message in a bottle ➰

Start from the beginning
                                        

"Ama sen oldurmak istiyorsun." dedi Jack, kendinden emin bir ses tonuyla. "Yalnız olmanın hayatına daha iyi geleceğini düşünüyorsun ama bu kişi her kimse sana göz ardı edemeyeceğin kadar büyük şeyler hissettiriyor."

Başını salladı Taylor.

"Evet. Tam olarak böyle."

"Yani sen bu yola çıkmaya hazırsın ve onun da hazır olmasını istiyorsun?"

Taylor sorgulayan gözlerle ona bakınca piyanonun üzerindeki kağıtları alarak onun dizlerinin üstüne koydu Jack.

Kağıtlara hafifçe vurarak, "Ben demiyorum, sen diyorsun." dedi.

İç çekti Taylor.

"Çok zor olduğunu biliyorum. Ve bunu istememek en büyük hakkı, bunu da biliyorum." dedi, sesi titreyerek. Gözleri hala doluydu. "Kimseyi buna sürüklemeye hakkım yok, Jack. Belki de gerçekten yalnız kalmalıyım. Ama yapamıyorum işte, gece gündüz sadece onu düşünüyorum."

Jack sinirle ayağa kalktı.

"Bir dakika, bir dakika. Neden yalnız kalıyormuşsun? O nereden çıktı şimdi, kimi neye sürüklüyoruz ki?"

"Biliyorsun işte," dedi Taylor, geriye yaslanırken. "sıçıp batırdım. İnsanların benim hakkımda düşünmesini istemediğim şeyleri kendi ellerimle onlara düşündürüyorum. Evleneceğim dediğim adamdan ayrılıyorum, sırf ona inat olsun diye hiçbir şey hissetmediğim biriyle birlikte oluyorum, yetmezmiş gibi tüm bunları insanların gözüne sokuyorum..."

Bunları anlatırken ağlamaya başlamıştı. Dakikalardır kendini tuttuğu için Jack ona hiç dokunmadı. İçini boşaltması gerektiğini biliyordu.

"Kariyerim desen bambaşka bir mevzu. Önüne gelen bana iftira atıyor, albüm yapacağım dedim onu da sikip attım. İnsanlar ne dese haklı yani. Ben bu hayatı nereden tutsam elimde kalıyor, kim böyle bir hayatın bir parçası olmak ister ki? Söylesene bana?"

Jack yeniden Taylor'ın yanına oturup ona sarıldı.

"Ben bir parçasıyım. Ve bundan mutluluk duyuyorum."

Bu cevap hiç beklemediği bir anda gelmişti, duygulandığı için daha da fazla ağlamaya başladı Taylor bunun üzerine.

"İyi ki varsın." diyebildi sadece.

"Sen iyi ki varsın." dedi Jack. Uzaklaşıp gözlerinin içine bakmaya çalıştı. "Ve sen bir sürü insan için iyi ki varsın. Bunu göz ardı etme, tamam mı?"

Taylor gözünden akan yaşları elinin tersiyle silip ona baktı.

"Peki ya onun için?"

"Eyvahlar olsun." dedi Jack. "O kadar ciddiyiz yani?"

Bu tepki Taylor'ın burnunu çekerken gülmesine sebep olmuştu. Jack'in koluna vurdu hemen.

"Sıçtığımı biliyorum. Yüzüme vurma."

"Ha sıçtığını şu an fark ettik yani, İngiliz olduğunu öğrendikten sonra değil?"

"Jack!"

"Tamam ya..."

İkisi de gülüyordu. Jack yine Taylor'ı kötü hislerinden biraz da olsa kurtarmayı başarmıştı.

Koridorda yankılanan ayak seslerini duyunca duruldular.

"Neyse." dedi Jack. "Şimdi şarkımıza geri dönelim, ama bu hikayeyi dinleyeceğim. Kaçışın yok yani, onu söyleyeyim."

"Anlatacağım." dedi Taylor da.

Max odaya girer girmez ikisini de sakin bir şekilde otururken görünce sevinmişti.

Invisible StringWhere stories live. Discover now