birinci bölüm, kırmızı mektup

Start from the beginning
                                    

Bu şüphelerine karşı birkaç saniye sırayla bakıştı sadece. Gözlüklü kızın tavrına güvenemeyip kızlardan diğerlerine baktı. Yabancı olduğu için ne yapacağını merak eden diğer kızlar ona bakıyordu. Kızlar aralarında gülüşüyorlardı.

"Erkeklerde mi ona aşık? Vaoh! O gerçekten çok popüler."

Bu okulun en popülerinin açık ara Joshua olduğunu bilerek içi rahatladı. Kırmızı zarfı sıranın altına gönül rahatlığıyla koyup seke seke sınıftan ayrıldı.

Kendi sınıfında önündeki mangayı büyük bir ilgiyle okuyan arkadaşını rahatsız etmek için elindeki kitabı aldı. Jihoon anında kaşlarını çattı. Jeonghan elinde kitapla bir yandaki tekli sırasına oturup dil çıkardı.

"Joshua birazdan ona olan aşkımı öğrenecek."

Jihoon elindeki mangayı sertçe çekerek geri aldı.

"Birazdan reddedilmeye hazır ol o zaman."

Onun bu somurtkanlığının kendisine özel olduğunu bildiğinden Jeonghan daha da uğraşıyordu onunla.

"Ben en azından senin gibi utancımdan ölmüyorum."

Jihoon paniklemiş gözlerle ona baktı. Jeonghan kıkırdayarak devam etti.

"Ya da çizgi roman dükkanında aynı mangayı almaya çalıştığım için birine de aşık olmuyorum."

Jihoon elindeki kitabı biraz önce kalemliği fırlatan Jeonghan gibi ona fırlattı. Arkadaşının aksine kitap isabetli gitmişti.

"Kes sesini!"

Jeonghan doğru yere parmak bastığını bilerek omzuna çarpan kitabı umursamadı bile.

"Kim Mingyu ile olmanız imkansız."

Jihoon arkadaşının dalga geçmesini tamamen unutup dalgınlığına geldi.

"Farkındayım."

Jeonghan onun bu aşık hallerine katlanamadığı için kursağında kalan espirisini yaptı.

"Hayır aptal, boy farkınızdan dolayı uzak mesafe ilişkisi olur sizinkisi."

Jihoon kendisine büyük bir tiksinçle baktığında Jeonghan da yaptığı şakadan memnun olmamıştı. Olayın suyunu çıkardışı aşikardı.

"Sence tek derdim bu mu olur?"

Jeonghan onun tamamen gerçekliğe ve mantığa vurmasından usanmış bir şekilde nefes verdi. Sohbetleri asla normal iki insan olarak tek bir konu üzerinden ilerlemiyordu.

"Şaka bu şakaa!"

İkisi de tek konuyu iki farklı bakımdan değerlendirerek birbirlerini umursamadan konuşuyorlardı.

"Şaka nedir biliyor musun?"

Jihoon alaylı bir şekilde gülümsedi.

"Bilirim."

Bunun altından tatsız bir şey çıkacağını anlamamak imkansızdı. Jeonghan yine de üstelemeden sordu.

"Neymiş?"

Tüm günleri böyle bir rutinle geçen ikili duruma hiç itirazları olmadan devam ediyorlardı.

"Seninle tanışmam."

Jeonghan abartılı bir şekilde yapmacık bir kahkaha attı. Tam o sırada içeri giren öğretmen ile sohbetlerini yarıda bırakıp birbirlerine atarlı bakışlar atarak derse başladılar. Bu o anki savaşın sonu anlamına geliyordu.

Dersin bitiminde öğle arası için bahçeye çıktıklarında Jeonghan telaşla etrafına bakınıyordu. Ne Joshua'yı ne de sınıfından kızları göremiyordu.

Rock With You | JeongcheolWhere stories live. Discover now