"Sağdan ikinci kapı." Kerem onaylayarak benden uzaklaşırken bende ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi vermiştim. Mutfaktan çıkan Keremle tezgaha dönerken birkaç saniye kendime gelme süresi verdim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldığımda kendimi biraz daha iyi hissediyordum.

Kendime geldiğimi hissettiğimde işime geri dönüp yakındaki çekmeceden makarna paketini çıkardım. Hem hızlıydı hem de karın doyurucuydu, bu yüzden bizi kurtarabilecek tek şey buydu.

Uygun bir tencere bulduğumda içini suyla doldurarak ocağa koydum. Bir tutam tuz atarken başka bir tava çıkardım. İçine biraz yağ koyarken altını açtım. Arkamı dönerken masanın yanında duran soğan kovasından soğan aldım. Onları da ince ince doğrarken Kerem de gelmişti.

"Ben ne yapayım?" Gözümü önümdeki soğandan ayırmazken Kereme cevap verdim. "Makarnayı haşlayabilirsin." Soğanın acısından dolayı yanan gözlerimden dolayı sesim boğuk çıkmıştı. Soğan doğrarken gözü yanmayan insanlar kesinlikle cindi.

Kerem söylediğimi ikiletmeden yaparken yan yana gelmiştik. Mutfağımın dar olmasından dolayı kollarımız birbirine değerken doğradığım soğanları tavay koydum. Birkaç kere karıştırıp pişmeye bıraktığımda bakışlarım Kerem'e döndü. O da çoktan makarnayı haşlamış tezgahın üzerine dağılan eşyaları topluyordu.

"Bir futbolcuyu bu kadar sağlıksız beslemen doğru mu?" Keremin müzipçe çıkan sesiyle bende gülerken dolaptan iki tabak çıkardım. Sosu için kavurduğum soğana diğer malzemeleri de eklerken Kereme cevap vermek için dudaklarımı araladım.

"Futbolcunun inkar etmemesi ne kadar doğru?" Bu sefer gülümseme sırası bana geçerken olan sos ile ocağın altını kapattım. Kerem de makarnayı haşlamıştı. Makarnanın suyundan bir kaşık yaptığım sosa eklerken Kerem makarnayı süzmek için lavabo kısmına gitmişti.

"Ben insanları kıramıyorum. Hem taraftar bu yaptığını öğrenirse formdan düştüğümü söyleyip linç eder seni."

İkimiz arasında geçen tatlı konuşmalarla masayı da hazırladığımızda tabaklara koyduğum makarnayı masaya koydum. Sandalyesine oturan Kerem eline çatalı aldığında merakla tepkisini izlemeye başladım.

Normalde yaptığım yemeklerin beğenilmesini önemsemezdim ama şu an Keremin bu basit yemeği beğenmesi benim için gerçekten çok önemliydi.

Keremin bir çatal aldığı makarnayla bende bir çatal alırken aldığım tad gerçekten hoşuma gitmişti. Keremin de beğenmeme ihtimali yoktu. Rahatlamayla arkama yaslanırken bakışlarımız kesişmişti. Ne oldu dercesine göz kırparken Kerem gülmüş kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

"Noldu?" diye sordum. İçimde büyük bir merak uyanmıştı ve açıkçası yemeği beğenmeme ihtimali de işin içine girince çokta hoş bir durumda olduğumu söyleyemezdim. "Bir makarna için bu kadar mutlu olan başka bir insan görmemiştim."

Söyledikleriyle derin bir nefes verirken dedikleri komiğime gitmiş rahatlamayla beraber bende gülmüştüm.

"Mutlu eden şey makarna değil, yemek." Kerem kaşlarını havalandırırken yemeğimden bir çatal daha almıştım. "Yemek yemeyi seven birisi gibi durmuyorsun. Yani zayıf sayılırsın."

Cümlesinin sonunda yeniden makarnasından bir çatal alırken bakışlarını üzerimden çekmemişti. "Kilo alamıyorum ben ya yoksa yemek yemeyi seven birisiyim."

Kerem anladığını belirtmek için kafasıyla beni onaylarken bende makarnamdan bi çatal daha almıştım. "Peki şefimizin spesiyali neden makarna?"

"Hem hızlı, hem ikimiz de açtık en kolayı buydu." Hızlı cevabıma Kerem gülmeye başlarken bende gülmüştüm.

Neşeli geçen yemeğimizin ardından mutfağı beraber toplarken Keremin gitme vakti ne olduğunu anlamadan gelmişti. Onu kapıya kadar geçirirken gitmesini istemiyordum. Ceketini elimde tutarken ayakkabılarını giydi, bana döndü. Yüzündeki gülümseme ile bana bakarken istemsizce bende gülümsemiştim.

"Her şey için teşekkür ederim Asel, makarna gerçekten çok güzeldi." Yaptığım yemeği beğenmesi hoşuma giderken minik bir tebessümle dudaklarımı araladım. "Rica ederim ne demek."

İkimizde bir süre sessiz kaldığımızda ikimizde adım atmıyorduk. Öylece birbirimize bakıyor, bir şey bekliyorduk. Binanın ışığı sönerken Kerem hareketlenmiş, ışığın yeniden yanmasını sağlamıştı.

"Ben gideyim o zaman." Onu onaylarcasına kafamı salladığımda Kerem birkaç adımla yanımda bitmişti. İstemsizce bir adım gerilerken yeniden nefesimi tutmuştum. Kerem  kulağıma eğildiğinde nefesimi biraz daha tuttum.

"Kanıtlayamadın, kaçıyormuşsun."

Söylediklerinden sonra ani bir hamleyle yanağıma kuş tüyü gibi bir öpücük bırakmıştı. Dudakları tenimi yakarken kalakalmış, bunu beklemediğim içim şaşırmıştım. Değdiği yerler karıncalanırken Kerem çok geçmeden dudaklarını geri çekmişti.

Benden uzaklaşarak gülümseme ile apartmanın merdivenlerinden inerken arkasında beni bırakmıştı. Beklemediğim bu hamle kızarmamı sağlarken kendime gerek kapıyı kapatmıştım. Kendimi kapıya geri yaslarken yüzümde bir gülümseme olduğunu anlamak için aynaya bakmaya gerek yoktu.

***
BİZ ŞAMPİYON OLDUK KALKIN ALOOO

Dün akşam çoğunuz şampiyonluk özel bölüm gelir mi diye yazmışsınız ama ben heyecandan kendimi unutmuştum o an bu yüzden mlsf atamadım. Zaten dün gece 2.5 gibi bir saat uyudum sonra da denemeye gittim falan derken anca vakit bulabildim.

Dün gece benim için gerçekten unutulmaz bir geceydi Keremin kupa kaldıracağı güne gitmek istiyorum hemen of öşabsğwmzşsöd

Hepinize destekleriniz için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız. Şampiyonluğumuzun şerefine yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ❤️💛🦁

Burda da şarkımızı tamamlayalım

SEEEENN GÖZÜMÜN NUURRUUU ❤️💛

𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktürkoğlu Where stories live. Discover now