"Ne düşünüyorsun peki? Bir şey yapacak mısın?"
Taylor iç çekti.
"Bilmiyorum ki... Şu noktada bir şey yapsam ters teper mi diye korkuyorum."
"Aranızda hiçbir iletişim olmaması seni çıldırtmıyor mu?"
"Çıldırtıyor tabii ki."
Jack kendinden emindi.
"O zaman yapabilirsin bence. En azından denemeye değer."
Sorgulayan gözlerle baktı Taylor.
"Öyle mi diyorsun?"
"Yani. Şu anda önceliğimiz aranızdaki iletişimin tekrardan kurulması, anca o zaman bir şeyler şekillenebilir. Eğer zaten onun aklındaysan bunun bir geri dönüşü mutlaka olur bize. Az çok anlarız. Yeter ki tekrar konuşun."
Kısa bir sessizlikten sonra ekledi Jack.
"Ha bunu ne şekilde yaparsın, orasını bilemem. O da sizin iletişim şeklinize kalmış."
"Ben biliyorum." dedi Taylor, battaniyeyi üstünden atıp yerde duran telefonuna uzanırken.
Her zaman uzun süredir içinde savaşını verip yapmak istediği şeyleri bir anda yapmaya karar veren biri olmuştu. Ani kararların insanıydı. Bu hiç değişmeyecekti.
Jack Taylor'ın telefonuna doğru eğildi, ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. O sırada Scrabble uygulamasına girerken Taylor'ın elleri titriyordu.
"Ne yapıyorsun kızım?"
"Oyun açacağım."
"Ne alaka şimdi?"
"Sizin iletişim şeklinize kalmış demedin mi?"
"Eee?"
"Biz Scrabble oynuyoruz." dedi Taylor, minicik bir sesle. Hemen sonra da "oyunu başlat" butonuna tıklayıp telefonunu geri kapattı.
"Şaka mı yapıyorsun?" dedi Jack, gözlerini devirerek. Duyduklarına inanmakta zorluk çekiyordu.
"Niye şaka yapayım?"
Jack gülmeye başlayınca battaniyenin boştan kalan kısmıyla ona vurdu Taylor.
"Ne var ya?"
"Siz ne değişik bir ikilisiniz ya. İletişim şekliniz Scrabble oynamak mı yani?"
"Ne varmış Scrabble oynamakta? Gayet normal bir şey."
Jack hala gülüyordu.
"Tamam da, ben sana iletişim kurun dedim. Oyun oynayın demedim. Nasıl konuşacaksınız şimdi, kelimelerle birbirinize gönderme mi yapacaksınız?"
Taylor gözlerini devirdi.
"Çok komik."
Telefonunu tekrar eline alıp uygulamayı açtı, açtığı oyuna girip mesaj kısmına tıkladı. Ekranı iyice görebilsin diye Jack'in gözüne sokuyordu.
"Buradan mesaj atabiliyorsun, bak. Sen tabii oynamadığın için bilmezsin. Kelime dağarcığın yetmez canım."
"Allah allah..."
Yine güldü Jack. Aslında olayı çok tatlı bulmuştu ama çok hazırlıksız yakalanmıştı, o yüzden sindiremiyordu.
"Neyse iyi bakalım, konuşun ordan." dedi hala gülmesini tutamayarak.
"Oyunu kabul ederse konuşacağız işte." diye yanıtladı Taylor, Jack'in sigarasının yüzüne gelen dumanlarını ittirerek. "Yüzüme üflemesene şunu!"
YOU ARE READING
Invisible String
Romance"all these people think love's for show, but i would die for you in secret." T.S. ♡ J.A.
message in a bottle ➰
Start from the beginning
