⚵22 - ikinci etap.

En başından başla
                                    

"Belki Diggory'ledir." dedi Ron Hufflepuff masasına bakarken ancak Cedric masada kahvaltısını ediyordu, yanında da Alora yoktu.

Harry, Hufflepuff masasına bakarken gözleri Slytherin masasına takıldı ve Slytherin'deki öğrencilerden birkaçıyla göz göze geldi, kendisine imalı imalı bakan birkaçını görünce kaşlarını çattı, bunlar neden kendisine öyle bakıyordu ki şimdi?

İçindeki rahatsız git gide artarken önüne döndü, stresten bacağını salladığını fark etmemişti bile. İçinde bir huzursuzluk vardı, bu durum çok yanlış hissettiriyordu kendisine.

Bir şeyler yemeye çalıştı ancak hiçbir şey yiyecek halde değildi. Ağzındaki ekmek büyüdükçe büyüyor, kendisini yoruyordu. 

"Harry, sen ne düşünüyorsun?"

Kendisine gelen soruyla gözlerini kırpıştırıp Seamus'a döndü. Düşüncelere daldığını fark etmemişti bile. "Ha?"

"İkinci görev için, sence kim kazanır?" diyerek sorusunu yineledi Seamus.

Harry şu an görevi düşünmüyordu, aklı hala Alora'daydı. "Bilmem, Cedric kazanır herhalde." diye geçiştirdikten sonra ayağa kalktı ve Ron'un arkasından "Nereye?" diye sormasına cevap vermeden öğretmenler kürsüsüne ilerledi.

Alora'nın nerede olduğunu kendisi bilmiyorsa Pierre mutlaka biliyor olmalıydı. Öğretmenler kürsüsüne ilerlerken herkes ona bakıyordu merakla fakat Harry bunu umursamadı, kürsüye çıkıp Pierre'in karşısında durdu. 

Pierre ağzını peçeteyle nazikçe silerek mavi gözlerini Harry'nin üzerine dikti. "Bir şey mi oldu Harry?"

"Alora'nın nerede olduğunu biliyor musun? Sabahtandır ortada yok, kahvaltıya da gelmedi."

Başını salladı Pierre. "Evet, benim odamda. Birkaç işimiz vardı, onları hallediyor. Gelir yanına birazdan."

Harry yine de ikna olmadı, gergince yerinde yaylanarak "Ama kahvaltı? Aç kalacak." diye sordu. "Ben gideyim yanına yardım için olmaz mı?"

"Olmaz Harry, ikimizin işi bu." dedi Pierre. "Merak etme, Alora kahvaltısını da etti. Birkaç saat yokluğuna kahrolmazsın sonuçta."

Pierre'in mavi gözlerindeki kendinden emin ifadeye güvenmek istedi Harry, sonuçta Alora'nın bir problemi olsa Pierre burada öylece oturmazdı, bir şeyler yapıyor olurdu.

"Tamam." dedikten sonra öğretmenler kürsüsünden indi ve Gryffindor masasına geri döndü, içinde hala bir rahatsızlık vardı.

Günün ilerleyen vakitlerinde ikinci görev için Kara Göl'ün kıyısında toparlanacakları üç okulun öğrencilerine de bildirildi.

Herkes görevin nasıl bir şey olacağına dair kendi aralarında konuşurken Harry hala Alora'nın yokluğundan endişe ediyordu.

Alora onun en hassas yönüydü ve daha önce böyle ortadan kaybolmadığı için başına bir şey geldiğinden korkuyordu, Pierre aksini söylemiş olsa bile.

Nihayet öğrencilerin az olduğu bir yerde olduklarında Çapulcu Haritası'nı çantasından çıkarabilmişti Harry. Herkes etraftayken haritaya bakamıyordu ve bakamıyor oluşu merakını perçinliyordu.

"Nerede bu kız?" diye mırıldanarak haritada Alora Vandeleur ismini ararken arkadan gelen "Potter!" sesiyle dikkatini kaybedip sese döndü.

Gördüğü üç Slytherinli ile kaşlarını çattı. Bunlar Hogsmeade'de kendisiyle konuşan üçlüydü. Hızlıca haritasını kapatıp parşömeni cebine soktuktan sonra "Ne var?" dedi.

Douglas karşısında durup "Birini mi kaybettin, telaşlı gözüküyorsun." demişti. Harry kaşlarını çatarak "Ne demeye çalışıyorsun?" dedi.

Omuz silkti Douglas. Yanındaki çocuklardan biri "Ne demeye çalıştığımız gayet açık değil mi Potter? Sana söylediklerimizi ciddiye almalıydın." dedi.

SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin