"Hmm," Boynuna dolamış olduğum kollarımı indirip giydiği siyah polo yakanın sardığı göğsüne yaslarken onu onaylayan mırıltılar çıkarmıştım. Açık yakasından dolayı beyaz teni göz önündeydi yine.

"Senin günün nasıl geçti?" Yüzümü yüzüne eğdiğimde omuzlarımdaki saçlarım yüzüne doğru dökülmüştü. O, kısa bir an yüzünü buruşturduğunda gülerek saçlarımı geriye doğru attım fakat saçlarım da tıpkı benim gibi iflah olmazdı.

"Şirketteydim," dedi, yüzüne düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırarak. "Sıkıcıydı, seni özledim." Dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktığında ikimizin de yüzünde minik bir gülümseme peydah olmuştu. "Sen beni özlememişsin ama," Bir kez daha öptü. "Aramadığına göre." Bir kez daha.

"Niye özleyeyim?" dedim, öpücüklerine boğulurken. "Üstelik beni aramamışken!"

"Çok meşguldüm, inan." Bu sefer diğerlerinden farklı olarak dudaklarıma daha uzun bir öpücük bıraktığında boğazımın gerisinden minik bir inilti yükselmişti. Sadece saniyeler içerisinde dudaklarımın üzerindeki baskısı yok olurken ciğerlerimi derin bir nefesle doldurma ihtiyacı hissettim. "Ama seni yemeğe çıkarmaya geldim," dediğinde gözlerim hâlâ pembemsi dudaklarındaydı. Ona bir türlü doyamamam can sıkıcıydı. "Hadi kalk hazırlan."

"Dışarı çıkmasak?" dedim, mızmız bir çocuk edasıyla. "Onun yerine biz bir şeyler yapsak?" Elim, hafifçe göğsünü okşarken onun yeşillerindeki yorgunluğu yakalamam da uzun sürmemişti. Zaten bunu ilk geldiği anda fark etmiştim.

"Bana uyar."

"O zaman yukarı çıkalım," derken kucağından inip elini tutarak onu da kaldırdım. Bu kısımda bana yardımcı olduğunu söyleyebilirdim. Çünkü onu tek başıma kaldırabileceğime olan ne inancım ne de gücüm vardı.

Beraber yukarı çıkan merdivenleri tırmanıp salona ulaştığımızda onun telefonuna ait melodi de kulaklarıma dolmuştu. Başımı çevirip ona baktığımda cebinden telefonunu çıkardığını gördüm.

"Duştayım ben," dedim, geri geri merdivenlere doğru yürürken. "Sen rahatına bak."

Hala çalmakta olan telefonunu açmadan önce gözleriyle beni onaylamış ardından da kimden geldiğini bilmediğim aramayı yanıtlamıştı. O konuşurken ben de hızlıca merdivenleri çıkıp odama girdim. Vücudumdaki boyalardan bir an önce kurtulmak amacıyla kendimi direkt banyoya attığımda suyu açmış, üzerimdekilerden de kurtulmuştum.

Kısa bir duş aldıktan sonra banyodan çıkıp giyinme odasına geçtim. Çekmecelerden birinden siyah iç çamaşır takımımı çıkararak giydiğimde saçımdaki havludan da kurtulmuş, ıslak saçlarımı da kurutmuştum.

Tekrar dolaba yönelerek içerisinden siyah şortumla gri uzun kollu oversize crop'u çıkarıp üzerime geçirdikten sonra kuruttuğum saçlarımı da düzene soktum. Makyaj masamın üzerindeki envai çeşit nemlendiricilerden yüzüm için uygun olanını alarak yüzüme sürdüm ve ardından dudaklarımı da nemlendirdikten sonra telefonumu alarak odadan çıktım.

Aşağı indiğimde Kenan'ın bahçede telefonla konuştuğunu görerek onu rahatsız etmedim ve mutfağa geçmeden önce olası bir arama için telefonumu kontrol ettim. Telefonumu açtığımda yalnızca babamın iki kez aradığını ardından da bir mesaj bıraktığını görmüştüm.

Adnan KAYA: Amerikalılarla imzaladığımız sözleşme sende mi? Bütün gün onu aradım ama bulamadım.

Adnan KAYA: Ara beni mutlaka.

Babamın bahsettiği sözleşmeyi nereye koyduğumu hatırlamak istercesine gözlerimi kıstığımda bu esnada salondan çıkmıştım. Babamın iki ay önce imzaladığımız o sözleşmeyi neden sorduğunu anlamasam da bunu çok sorgulamamaya çalıştım. Beni aradığına göre bu konu hakkında konuşmak istemişti belki de.

PRANGALAR | +18Kde žijí příběhy. Začni objevovat