'Teşekkürler güzellik.' dedi gömleği giyerken.

'Birşey değil teşekkür etmene gerek bile yok.' dedim.

Her kapattığı düğmede içimi bir hüzün kapladı çünkü o hain düğmeler onun müthiş bedenini tek tek kapatıyordu.

Gömleği tamamen giydikten sonra bana tekrar döndü bende o sırada ütünün fişini çektim.

'Burayı sonra toplarız hadi gidelim.' dedi ve beni önden geçirip arkamdan beni takip etti.

🌚

Eve girdiğimizde evin kalabalıklığı daha şimdiden içimi bunaltmıştı. Hazar'ın arkamda olduğunu bilmek iyi hissettiriyordu ama bu bunalmaya o bile iyi gelmezdi.

'Koridorun en sonundaki sağ tarafta olan odaya girin geliyorum.' dedi Nehir sevecen bir tavırla. Belliydi o da bunalmıştı kalabalıktan elindeki küçük bebeği ile ondan ona gidiyor herkese gülümsemeye çabalıyordu.

Hazar bir elini belime sardığında koridorda yürüyorduk. Tanımadığımız büyük ihtimal ile Nehir'in akrabası olan insanlar bize selam veriyordu.

Odaya girdiğimizde ki sessizlik çok güzeldi. Küçük salon gibi olan odada sadece Hazar ve ben vardık.

'Ne kadar kalabalık ev ya.' dedim Hazarla birlikte koltuğa otururken.

'Sen buna kalabalık diyorsan bir Karadenizli evine hiç girmemişsin demektir.' dedi Hazar.

'Doğuda öyle olmuyor mu ya?' dedim merakla.

'Çocuktan değil çoğu evde tüm akrabalar oturuyor, halası amcası falanı filanı.' dedi.

'Ooo kalabalık evleri hiç sevmem.' dedim.

'Bizimkileri tanısan seversin.' dedi.

İçeriye bebeği işe birlikte Nehir girdiğinde ikimizde Nehir'e döndük.

'Hoş geldiniz.' dedi kocaman bir gülümseme ile.

'Hoş bulduk.' dedim bende onun gibi büyük bir gülümseme ile.

'Özlediniz mi bakalım küçüğü?' diye sordu İdil bebeği bize doğru uzatırken.

Önce Hazar'a baktım bebeği almaya karşı bir hamlede bulunmayınca bebeği ben kucağıma aldım.

Kollarımın arasındaki sıcacık bu küçük beden bana gülümsediğinde içim ısınmıştı.

'Çok tatlısın sen.' dedim minik burnun dokunup.

Hazar bana ve bebeğe yaklaştığında bedenim biraz kasılmıştı. Kafasını omzumun üstünden çıkardığında ve bebeğe baktığında gülümsemem arttı.

'Ne kadar güzel gözüküyorsunuz.' dedi Nehir.

Kafamı kaldırdığımda Nehir ile göz göze geldim. Yüzümde ki gülümseme oraya sabit kalmış gibiydi.

Hazar'a dönüp 'Kucağına almak ister misin?' diye sordum.

'Böyle güzel.' deyip bebeğin kafasını sevmeye başladı.

'Ama bana ayıp oluyor.' dedi Nehir.

'Hayatım bu akrabalara müstakbel damatlarının ben olduğumu nasıl belli edicem.' dedi Eren odaya girip.

'Ooo damat mı?' dedi Hazar, ayağa kalkıp Eren ile selamlaştı.

'Hayırlı olsun.' dedim Nehir'e imayla.

''Size de size de çok tatlı olmuşsunuz.' dediğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

'Bizim aramızda yani ikimizin arasında öyle birşey yok.' dedim acemi bir şekilde.

Hazar'a döndüğümde hafifçe dudağını büzmüştü.

'Yani henüz yok.' diye ekledim.

'Henüz yok?' dedi Hazar ima ile.

'Bu bebek ağlayacak galiba.' diyerek konuyu değiştirdiğimde herkesin yüzünde bir tebessüm vardı.

'Hayatım Hazar'ı da alıp bebeği anneme götürür müsün?' diye sordu Nehir.

'Tek başıma yaparım Hazar'a ne gerek var?' dedi Eren aptal bir ifade ile.

Bebeği benden alırken kucağımdaki boşluk bana bebekten daha ağır gelmişti.

'Hadi Hazar çok önemli bir görevimiz var.' dedi Eren.

Hazar bana dönüp tek gözünü kırpıp Eren'in arkasından gitti.

'Yakışmışsınız.' dedi Nehir.

'Gerçekten aramızda öyle bir şey yok.' dedim.

'Henüz yok.' dedi gülümseyip.

'Aramızda sadece eski bir arkadaş ilişkisi var he birde onun evinde kalıyorum ama aramızda romantik bir ilişki yok.' dedim.

'Aynı evde kalıyorsunuz?' dedi Nehir tek kaşını kaldırıp.

'Evimde kamera vardı, sapığım tarafından takılan.' dedim.

'Ay ne! Sen şunu bi baştan anlatsana.' dedi Nehir.

Nehir'e olayları anlattığım sırada beni can kulağı ile dinledi. Arada o şerefsize küfür etti ve arada sırada bana tavsiyeler verdi.

'İstersen bu gün bende kal.' dedi.

'Gerçekten gerek yok Nehir.' dedim içten bir şekilde.

O sırada odanın kapısı tıklandı ve odaya Hazar girdi.

'Noldu?' diye sordum meraklı bir şekilde.

'Konuşalım mı iki dakika?' dediğinde ayağa kalkıp yanına doğru gittim.

O kapının bir tarafında bende bir tarafındaydım. Kafamı kapı pervazına yasladığımda konuşmaya başladı.

'Bu geceyi emniyette geçirmem gerekiyor. Tüm ekip mesai yapıp bu gece bitirelim şu şerefsizin işini diyoruz?' dedi sorar gibi.

'Geliyim mi?' diye sordum.

'Tüm gece emniyette heba olursun ama  seni yalnız başına bırakmakta aklıma yatmıyor.' dedi.

Sonra bizi merakla dinleyen Nehir'e döndüm.

'Teklifin hala geçerli mi?' diye sordum.

Büyük bir gülümseme ile kafasını aşağı yukarı salladı. Sonra Hazar'a  tekrar döndüm.

'O zaman bu gece Nehirdeyim?' dedim.

Kafasını olur şeklinde salladı.

'Ne zaman gideceksin?' diye sordum.

'Az önce mesaj attılar, toplanmışlar. Bende çıkarım şimdi.' diye cevapladı.

'Ne zaman geleceksin peki?' diye sordum.

'Bilmiyorum ama bu sefer yanına geldiğimde bu şerefsizi yakalamış olacağım eminim.' dedi.

'Hazar.' dedim fısıltı gibi çıkmıştı sesim.

'Dikkat et kendine.' dedim.

'Sakin ol güzellik.' dedi.

'Hem daha henüz yaşamadığımız şeyler var.' dedi çapkın bir gülümseme ile.

'Henüz.' dedim kısık bir ses ile.

Yüzüme doğru yaklaştığında bedenim yanıyor gibiydi. Yanağımdan ziyade duğdağıma yakın bir öpücük kondurdu. Bunun geri dönüşünü onun dudağını öperek olmasını isterdim ama çok hızlı olmasın diye bende onun gibi yanağından ziyade dudağına yakın bir yeri öptüm.

Yüzünü tam anlamı ile çekmeden burunlarımızı birbirine değdirdi.

'Görüşürüz güzellik.' diyerek fısıldadı ve yüzünü yüzümden uzaklaştırdı.

•Bölüm Sonu•

HENÜZ YAŞANMAYAN AKLIMDA OLUŞAN ONLARCA ANINIZ VAR ONLARCA ANINIZ. 

Finale yaklaşıyoruz da arkadaşlar o yüzden biraz gerilmiş gibi oldum.

Kimsin Sen? || Yarı Textingحيث تعيش القصص. اكتشف الآن