"Yok yok sorun değil zaten gezmek istiyordum, siz bekleyin ben damlayı uyandırayım gelelim olur mu?" Kafasını sallayarak onayladı.

Kapıyı geri kapatıp damlanın yattığı koltuğa doğru ilerledim.

Dizlerimin üstüne çöküp hafif hafif dokundum "Damla" bunu üç kez tekrarladım ama uyanmamıştı.

İnsanında bir Sabrı var yani o anki sabırsızlıkla biraz hızlı ittirmiştim.

Hortlak görmüş gibi yüzüme bakıyordu.

"Kalksana gerizekalı, Murat asker dışarıyı gezdirecekmiş hadi kalk." İstemeye istemeye doğrularak

"Tamam be şuradan hırkamı alayım." Ayağıya kalkarak hırkasını askıdan aldı.

Kapıyı açıp dışarıya çıktığımda damla çok komik gözüküyordu uykulu uykulu bir garip gözüküyordu.

Murat asker damlanın yanına gelerek "doktor hanım kucağımda taşımamı ister misiniz?" Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

Damlanın uykusu gitmişti bir anda, Murat asker gülüyordu "Gerek yok, hem bir dakika dalgamı geçiyorsun sen." Hayır der gibi gülerek kafasını salladı.

Murat asker önden giderek ilerlemeye başladı biz de peşinden gitmekle yetiniyorduk sadece.

Her yeri gezdikten sonra bir yer kalmıştı sadece, onların çalıştığı yerdi büyük ihtimalle.

Girdiğimiz yerde Bora ve diğer askerler vardı hastanede gördüğümüz.

Sağ köşeye baktığımda komutanı görmüştüm daha doğrusu Efe şahsını görmüştüm, ama bir farklıydı asker ünüforması yoktu.

Siyah spor bir atlet ve eşofman vardı, giydiği atlet kollarındaki kasları ortaya çıkarmıştı, boks torbasının önünde torbayı yumrukluyordu.

Bir şeye sinirlenmiş gibi bir hali vardı yani öyle gözüküyordu.

Bizi görür görmez arkasını döndüğünde boynu, alnı ter içindeydi ama yemin ederim gözüme bir hoş gelmişti.

Yanımıza doğru gelirken çarpıntım tutmuştu sanki.

"Doktor, geldin ha iyi iyi iyileştirirsin bizi." Gözlerimi devirerek geri kafamı ona çevirdim.

"Aynen sen yaralan bende iyileştiririm, hoşuna gidiyordur zaten yaralanmak." Sırıtarak yanıma yaklaştı

"Terliyim yaklaşmak istemiyorum zorlama istersen doktor, ha merak ediyorsan ben yaralanıp sen yaralarımı saracaksan sorun yok hoşuma gider." Ciddi değildi dalga geçer gibi söylüyordu.

Biraz geriye çekilerek yüzümü inceledi sıra gözlerime geldiğinde gülümsemeye başlamıştı.

"Neyse doktor, Murat ben gidiyorum çok terledim duşa gireceğim." Murat asker kafasını sallayarak tamam hareketi yaptı.

Kafasını bana çevirerek "İznin var mıdır doktor?" Gülmemeye çalışarak

"Tamam git." Sırıtarak arkasını dönerek banyoya doğru ilerledi.

Damla kafasını bana çevirerek gülmeye başladı "Tamam tamam." Kaşlarımı çatarak omzuna vurdum

"Damlacım kaşınma istersen he." Ellerini kaldırarak sessizce tamam tamam demeye başladı.

Murat asker damlanın yanıma gelerek "Doktor hanım hiç birini dövdüğünüz oldu mu?" Kollarını bağlayarak sırıttı damla

"Dövdüm, burnu kırılmıştı." Başarılı der gibi bir surat ifadesi yapmıştı murat asker.

Kafamı murat askere çevirerek "Bende dövdüm işte." Aralarına girerek kendimide dahil etmeye çalışıyordum.

Dışlanıyordum şaka mı?

Murat askerin yüzü damlaya dönüktü sanki söylediğimi dinlememiş gibi "Aynen güzel kırılmıştır kafası." Ağızlarına çarpacaktım bir tane göreceklerdi doktor dayağı nasıl oluyor.

Aradan 5 dakika geçmişti damla ve Murat hala aynıydı canım sıkılmıştı artık.

Bora asker yanımıza geldiğinde murat damlayı görünce elini kalbine götürerek ağzını kapattı

"Muratttt." Murat kafasını hızla Bora askere çevirerek

"Ne var Bora." Bora asker Murat askeri itikleyerek

"Aldatıyor muydun lan beni?" Murat gözlerini kocaman açarak

"Ne diyorsun olum manyak mısın?" Hayır olamaz der gibi kafasını sallamaya başladı Bora asker

"Demek bunuda yaşayacaktım he tamam" murat asker tam konuşacakken Bora asker parmağını Murat'ın dudağına götürerek " "Sus ben anladım anlayacağımı."

Ellerimle azımı kapatarak üzülmüş numarası yaptım "Bunu sana nasıl yapar Bora asker." Ağlayarak kafasını omzuma yaslayarak

"Hak etmedim bunları doktor hanım." Gülmekten ağlayacaktım durduğum yerde.

Komutanları kapıdan çıktığında saçları ıslaktı yanımıza gelerek borayı ittirdi

"Ne yapıyorsun lan." Bora asker elini kalbine götürerek

"Aldatıldım komutanım." Efe şahsı elini boranın alnına götürerek

"Arada bir doktora gösterin şunu, ne yediyorsunuz buna." Kollarımı bağlayarak yüzüne alaycı bir şekilde baktım

"Sen ne anlarsın be aşk acısından ökü- yani düz şey." Düz şey mi one be?"

Efe şahsı yanıma gelerek "Öküz?" Lafı tekrarlayarak "Öküz." Kafasını sallayarak
"Tamam koala kişisi." Ne alaka ya

"Koala mı? Ne alaka." Borayı gösterek

"Herkesi omzunda, göğsünde taşıyorsun sarılıyorsun hoşuna gidiyor galiba o yüzden." Gülerek yüzüne baktım

"Sanane istersem sana da yaparım aynısını." Kollarını bağlayarak yüzüme baktı

"Yapsana hadi, bana yapmak daha hoşuna gider herhalde." Parmağımı kaldırarak

"Komutan mısın nesin, bazen çok kaşınıyorsun ciddiyim." Tek kaşını kaldırarak gülmeye başladı

"Doktor, nereden bildin" kaşlarımı çatarak

"Neyi."

"Sırtımın kaşındığını, bir kaşısana."

Gözlerimi devirerek arkamı dönüp kapıdan çıktım yoksa asabımı bozmaya devam ederse çarpacaktım bir tane.

Eve doğru yürürken arkamdan gelerek kolumdan tuttu biri, arkamı döndüğümde meymenetsiz komutanı görmüştüm.

"Doktor" kelimeyi uzatarak söylemişti

"Olmaz böyle çok alıngansın sevmem öyle" yüzünü yüzüme yaklaştırarak

"Kızınca güzel oluyorsun ama alıngan olma üzdüğümü düşünüyorum canım sıkılıyor." Gözlerimi kısarak bende yüzümü yüzüne yaklaştırdım

"Alıngan değilim sinirden gittim" parmağımı kaldırarak

"Ve ayrıca ben üzülmem tamam üzülürüm ama üzülmem işte, öğrendim üzülmemeyi biri sayesinde." Kaşını kaldırarak

"Kimin sayesinde."

"Bir tanıdık işte, yok şu an ama bekliyorum hala eminim gelecek bir gün." Kollarımı bağlayarak "Eminim gelecek o Mozilla."

Gözlerini açarak gülümsedi "Gelecek bende eminim."

Gelir gelir bırakmaz o beni, koruyacak söz verdi.

Özledim onu

Mozillam...

Yara İzi/ ÇtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin