Bölüm 1

19 2 2
                                    

~Veronica Ruby~
//////////////////////////

Odamda oturmuş dışarıdaki muhteşem manzarayı seyredip yandan da önümüzde duran Terraria-Rubyakis savaşını düşünüyordum. Sabah babam Kral William beni yanına çağırmış ve bu konu hakkındaki fikrimi sormuştu. Derin bir nefes alıp
elimdeki papatya çayını altın işlemeli fildişi rengi masaya bıraktım. Salonda yapılacak savaş hakkında büyük bir toplantı yapılacaktı. Ayağa kalkıp gerindim, uzun bir gün olacaktı. Giysi odama girip üzerindeki unutma beni mavisi geceliği çıkarıp üzerime kırık beyaz tül elbisemi giydim ve siyah elbise üstü korsemi taktım. Makyaj masasına geçip kömür karası dalgalı saçlarımı serbest bırakıp sıcak demirlerle dalgalı hâle getirdim, hafif fakat ay gibi açık tenimi hoş gösteren her zamanki makyajımı yapıp koridora çıktım.
-Abla?
Kardeşim Victoria gülen yüzle bana doğru geliyordu.
-Şehre ineceğiz, gelecek misin?
-Toplantı bitince gelirim.
-Tamam, kütüphanedeyiz biz.
Ona gülümseyip toplantı salonuna girdim...

~Victoria Ruby~
/////////////////////////

Ablamla konuştuktan sonra adeta zıplayarak kütüphaneye ilerledim. Soluk mor rengindeki elbisenin eteğini kaldırarak basamaklardan çıktım. Raflardaki kitapları incelerken ablam Violet'ın çığlığını işittim. Hızlı adımlarla ablamın yanına gittim.
-Abla! İyi misin?
-Sanırım bileğimi burktum.
Hizmetçiler gürültüye gelip endişeyle Violet'ı kaldırdılar.
-Prenses, iyi olduğunuza emin misiniz?
-Endişelenmeyin, biraz dinlenirsem geçer.
-Ama şehre inecektiiik...
-Bu halde yürümemi mi bekliyorsun?
-Bende Veronica ablamla giderim, hıh.
Kütüphaneye geri dönerek elime bir kitap aldım.

~Veronica Ruby~
///////////////////////////

Toplantıdan çıkıp kütüphaneye gitmeden önce odama uğrayıp hırkamı aldım. Bu toplantının etkisi çok büyüktü, beynimi biraz boşaltmalıydım. Kütüphaneye ilerlerken tekerlekli sandalyedeki Violet'ı görünce duraksadım.
-Ah Veronica.
-Violet, n'oldu sana?
-Bir anda yere yapışıverdi! dedi Victoria heyecanla.
-Nasıl ya?
-Sonra anlatırım hadi gidin siz.
Üstüne gitmedim ve Vicky'nin zıplamalarına gülerek dışarı çıktım.

~Violet Ruby~
//////////////////////

Bir süre daha kütüphanede kaldıktan sonra hizmetlilerden beni götürmelerini istedim. Odamda yatağıma oturdum ve en sevdiğim şarap şişesine uzandım. Tam bir yudum alırken bir anda tükürdüm. Şalgam suyunun şarap şişesinin içinde ne işi vardı? Ah tabii ya... Victoria.
-VİCTORİAAAĞ!

~Victoria Ruby~
//////////////////////////
Çok gereksiz bir şekilde bir anda irkildim. Sanki ablam Violet'in sesini duymuştum. O sırada ablam Veronica endişeyle yanıma geldi.
-İyi misin Victoria?
-Bir an Violet'in sesini duymuş gibi oldum da neyse boşver bak bu elbise çok güzel.
-Aaa evet.
Elbiseyi incelerken satıcılardan biri;
-Bence size çok yakışır dediğinde şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. O anda ablam satıcıya bakarak;
Tabii ki yani benim kardeşim.
Satıcı şaşırarak;
-Madam Ruby... dediğinde alayla sırıttım, ablamın yanına Gelip koluna girdim ve;
-Hadi gidelim abla.
Dedim...

~Veronica Ruby~
/////////////////////////

Elimdeki elbiselere çok önemli bir kararın eşiğindeymişim gibi bakıyordum. En sonunda kararsız kalıp ikisini de satın aldım.
Ödemeyi yapıp Vicky'nin yanına ilerledim. O sırada l€zbiyen olduğu söylenen bir kadın Victoria'da "Bence size çok yakışır." demişti. Bu kadın önceden bana da Violet'in de yavşamıştı. Bende ayağını denk alması için yanına askerlerden bir köstebek sokmuştum.Kadınla olan derdim L€zbiyen olması değildi. İstihbarattan gelen fakat kesin olmayan bir bilgi bize bu kadının hırsızlık, yolsuzluk, madde satıcılığı vb. olaylarda bulunduğunu söylüyordu. Hırsızlık belki olabilirdi Ama diğerlerine inanmıyordum. Yine de tedbirli olmak iyiydi.
(Veronica bu sahneyi niye yazdın amk yazarken kriz geçirdim çok saçma xxmoonlightxx437)
Hışımla kadının yanına gidip sırıtarak"Tabii ki yani benim kardeşim." dedim.
(Kadının suçu neydi yani)
Vicky'nin de hoşuna gitmiş olacak ki, gülümseyip yanıma gelerek koluma girdi.
-Hadi gidelim abla...
Sözüne uyup tekstil dükkanından uzaklaştık.

~Violet Ruby~
//////////////////////

Odamda oturmuş camdan manzarayı seyrediyordum. Suratımdaki sırıtış az önce gidip buruk ayağımla da olsa Vicky'nin şampuanına mavi saç boyası eklemeyi başarmanın eseriydi. Ne yapsaydım yani? O daşarabımın yerine şalgam koymasaydı...

Victoria'nın odasından gelen çığlıklarla sırıtarak başımı kaldırdım. Plan başarılı olmuştu.

~Victoria Ruby~
/////////////////////////

Şehirden eve geçtikten sonra sıcak bir duş aldım, saçlarımı kurulamak için aynanın karşısına geçtiğimde cırtlak bir mavi renginde görünce çığlığını bastım. Hizmetliler gürültüyü duymuş olacaklar ki telaşla içeri girdiler.
-Prenses iyi misiniz?
Arkadaki hizmetçi ağzını kapatmış şaşkınlıkla beni izliyordu. O sırada ablam Violet yüzünde zafer dolu bir sırıtış elinde şalgam la değiştirdiğim şarap şişesi tekerlekli sandalyede içeri girdi.
-Seni küçük lanet olası, demek ben yenebileceğini sandın ha? N'oldu? Kendi kazdığın kuyuya mı düştün?
-Bunun geçici olduğunu söyle lütfen, dedim sınırlı bir sesle
-Bunu zaman gösterecek. Hizmetlilerden mavi boya getirmelerini istemiştim-
-ĞIAAAAĞ!
Violet'in sırıtışının arkasında Veronica'yı görünce utançla kafamı çevirdim;
-N'oluyor burada? AĞĞĞ canavar! Hem de mavi saçlı ve Victoria'da benziyor! Bir dakika, Victoria?
-ABLA BARİ SEN YAPMA!
-Vicky, sakinleş, dedi Veronica sakinleştirici ses tonuyla.
-Her neyse ben acıktım.
Violet, Veronica'ya dönerek;
-Bunu nasıl başarıyorsun?
-Neyi, dedi Veronica kaşlarını çatarak.
-Bu küçük cadıyı nasıl sakinleştirebiliyorsun?
-Meslek sırrı. Ayrıca o cadı değil, dedi Veronica gülerek.
Violet'e dil çıkararak;
-Ablam haklı, dedim.
Violet"Sizinle baş edilmez" der gibi kafasını sallayıp odasına ilerledi.
(çok yoruldum niyeyse burayı yazarken elim ağrıyo)
(Bunu yazarken porçay izlemek 10/10 aktivite)
Ablamla bir süre oturduk. Sonra ablama dönüp;
-Ben şalgam içmek istiyorum, dedim.
- Gidip Violet'in güya şarap olan şalgamını alabilirsin bence.
(Hikayeyi yazarken hiç bu evrende şalgamını ne işi var demedim hiç şimdi hiç mantıklı gelmiyo amk)
-Hadi ama vermez ki.
Ablam tebessüm ederek omzuma dokundu tam ağzını açacaktı ki içeriye komutan Otis girdi. Ablama dönerek;
-Prenses Veronica, Kral William sizi çağırıyor.
Ablamın suratındaki tebessüm yerini ciddi bir surat ifadesine bıraktı.
-Ne oldu?
-Gelip görmeniz gerekiyor.
Ablam uzatmadan ayağa kalkıp hızla kapıdan çıktı. Otis bana dönerek;
-İyi günler, prenses. Bir isteğiniz var mı?
Dediğinde bir şeyler olduğunu sezmiştim. Yine de kafamın sağa sola sallayıp gülümsedim.

~Veronica Ruby~
//////////////////////////

Otis arkamdan gelirken aklıma gelen şeyin olmaması için dualar ediyordum. Bugünki toplantıda babam saplık durumunun iyi olmadığını söylemiş sözü doktora bırakmıştı.
-Kralımızın dediği gibi, sağlık durumu iyi değil. Tahminen bir kaç gün hayatta kalır. Sonra-
Hızla kafamı sağa sola salladım. Hayır bu acıyı bir kez daha tadamazdım.
Babamın odasına girdiğimde gördüğüm manzara küçük dilimi yutturacak cinstendi.
"Yenilmez" Kral William altın işlemeli yatağında hayalet gibi yatıyordu. Ben içeri girince ağır ağır gözlerini açıp titreyen bir sesle;
-Gel Veronica...
dedi. Babamın yanına yavaş yavaş yaklaştım.
-Çok fazla vaktim kalmadı. Tahtın veliahtı sensin. Emanetime sahip çık.
-Şahit?
-Bakıyorum bayağı soğuk kanlısın. Şahit kardeşlerin ve Komutan. Çağırın.
İçeriye ilk giren Otis oldu. Bir bana bir babama bakıp olacakları kabullenmiş gibi başını eğerek kenara geçti. Otis'in hemen arkasındanda kardeşlerim girdi. Babam onlar girince sesini yükseltmeye çalışarak;
-Veliahtım Veronica, hastalığım ilerledi, bu yüzden-
Sesi kesildi, elini boğazına götürdü.
*
Canım çıktı saygılar.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 29, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Dark RubyWhere stories live. Discover now