Bu herkes neden böyle insan kalmamış gibi komutan da komutan, adamın daha adını bilmiyorum be.

Harbiden daha ben adamın adını bilmiyordum.

Hızlı hızlı yedikten sonra kolumdaki saate baktım 6'ya geliyordu.

Ayağıya kalkarak "Halime abla ben gideyim artık damlada uyanmıştır zaten merak etmesin." Gülümseyerek kafasını salladı.

Hızla masadan ilerleyerek merdivenlerden çıktım.

Suratımdaki yaralar acımıyordu ama karnım çok fenaydı.

İkinci kattaki yattığım odaya girdiğimde damla odayı geziyordu.

Beni gördüğü an kafasını bana çevirerek
"Ulan gerizekalı neredesin yüreğim çıkıyordu." Gülerek omzuna vurdum.

"Acıktım aşağıya inip birşeyler yedim, hadi git hazırlan sende bir şeyler ye." Kafasını sallayarak lavaboya girdi.

Çıktığında damlaya seslenerek "Damla bu telefona murat askeri kim kaydetti." Damla kafasını karıştırarak

"Komutan kaydetti sonra dedi ki, tanımadığım birine kendi telefon numaramı veremem Murattan arar sorarım dedi."

Ay haspam numaranı isteyen yok zaten.

Kollarımı bağlayarak "Gerek yoktu her neyse hadi git sen bende aşağıya ineceğim tekrar birazdan."

Hızla kapıdan çıkmıştı.

Meğerse çevremde ne kadar ukala insan varmış vay vay.

Odaya hemşire girerek yüzüme dik dik baktı elindeki serumla

"Ama Tuana hanım serum takacaktım niye kalktınız." Elindeki serumu alıp

"Ver ben onu başkasına takarım." Gülerek kafamla git işareti yaptım.

Yattığım yatağı düzelttikten sonra aşağıya indim.

Damla hızla yanıma gelerek "Müdür çağırıyormuş bizi Tuana." Ne olmuştu? Hızla damlanın kolundan tutarak yukarıya çıktık.

Müdürün odasına girdiğimizde bizi masanın başına çağırarak.

"Tuana geçmiş olsun kızım, ve gelelim şu ayrılmaz ikiliye bir yere göndereceğim sizi." Damla anlamayarak müdüre bakmaya başladı.

"Askerler, çok seviyorsunuz bende tam size göre bir şey buldum çocuklar." Ne oluyordu gene ya.

Yanımıza gelerek "Askerlere bakacaksınız çocuklar, oraya gideceksiniz 2 ay kadar sadece." Damlaya kafamı çevirerek yüzümü buruşturdum.

"Hocam siz ne diyorsunuz ya napacağız biz orada." Sakin olalım diye deli deli hareketler yapmaya başlamıştı.

"Çocuklar bir durun oradaki hastalara bakacaksınız sadece 2 ay, ufacık 2 ay." Elimi kafama götürerek

"Ne zaman gideceğiz peki?" Kollarını bağlayarak

"Bu akşam." Damla gözlerini dikerek

"Hocam keşke oraya gittiğimizde deseydiniz daha mantıklı olurdu."

Nefes alıp vererek "Ciddisiniz demi son kez sorayım." Net bir ifadeyle kafasını salladı.

"Sizi götürmek için asker arkadaşlar resmi araçlarla sizi almaya gelecekler." Ya merak ediyorum biz ne yapacaktık orada bal gibi hastane varken neyse tamam zaten 2 ay.

Müdür eliyle kapıyı göstererek "Çıkabilirsiniz." Arkamızı dönerek kapıdan çıktık.

Damla boş bir surat ifadesiyle yüzüme bakarak "En azından askerlerin yanındayız hiç bir cacık olmaz, bize bulaşanların sıkarlar popolarına bir tane oh mis oturamazlar daha bir yere." Gülerek omzuna vurdum.

"Off damla manyak mısın?" Gülerek merdivenlerden bir kat aşağıya indik.

Odama girdiğimde dolabımda ki eşyaları bir poşete koyarak masanın üstüne geri koydum.

"Eve gidip kıyafet alacak mıyız acaba?" Bilmiyorum der gibi kafamı salladım.

"Bence alalım bunların yeteceğini çok zannetmiyorum." Üstümdeki önlüğü çıkartıp askıdan çantamı alıp aşağıya indik.

Arabamda evin önündeydi ne halt edecektik acaba.

"Damla taksi çağır araba evin önünde." Kafasını sallayarak taksiyi aradı.

"Gelir birazdan biz aşağıya inelim." Odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya indik.

Kapıdan bir görevliyi yanıma çağırarak "Biz gidiyoruz soran olursa eve eşya almaya gittiler dersin, hadi kolay gelsin."

Kapıdan çıktığımızda taksi gelmişti, bu ne hız.

Taksiye bindiğimiz de adam arkasına doğru dönerek adres istemişti.

Aradan 15 dakika geçmeden evin önüne gelmiştik zaten.

Hemen kapıyı açıp yukarıya çıktık.

Damla aşağıdan bana bağırarak "Hızlı ol Tuana hastalarım var hastanede çalışan bir insanım ben." Gözlerimi devirerek gülümsedi.

Hızlıca çantaya bir kaç kıyafet koyduktan sonra aşağıya indim.

Merdivenlere basarken bir ağrı girmişti tekrardan karnıma.

Hızlı yürüyünce canım yanıyordu.

Damla yüzünü bana çevirerek "Hadi gidelim de arabayla mı gidelim olmazsa oradaki otoparka bırakırsın kimse almaz zaten." Tamam diyerek kafamı salladım.

Komodinin üstünde duruyordu arabanın anahtarı, anahtarı alıp arabaya doğru yürüyüp bindik.

"Hadi hadi hızlı sür 100 saattir evdeyiz sanki." Arabayı çalıştırarak gözlerimi devirdim

"Oha damla abart biraz daha abart." Hızlıca arabayı sürmeye başladım.

10 dakika sonra hastanenin önüne gelmiştik zaten yakındı.

Kapıdan girdiğimiz gibi müdür bizi görüp yanımıza geldi.

"Çocuklar biliyorum çok şey söyledim ama akşam gelmeyecekler birazdan burada olurlar." Bu adam beni deli edecekti.

Damla hastaları göstererek "Eee hastalarım ne olacak." Ben hallettim der gibi el işareti yapmaya başladı.

Kapının önünde korno sesleri çalıyordu, kafamı döner dönmez arabadaki borayı görünce ufak çaplı bir şok geçirmiş olabilirim.

Bize el sallayarak "Doktor hanımlar hadi gelin." Elimi kafama götürerek arabaya doğru yürüdüm.

"Gerçekten mi ya bu gerçek mi ya." Bora gülümseyerek arabayı gösterdi

"Hadi hadi binin komutanım bekliyor." Ne komutanı ya

"Ya valla meraktan soruyorum bu komutanın adı ne?" Kollarını bağlayarak bana döndü

"Efe, yani Efe komutanım, of komutanım işte."

Efe mi?

Tanıdığım bir ton Efe vardı, neyse Allah'tan adını öğrenmiştim.

Bugün hiç görememiştim onu, gittiğim yerde 2 ay boyunca görmek ne kadar garip hissettirse de bir şey olmaz herhalde.

Güvende olduğumuzu hissediyordum onun yanında yani onların yanında..

Yara İzi/ ÇtWhere stories live. Discover now