Öğretmen Hanım (2)

Start from the beginning
                                    

Evin arkasından gelen bedeni askerlerden biri fark ettiğinde hızla silahını doğrulttu.

"Olduğun yerde kal. Daha fazla yaklaşma." diye seslenmesiyle sesi duyanlar askerin silah doğrulttuğu yere baktılar. Dumanların altındaki zayıf beden ellerini kaldırırken cılız bir ses geldi.

"Benim. Songül."

O kadar kısık gelmişti ki ses çoğu kişi duymamıştı bile. Ama duyması gereken kişi, Songül'ü ilk gördüğü an tanıyan Emin yaşadığı şaşkınlıktan çıktığı gibi hızla karıştı dumanların arasına. Songül dumanın zehirleyici etkisine daha fazla dayanamazken bıraktı kendini dizlerinin üstüne. Emin, hızla sardı kollarını kadına. Kan lekesi görmemişti yoğun dumanın içinde. Baygın bakışlarını gördüğü gibi kollarını kadının bacakları altından geçirip kucağına aldı.

"İyisin... iyisin." dedi daha çok kendini ikna etmek istercesine Emin. Temiz hava sayılabilecek yere kadar uzaklaştırdı ikisini. Köylüler yangınla uğraşmayı bırakmış mucize gibi çıkıp gelen Songül'ün peşine takılmışlardı. Emin yarı baygın kadını yere bıraktı. Bir elini Songül'ün başının altından çekmezken Songül'ü biraz daha kendine yaklaştırdı. O yangından sapasağlam çıkmıştı.

Yaver bunu idrak edebildiğinde ikilinin başına toplaşan insanları uzaklaştırmaya çalıştı.

"Açılın. Öğretmen çok fazla duman soludu. Temiz hava alsın. Açılın."

Köylüler Yaver'in sözleri ve birkaç askerin itelemesi ile alan açarken Emin Songül'e seslenmeye devam ediyor, omuzlarından yaptığı basınçla uyandırmaya çalışıyordu. Böyle olmayacağına karar verdi kadının uyanmadığı her saniye. Songül'ü yeniden kucakladığı gibi hızlı adımlarla karakola götürmeye başladı. Buradaki sağlık ocağından çok daha fazla malzeme vardı karakolun revirinde.

"Yaver!" diye seslendi arkada kalan adama. Yaver adını duyduğu gibi hızlanarak Emin'in yanına vardı.

"Önden git. Songül'ün durumunu anlat doktora. Ne tedavi yapacaksa hazırlasın malzemeleri."

"Emredersiniz!" dedi Yaver etrafta onları dikkatle dinleyen köylülerin bilinciyle. Koşarak gitti karakola. Emin de hızla ilerlediği sırada yanan eve bakmadan bağırdı arkada kalan insanlara.

"Yangın diğer evlere sıçramadan söndürün. Muhtar buralar sende."

.

Emin revire girdiğinde sedyenin üzerine bıraktı Songül'ü. Revirin sessizliğiyle kadının hırıltılı aldığı solukları yeni duyuyordu. Nefes almakta zorlandığı açıktı. Doktor nerede kaldı? diye düşündü.

Revir yolunda tekerlek sesi duyduğunda başını kapıya çevirdi. Yaver arkasında sürüklediği oksijen tüpüyle girdi içeri. Ardından da doktor çıktı geldi. Daha sonra her şey hızlı bir şekilde gerçekleşti. Doktor elinde bulunan maskeyi açıp Yaver'in getirdiği tüpe bağladı. Maskeyi Emin'e uzatıp "Maskeyi takın." dedi. Kendisi de oksijeni ayarlamak için arkasını döndü.

Emin eline tutuşturulan maskenin borusunu Songül'ün başından geçirebilecek kadar genişletip bir eliyle nazik olmaya çalışarak kaldırdı kadının kafasını. Maskeyi ağzına yerleştirdiğinde de saf oksijen verilmeye başlanmıştı. Yavaşça geri yatırdı Songül'ü.

"Ne zaman uyanır?" diye sordu Emin malzeme dolabına doğru ilerleyen doktora çevirerek başını. Doktor aldığı serumu kontrol edip cevap verdi yüzbaşıya. "Soluduğu dumanın süresine göre değişir. Bayılacak kadar karbonmonoksit almış. Kan tahlili alacağım ama Ankara'ya ulaşana kadar öğretmen çoktan uyanır." dedi.

İki tüp kan alıp serum bağladıktan sonra elindekileri toplama aracına götürmek için ayrıldı odadan doktor. Yaver köşesinden çıkıp Emin'in yanına yaklaştı. Çok net bir şekilde öldürüldüğünü düşündüğü kadın nefes alıp veriyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 25, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SadGül - Oneshot Where stories live. Discover now