4.BÖLÜM: ''SEN KİMSİN EVREN?''

402 15 1
                                    


4.BÖLÜM: ''SEN KİMSİN EVREN?''

Ah...

Suratımı buruştururken gözlerimi açtım. Ensemdeki acıyla birlikte başım da çatlıyordu. Gözlerimi sımsıkı kapatıp ne olduğunu düşünmeye çalıştım. Sakince nefes alıp vermeye çalışırken ağrılarıma bir de bileklerimin acısı eklenmişti. Gözlerimi hızla açtığımda sandalye üzerinde ellerim arkadan bağlanmış oturuyordum. Tahta görünümlü bir odada içimde panik dalgası oluşmaya başlarken etrafı daha iyi incelemeye çalıştım. Her yer ahşaptı. Burada oturduğum sandalye dışında hiçbir şey yoktu. Gün ışığından dolayı havada tozları görebiliyordum. Burası da neresiydi böyle?

Ne olduğunu buraya nasıl geldiğimi düşünürken her şey gözlerimin önüne gelmeye başladı.

Siyah minibüs...

Sürekli karşıma çıkmasında bir hinlik olduğunu anlamalıydım. Hiçbir şey tesadüf değildi. İyi ama benden ne istiyorlardı? "Hey," diye bağırdım. Sesim pürüzlü çıkarken duyulacak kadar güçlü değildi. Çırpınıp duruyorken ellerimi de bir yandan çözmeye çalışıyordum. Ama kahretsin çok sıkıydı.

"Ah..."

Bir bu eksikti. Bu kadar çırpınmamın sonucu büyük bir gürültü koparmama sebep olmuştu. Sandalyem devrildiği için kolumun üstüne sert bir şekilde düşmüştüm. Olan sadece ağrılarıma bir yenisini daha eklemekti. Biri kapıyı açarken "Kız uyanmış," diye arkaya doğru konuştu. Peşi sıra kapıyı açan ve arkasında başka biriyle içeriye girdiler.

"Kimsiniz," dedim. "Benden ne istiyorsunuz?"

"Kim olduğumuz önemli değil,'' dedi sonradan gelen adam. "Önemli olan sensin."

"Ne istiyorsunuz," dedim yeniden. Dişlerimi sıktığım için çenem de kasılmıştı.

"Sakin ol, küçük hanım, sadece bazı sorular soracağım," dedi nazik bir sesle. "Ve sende kibarlığımın karşılığını verip itiraz etmeyeceksin."

"Öyle mi?" dedim alaycı bir tonla. "Bunu neden yapacakmışım?"

Bana doğru yaklaşıp, bir dizini kırıp eğildi. ''Tabii ki,'' dedi gülümseyerek. "Yaşamak için."

Ona kaşlarımı çatıp bakarken beni sandalyeden tutup kaldırdı. Hışımla bırakınca sarsılan sandalyemden dolayı başımda dönmüştü.

"Şimdi söyle bakalım, Evren'le ne bağın var?"

''Evren mi?'' dedim şaşırarak.

''Ne planlıyorsunuz,'' diye beni duymadan devam etti.

''Ne planı,'' dedim. ''Ne oluyor?''

Hızla yakamdan tutup ''Sadece sana sorulanı cevapla,'' diye konuştu dişlerinin arasından. Beni tekrar bırakırken yine sarsılmıştım.

''Dediklerinizden bir şey anlamıyorum,'' diye cevapladım. Gözlerimi kapayıp başımın dönmesinin geçmesini bekledim. Ve eş zamanlı kafam darbe yüzünden yan dönmüştü. Pislik herif tokat atmıştı. Ağzıma gelen kan tadıyla midem de bulanmaya başladı.

''Evren'le neden buluştunuz, planınız ne, anlat be kadın!''

Hızla kafamı ona çevirdim ama gözlerimi kaldırıp ona bakıyordum. Ağzımda tükürük birikmişti ve kusacağımı hissederken öfke içimi kavurmaya başlamıştı.

"Sanane,"dedim tükürür gibi. Bir kere daha tokat yerken yanağım ikinci darbe yüzünden alev gibi yanıyordu. Yeniden ona aynı şekilde bakmaya başladım. ''Demek banane ha,'' deyip saçlarımdan tutup arkaya doğru çekiştirdi. Saç diplerim sızım sızım sızlarken adamın pis suratı bana çok yakındı. Başım karıncalanıyordu ve bulanık görmeye başlamıştım. Canım yanıyor muydu yoksa sadece uyuşuyor muydum her şey karışmaya başladı.

ASAYRAWo Geschichten leben. Entdecke jetzt