En iyisi kaçtığım yerden çıkıcaktım.

Babaannemin odasından....

Onun odası alt kattaydı ve penceresi alçaktı.

Odasının önünde durup içeriye girdim. Babaannem oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.
Benim geldiğimi görünce yanıma gelmişti.

"İşemi gidiyorsun kızım"

"Evet babaanne." Pencereyi açıp babaannme döndüm. "Anneme iyi bak olurmu." "Tamam kızım merak etme." Babaanneme inanmasamda bunu söylemiştim.

Pencereden ayaklarımı sarkıtıp aşağıya zıpladım. Korumalara görünmeden hızla bahçenin duvarından karşı tarafa atladım.

Taksiye ödeyecek çok param yoktu ondan dolayı evin yakınlarındaki durakta durmaya başladım.

Yan tarafımda gelen servisi görünce ayaklandım. Servis yanımda durunca içeriye girdim ve kartımı basıp ortalara ilerlemeye başladım.

Fazlasıya doluydu.

Servis ilerlediği zaman biraz sallanmıştım. Tutacak bir yerde yoktu. Herkez ellerini bir yerlere koymuş ve alanı kapatmışlardı.

Servis birden sağa dönünce düşüyordum ki biri kolumu tutarak düşmemi engeledi.

Kolumu tutan kişiye baktığımda uzun boylu bir çocuktu. Başında siyah şapkası vardı.

Bana bakmıyordu. Kolumu tutmuş bir şekilde dışarıyı izliyordu.

Birşey demeden önüme döndüm.
Kolumu hayla bırakmamıştı.

Tekrar salandığımda bu sefer geriye iteklenip sert bir vücuda çarptım. Ondan biraz uzaklaşıp derin bir nefes alıp verdim.

Servis duracağım durakta durduğunda hızla adını bilmediğim çocuğun elinden kurtulup kendimi dışarıya attım. İçeriye baktığımda bana bakıp gülümsedi.
Servis haraketlendiği sırada bana el sallayıp öyle gittmişti.
Sadece arkasından baka kalmıştım. Kendimi toparlayıp yürümeye başladım.

LaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin