Giriş

15 2 1
                                    

Elimde üzerine damla damla kan sıçramış eski bir parşomen parçası, parşomenin üstü itiraflarla dolu. Karşımdaki adam kendini tam kalbinden vururken, benim buz gibi olmuş bedenim, içimin yangınıyla zıtlaşıyordu Tir tir titreyen bedenime rağmen elimdeki tek kurşunlu silahı sıkıca kavradım. Ne o silahı kalbime dayamaya, ne de yaşamaya devam etmeye cesaretim vardı Gözleri açık bir şekilde yerde yatan adam silahı kalbime dayamaya itse de beni, korkaktım ben...

17/03/2019

"Ay ışığım, neredesin?" Biraz daha hızlandım "Geliyorum, okul bahçesindeyim." "Tamam, acele etme." Kaşlarım hafifçe çatıldı, "Az önce acele et demiyor muydun sen?" sessizce güldü "Ne gülüyorsun? Dondum zaten burada!" "Tamam, tamam, sınıftayım ben." Telefonu kapatıp okula girdim, girişteki aynadan kendime baktım Yüzüm kızarmış, saçlarım birbirine girmişti. Düzeltebildiğim kadarıyla saçlarımı düzeltip hızlı adımlarla yukarıya çıktım Sınıfım kapısında bekleyen silueti koridorun karanlığından tam olarak seçemesemde Ömer olduğu çok belliydi. Kollarını açıp yukarı kaldırarak "Sonunda gelebildin!" diye seslendi "Sen gerçekten iyi değilsin." Gelene kadar bir acele et diyerek, bir yavaş ol koşma diyerek, bir söylenerek burnumdan getirmişti. Yanına gittiğimde beni sıkıca sardı. "Bugün hiç çekilmeyecek ya, doldurmuşlar en ağır dersleri" "Bugün ne var ki?" "Edebiyat, Matematik, Coğrafya, Psikoloji." "Sana kolay gelsin, benim tek sorunum Coğrafya." Ömer oflayarak sınıfa girdi, bende arkasından ona gülerek sınıfa girdim "Günaydın!" "Sana bu yaşam enerjisi nereden geliyor anlayamıyorum Mehtap." "Neden enerjik olmayayım ki?" "Hani sabahın 7'sinde dersimiz olduğu için saat 5'te kalkıp okula geliyoruz falan ya." Çantamı sıranın kenarına asıp hafifçe gülümsedim. "Belki biraz haklı olabilirsin." Yanımda telefonuyla ilgilenen Ömer'e baktım, kaşlarına çatmış önemli bir şeye bakiyor gibiydi "Bir şey mi oldu?" "Yok, mesaj gelmiş. Annemden." "Ne yazmış?" "Randevu almış bana, yarın yokum" "Ömer taksit taksit söylemesene, ne randevusu almış?" "Diş için, dolgu yapılacaktı." "Seninle gelirim yarın." "Olmaz önemli dersler var." "Sence umurumda mı Ömer?" "Tabii ki de hayır, sadece şansımı denemek istemiştim." "Güzel," Ders başlayınca konuşmamız yarım kaldı.

"Şaka mı yapıyorsun? Burası harika" "Beğendiğine sevindim, açıkçası korkmuştum beğenmezsin diye." Ömer okul çıkışı bir sürprizi olduğunu söyleyerek beni alıp bir taksi çağırdı. Geldiğimiz yer küçük bir gölün olduğu, çevresi ağaçlarla çevrili ve sonbaharı her şekilde hissedebileceğimiz bir parktı Parkta küçük ördek yavruları yüzüyordu. "Al bakalım" "Bu ne?" "Mektup, ben yazdım." Açmaya yeltendiğim sırada elimi tuttu, "Evde aç" Gülümsedim, "Peki, evde açarım" Mektubu çantama koyarak merakımı da bastırmaya çalışarak yürümeye devam ettim. Park sanki hiç bitmeyecekmiş gibi kocamandı. "Yoruldum ben! Neredeyse bir buçuk saattir yürüyoruz." "Sende hemen yoruluyorsun be Ay Işığım." "Ne yapayım Ömer, alışkın değilim aralıksız bu kadar yürümeye." "Dönelim o zaman, şurada çıkış var." Bize en yakın çıkışa doğru ilerlemeye başladık.

Eve varıp içeri girdiğim gibi odama çıktım. Mektubu hızla çantamdan çıkarıp yırtarcasına açtım. Satırlarda gözlerim gezindi:

Her şeyimden öte sevgili! Her şeyim sana! Senin sevgin layık olduğumdan da fazla, sana verebildiğim sevgi ise kâsir. Gözlerimden akan her bir yaş, kalbimin her atışı, aklımdaki her bir düşünce, okuduğum her bir satır, sokakta başını okşadığım her bir kedi, içten olan her gülümsemem, geçtiğim her yol, girmediğim her bir ara sokak, gördüğüm her manzara, konuştuğum her cümle, dinlediğim her şarkı, izlediğim her film, yaşadığım her saniye... Uğurunda hepsini feda ederim. Ahsen'in şiirime konu, Efsunkâr bakışların sorularıma cevap, Berceste sesin vaveylama şifa, Namutenahi perestişin dilhun halime ilaç oldu. Şimdi ben sensiz neyleyim yâr?

Ey sevgili sen kalbim

Ey sevgili sen neşem

Ey sevgili sen maişetimsin...

Kâsir: yetersiz, eksik
Ahsen: Çok/en güzel olan
Efsunkâr: Büyülü
Berceste: öz, güzel, ince anlamlı
Vaveyla: çığlık
Namütenahi: Sonsuz, sınırsız
Perestiş: Aşırı düşkünlük, taparcasına sevgi
Dilhun: Kalbi kan ağlayan, çok üzgün kimse
Maişet: Ömür, yaşayış

GüvercinWhere stories live. Discover now