Kırık Notaların Kırık Düşüşü

25 7 41
                                    




Kırık Notaların Kırık Düşüşü

Kelebeklerin tekrar can bulduğu kusursuz bir vadide benim cansız çıkan notalarım can buluyordu

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

Kelebeklerin tekrar can bulduğu kusursuz bir vadide benim cansız çıkan notalarım can buluyordu. Kelebeklerin ucuştuğu bu vadi karanlıktı ruhuma pençelerini uzatmış ışık sızmak istiyordu. Ona dokunmak ister gibi ellerini uzatmış kendine bir yer arıyordu. 

Karanlık ruhuma ayaklarını basıyordu kirlenir miydi ki ruhumun derinliklerinde?

Kemanımdan dökülen notalar ruhumun kelimeleriydi aslında. Ben sussam o susmak bilmiyordu. Kemanımın can bulmasına itiraz edenler çoktu ama ben ondan vazgeçemiyordum. Yıldızların altında bir yerlerde kemanımın konuşmasını seviyordum. Çünkü o benim dilsiz kuytumdan anlıyordu ve haykırıyordu. Kemanım dilinden rahatsız olanlar onu benden almışlardı. Bu vaziyetten asla şikatçi değildim fakat kırgındım. Kemanımın susmasını yani dilsiz ruhumun sonsuza dek susmasını istiyorlardı. Hatta benim bir kaçık olduğumu düşünenler bile vardı. Benim notalarda can bulduğumu görmezden geliyorlardı. Bunun bir delilik olduğunu düşünüyorlardı. Bu düşünce kalbimi derinden burkuyordu. Onlar benim dünyama ayak uyduramıyordu. Böyle bir beklentim yoktu ama beni anlamalarını dilerdim. Insanların benim bir kaçık olduğumu düşünmeye başlayınca babam kemanımı elimden almıştı. Bu sanırım daha derinden yaralamıştı kalbimi. Insanların ne düşündüğü umrumda değildi fakat onların düşüncesi benim can damarımı koparmıştı. 

Kemanım elimden alınmıştı.

Şimdi bir ağacın tepesinde oturuyordum. Gökyüzüne çevirdim gözlerimi bu gece normalden daha fazla yıldız vardı. Hepsi üstüme düşecek gibiydiler. Bu anlıkta olsa biraz beni gülümsetmişti. Yıldızları severdim ama kemanımdan daha fazla sevmezdim. Açıkçası kemanımdan daha fazla sevdiğim bir şey yoktu. 

Her gece herkes uyuduktan sonra bu ağacın tepesine çıkar sınırı ve gökyüzünde ki erişilmez yıldızları izlerdim. 

Sınırdan ötesi yoktu, sadece ismi vardı gerisini bilmiyorduk. 

Cırcır böceklerinin sesini duyuyordum ritmik bir melodi oluşturuyorlardı aralarında. Bu melodi kulağıma çalındığından beri gözlerimi yummuş derin nefesler alıp veriyordum. Sınırın bu tarafını seviyordum burası güvenli bir mağara gibiydi. Derinliklerinde korku elbette vardı ama bildiğimiz korkular bize endişe vermezdi. Ama sınırın diğer tarafını bilmediğimden orayı izlemekten kendimi alıkoyamıyordum. Hissettiğim şey akıl almaz uslanmaz bir meraktı. Ben kim miyim? Ben Lahzen Zehara, Zeharaların en büyük kızı. 

Ben  Lahzen, notalarında can bulan. Can bulduğum notaların içinde can bağımı kopardılar. 

"Abla? Ağacın tepesinde ne yapıyorsun?"

Gözlerim sesin sahibini aradı karanlıkta kim olduğunu seçemesem de sesinden tanıdım. Bu sesin sahibi kız kardeşim Lin'den başkası değildi. Elini ağacın kavuğuna yerleştirdi bunu anladım şimdi tepeden yüzünü daha net görüyordum. Dişlediğim elmayla elimi ağacın dalına koydum. "Sen neden hala ayaktasın? Gidip uyusana," dedim ve daldan güç alarak aşağı indim.  Bunu hep yapardım gece yarısı çöktükten sonra herkes uyuduktan sonra bu ağacın tepesine çıkar otururdum, ama bu gece tahmin ettiğim gibi olmamıştı.

Ai ajuns la finalul capitolelor publicate.

⏰ Ultima actualizare: Apr 25, 2023 ⏰

Adaugă această povestire la Biblioteca ta pentru a primi notificări despre capitolele noi!

Kışın Ortasında Bir ZambakUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum