Kafamı çevirdiğimde Bora hızla yanımızdan sandalye çekerek garsona bağırdı ,"Banada bir kahve oradan şu beyefendi gibi yakışıklı olsun." Elimle azımı kapatarak gülmemeye çalışmıştım sadece.

Adam kafasını boraya çevirerek "Siz kimsiniz beyefendi?" Bora kollarini bağlayarak sandalyeye yaslandı

"Sanane olum yakın arkadaşımın yanına oturamaz mıyım?" Yakın arkadaş?

Boranın omzuna vurarak zorla gülümsedim "Ay çok şakacıdır yakın arkadaşım, ya ya."

Bora pis pis gülerek adama döndü "Eee ne yapacaksınız buradan sonra." Adam kafasını bana çevirerek

"Bilmem belki bir yerlere gideriz seninle hanımefendi ne dersin." Ne diyor lan bu neyse yanlış anlaşılacak bir şey yok sadece vakit geçirmek istiyor.

"Bilmem olur belki." Bora hizla beni ittirerek

"Aaa ne olur benim dikişlerime bakacaksın ya arkadaşım, pat pat patladılar."

Pis pis gülerek "Gelince de bakarım ona Bora sus yürü git." Kollarını bağlayarak gözlerini devirerek sandalyeden kalktı.

"Gidiyorum bak" gideceği yeri göstererek "Gidiyorum" yürümeyi başladığı an geri arkaya döndü "Bak gidiyorum pişman olursun" elimle git diyerek

"Git artık Bora." Hızlıca yürüyerek bir yere girdi.

Bütün deliler beni buluyor ya.

Adam kafasını bana çevirerek "Akşam sizi almaya gelirim o zaman ben." Gülümseyerek kafamı salladım iyi birine benziyordu aslında.

Sandalyeden kalkarak "Bence artık kalkalım hasta vardır belki." Kafasını sallayarak ayağıya kalktı.

"Gidelim bakalım, akşam görüşürüz." Elini sallayarak karşılık olarak bende salladım.

Gittiğinde bir oh çekmiştim akşam ne yapacaktım, niye evet diyorsun ki sen salak.

Geldiğim yere doğru yürüyerek ilerlemeye başladım, damla beni görür görmez yanıma geldi

Koluma iki üç kere vurarak "Ne yapıyorsun sen salak niye kahve içiyorsun zibidiğin teki o ya." Gözlerimi devirerek odaya girdim.

Bir adam ayağını tutuyordu hızla yanına giderek uzanmasına yardım ettim.

Boranın yarası gibiydi ama dikişi atılmıştı damla atmıştı büyük ihtimalle.

Asker gülümseyerek "Sağolasın doktor." Kafamı sallayarak tebessüm ettim.

Dışarıya geri çıktığımda komutan da oradaydı "Eğlendiniz mi bari doktor?" Kollarımı bağlayarak kafamı salladım

"Çok, o kadar çok ki Bora bile katıldı." Kafasını eğerek gülmeye başladı.

"Yapar o öyle şeyleri vardır." Kafamı sallayarak gözlerimi devirdim.

"Neyse ben eve gideyim malum akşam beni almaya gelecek bir kişi varda." Boş boş yüzüme bakıyordu adamdan bahsettiğim de saçlarını tokası geliyordu sanki.

Hızlıca eve doğru gidip kapıyı kapattım.

Odaya girdiğimde hiç bir halt yapmayacaktım bir pantolon bir kazak giyip gidecektim.

Adam olana çok bile.

Dolaptan giyecekleri mi çıkartıp üstüme geçirdim.

Aradan 1-2 saat geçmeden kapıda bir korna çalıyordu

Dışarıya çıkıp baktığımda o adam gelmişti, ulan gerizekalı ismini bile bilmeyip adam dediğin kişiyle bir yere gidiyorsun nasıl bir salaksın sen.

Askıdan çantamı alıp dışarıya çıktım.

Adam arabadan inip yanıma geldi karşıdan damla, murat, Bora ve komutan geliyordu.

Dikilmiş bizi seyrediyorlar hepsinin yüzünde değişik bir surat ifası vardı.

Damla istese adamın üstüne kusacakmış gibi bakıyordu.

Bora ve Murat desen elinde olsa öldüreceklerdi.

Komutana baktığımda bir halt anlamıyordum, adamda öyle bir şey var ki hiç bir şey anlamıyordum.

Yanımdaki adam beni bir anda alımı belime dolayarak yanağıma bir öpücük kondurdu.

Şaşkın gözlerle adama baktığım sırada bize doğru hızla yaklaşan birini görmüştüm, komutandı

Yanımıza geldiği an adamın suratına bir tane geçirmişti.

Yakasından tutup duvara yaslayarak "Ne yapıyorsun lan sen kimi öpüyorsun şerefsiz." Kolundan çekiştirmeye çalışıyordum ama nafile asla bırakmıyordu.

Kafamı Boralara çevirdiğimde sadece izliyorlardı, ayıp olmasa çekirdek bile yiyeceklerdi.

Kolundan hızlıca çekip "Ne yapıyorsun sen ya delirdin mi?" Kafasını bana çevirerek

"Yürü." Gelmediğimi anlayınca kolumdan tutup bir yere götürdü.

"Cidden gidecek miydin o adamla?" Kafamı evet anlamında sallayarak onayladım.

Acı bir gülümsemeyle soluklandı "Tanımadım mi gerçekten Naz?" Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım az önce bütün yaşananları unutmuştum sanki

Elimden tutarak kolundaki yarasına götürdü "Bu yaradan da mı tanımadın olum beni?"

"Şu kafamın içine ben" eliyle kafasına vuruyordu "Olmuyor çıkmıyorsun lan aklımdan olmuyor yapamıyorum, aklım çıkıyor kalbim duruyor ama sen ne çıkıyorsun ne duruyorsun."

Eliyle göğsüne vurarak "Efeyim olum ben Efe unuttun mu beni? Tanıyamadın mı beni? Tanıyamadın mı her gün Mozilla Mozilla diye arkasından koştuğun adamı?" Gözlerinin içi kan çanağına dönmüştü bir anda

"Git hadi onun peşinden git seviyor seni sende sev, benim vaktim olmadı buna kusura bakma zaten her an ölecek olan birini kim sever ki sen korkarsın zaten." Gözlerim dolmuştu onunda aynı şekilde.

Kendini suçluyordu, benim kalbim atmıyordu artık sanki.

Hızla bir adım yaklaşarak "Neden söylemedin?" Yüzünü yüzüme yaklaştırarak

"Anlarsın sanmıştım."

Kadere bak

Geçen gün sevdiğim adamı, sevdiğim adama anlatmışım meğerse...

Yara İzi/ ÇtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin