sevmedin mi beni, hoşça kal kadar

12 1 0
                                    


Bir sahilde, Güneş yerine varmak üzere. Esen rüzgarın soğukluğu vücudumda şiddetli izler bırakmıyordu. Yüzüme denizden savrulup gelen nemli hava uykumun daha da açılmasına vesile oluyor, memnun değilmiş gibi gözüksem de ihtiyacım vardı. Normalde  hissetmem ama bugün kendimi çok daha yalnız hissediyordum. Solumda birden o tanıdık his belirdi.

-Sanırım verdiğim bir sözü tutmayı başardım.

-Hayır, pek haklı sayılmazsın.

-Haksızımdır genelde. Ee, Nasılsın ?

-Bilmem, nasılsın?

-Tamamlanmış gibiyim.

Doldu gözlerim. Mutlulukla, heyecanla. Bir çocuğu mutlu edersiniz ve size gözbebekleriyle tarif edilemez duyguları anlatır ya. Şuan o halde olmalıydım. Gerçek bir mutluluk. Saf bir mutluluk vücudunuzun her hücresine etki edebilir. Devam ettim.

-Ve gerçek oldu. Gerçek olduğunda gidemezsin.

-Bu gerçek değil ki.

Bana baktığı yüzü yine çok tatlıydı. Güneşin ahenkli yansımasında daha da tatlı duruyordu ama birazdan yaşanacakların üzüntüsü yağmıştı yüzüne. O ki yüzü mutluluğun simgesi. Tekrar konuşmaya başlamadan önce düşünceliydi.

-Gerçek olsa bana böyle bakmazdın.

Gözümden bir yaş süzüldü. Hepsinin akacağını biliyor gibi onlara yol çiziyordu sanki. Onun kısık ve çekik gözleri de yüzümdeydi. Değişimi fark etmiş olacak ki. Yüzü karamsarlığı takındı. Kısık sesle:

-Eskisi gibi bakıyorsun. Aşkla, sevgiyle...Kırılmadan önceki halinle .Normalde sert, üzgün, aynı şeylerin tekrar yaşanmasından korkar gibi bakmalıydın.


Bunun doğru olamadığını kafamda sayısız kere söyleyebiliyorken o an bunu yapamayacak vaziyetteydim. Gözümden akan tek bir yaş yalnızlığına çok dayanamamış, tişörtümü ıslatacak kadar akmaya başlamıştı. Ağzımı her açma dürtüsüyle kalkıştığım iş sonuçsuz kalıyor, titreyen dudaklarımı bildiğimden sesimin çıkacağından şüpheci yaklaşıyordum olaya. Ama onun devam etmesi gerekiyordu.

-Özür dilerim. Beni sevme.

Nasıl sizden daha çok size benzeyen birini sevmeye bilirsiniz ki? Bana kendimi yansıtan, gerçek beni tanıtan; her zaman yanımda olacağına söz veren birini nasıl sevmeyebilirim? Sesim bu sefer umurumda değildi. Konuşmaya çatlak bir ses devam etti.

-Senin yerine de severim.

-Neden ben?

Cevabını veremediğim tek soru. Çoğu kaynağa göre adı aşk. Bana göre tüm açıklamaların yetemediği tek konu. Vakitlerin yetemediği konu.

-Çeneyi var ettin.

Sessizlik hakimdi şimdi. Yanımda o olsa da yalnız hissediyordum yine. Soğuk gelmeyen hava tişörtümle iş birliği yapmış gibiydi. Güneş ulaşmak üzereydi zaferine. Soğuktu aramız şimdi. Tekrar döndüm sağıma. Bu sefer turunculuğun yüzünde sarı renkleri bıraktığı cildi parlaklığıyla güneşten farksızdı. Bir kez daha ne kadar tatlı olduğunu düşündüm. Düşünceliydi. Mavinin tonlarında göz gezdiriyor ,kasvetli yüzü ne düşündüğünü göstermese de karışık olduğunu dışa vuruyordu. Biraz vakit geçmiş ve düşünmüş olmalı kararlılıkla yüzüme baktı.

-Sevdim seni hoşça kal kadar.

Güneş ulaştı zaferine. Kalkıp giderken o tarafa bakamadım bile. Evet,bu gerçek değildi. Gözümdeki yaşların yere düşme hevesi hızla artıyor,yüzümü ıslatan nemli hava yerini kendi cellatlarıma veriyordu. Ben yine yalnız kalmıştım ve yalnız bırakan yine oydu.



                                                                            hoşça kal kadar-büyük ev ablukad

                                                                                                                                     *rüyam

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 29, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

bi gün okur belkiWhere stories live. Discover now