"Hadi kalk, kraliçe." dedi Taylor'a bakarak. "Devam etmiyor muyuz? Ben pes etmedim, ara verdim."
Taylor güldü.
"Kraliçe mi? O nereden çıktı şimdi?"
"Eee, kral varsa kraliçe de var."
Taylor utanmıştı, ayağa fırlayıp Max'in koluna cimcik attı hemen.
"Enerjini almışsın bakıyorum?"
Max gülüyordu.
"Fazla dağılmayı sevmem."
"İyi o zaman, benim işime gelir."
"Hadi bakalım, toparlayacağız."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Max yeniden klavyenin başına geçtiğinde Taylor da uzun zamandır bakmadığı telefonunu eline aldı. Bundan sonraki denemelerini unutmamak için kaydedecekti.
~ • ~
Balkonda yere bağdaş kurmuş olan Taylor, çoktan dibi gelmiş olan şarap şişesinin içinde kalan son birkaç minicik damlayı da kadehine boşaltmaya çalışmak için cebelleşiyordu.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Eeee?" dedi Jack, bir elindeki çakmakla yeni sigarasını yakmaya çalışırken. "Ondan sonra bir daha hiç konuşmadınız mı yani?"
"Yok, konuşmadık. O kadar işte."
"Ben sevdim bu elemanı. Çok soğukkanlı. Acele etmemiş."
"Bu kadarı da biraz fazla değil mi?" dedi Taylor, kadehini yere koyarken. "En azından iletişim kurmaya devam etseydi... Kafayı yedim böyle de."
Jack güldü.
"Yemişsin, onu fark ettim."
Sigarasının dumanını içine çekip üfledikten sonra ekledi.
"Ama bence kafası karışık. Her şey biraz hızlı geliştiği için zamana ihtiyacı olmuş olabilir. Belki tekrar yüz yüze gelmeyi bekliyordur. En azından ben böyle yorumladım."
Ofladı Taylor.
"Evet de... Bir anda tüm bunlar hiç olmamış gibi davranması ne kadar normal? Eğer dediğin gibiyse tüm bu zamanı ben hayatında hiç var olmamışım gibi davranarak mı geçirecek yani?"