Partnership

21 8 0
                                    

-Ok, talk boy-

Sonunda evime gelmişdim. Yorucu bir günün ardından sıcak bir kahveye hayır demezdim doğrusu. Evet evime bağlı biriyim. Dışarıda onca kalabalığın, gürültünün içinden kaçıp saklana bileceğim tek yerdi burası. Burada kendime ait bir dünya yaratmışdım.

İş çantamı ve bir kaç belgeleri cam masanın üstüne koyarak, yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerlemişdim. Beyaz renkli ve üstünde kahve rengli desenleri olan dolabımdan bir bardak çıkardım.

Bardağın içine kahve doldurup yeniden tekli koltuğa geçmişdim. Bu gün gelen kadının soruşdurması için, kocası hakkında verdiği bilgilere bakınıyordum.

Aniden gelen telefon sesiyle irkilmişdim. Telefona baktığımda arayan kişi bayan Misoraydı. Ve evet içimden bir ses bu kadının bir azdan söyleyeceği sözler hiç hoşuma gitmeyecek diyordu. Çün ki, bu kadın ne zaman arasa hep benim onaylamadığım şeyler söylerdi.

Daha fazla bekletmeden oflayarak aramayı kabul etmişdim. Telefonu yavaşca kulağıma doğru götürürken, bir azdan ne diyeceklerimi götür- koy ediyordum.

"Alo, Bayan Misora?"

"Oh, Selam Minho. Önemli bi konuda seninle konuşmak istiyordum. Senin için sorun olmaz öyle değilmi?"

"Hayır bayan Mis."

"Harika. Öncelikle şunu demek istiyorum ki, Biliyorsun son zamanlarda cinayet işleri baya bi' arttı. Ve böylece çok fazla şikayet aldık. Ben ve toplumun diğer önemli üyeleri senin bu kadar şikayetin altından kalkamayacağını düşündüğümüz için sana bi' partner almayı düşündük."

Söylediklerine hem şaşırmış, hem de sinirlenmişdim. Nasıl olur da bana sormadan böyle bir karar ala bilirdi? Tamam benim üstüm ola bilirdi, amma bu her şeyi onun planlaması gibi bir şey de değildi. Kesinlikle bu işi kabul etmeyecekdim, bu zamana kadar nasıl yaptıysam, şimdide öyle yapacakdım. Bu kadın gerçekden çok sinir bozucu!

"Bakın bayan Misora, Yanlış anlamayın amma bi' partnere ihtiyacım yok."

Dediklerime şaşırmışdı galiba. Uzun bir sessizlik çökmüşdü aeaya. Sanırım karşı taraf ne diyeceğini götür-koy yapıyordu. Peki ya 'Bir düşün Minho.' Derse o zaman ne yapacakdım?

Arqda ki sükutu bpzan karşı taraf opmuşdu. Ses tonundan onu sinirlendirdiğim belli oluyordu.

"Minho, bunu bir düşün saat 12'ye kadar zamanın var. İtiraz stemiyorym."

Her ne kadar sesini sakin tutmaya çalışsada, bir o kadar da sinirli çıkıyordu. Ah bayan Misora ne zaman nazik olmayı deneyeceksiniz?

Bir şey dememe uzin vermeden kapatmışdı telefonu. Küçük bir göz devirdim ve yelefonu sinirle kapatıp cam masanın üstünü atmışdım.

Tekli koltuğumda rahat bir konum alarak, parmaklarımı alnıma koyup ovalamışdım. İçli bir ah çekmişdim.

Telefondan gelen bildirim sesiyle düşüncelerimden ayrılıp mesaj kutuma bakmışdım. Partnerim olacak kişinin numarasını atmışdı?!

Sanırım bundan sonra vereceğim kararlar önemsizdi. Mecburen kabul edecektim. Bunun için pek endişeli değildim(!). Çün ki, partnerim olucak kişi kim olursa olsun bana katlanamazdı.

Yerimden oflayarak kalkmış ve attığı numaraya girmişdim. Arayıp, aramamak konusunda kararsız kalmışdım, çün ki karşımda ki kişinin by durumu nasıl karşılayacağını bilmiyordum. Sinirli, üzgün, neşeli, hatta psikolojisi bozuk biri bile ola bilirdi..

Nihayet cesaret edip aramışdım onu. Daha adını bile biımediğim bir kişiyle iş birliği yapacaktım harika!

1-ci çağırış

2-ci çağırış

3-cü çağırış

4-cü çağırış

5-ci çağırış

6-cı çağırış

Ve nihayet 7-ci çağırışın sonunda açılmışdı telefon. Garip sesler geliyordu. Ve bu durumdan bir az ürkmedim değil. Telefonda ki her kimse derin-derin nefes alıyordu. Görmesem bile önemli bir işin için altından çıktığını diye bilirim.

Sesli bir iç çekdim ve konuşdum.

"Bay Chan?"

Evet ismini biliyordum, çün ki numaranın üstünde "Chan" yazıyordu.

Sessizlik çökmüşdü araya. Cevap vermemişdi bile bana. Eğer telefondan bile böyle anlaşamıyorken, gerçek hayatta nasıl konuşa bilirdim ki?

Sessizliği ilk bozan o olmuşdu.

"Evet benim? Siz kimsiniz?"

"Ah, şey ben sizin yeni ortağınız Lee Minho."

"Bi' ortağa ihtiyacım yok. İzninle."

Deyip kapatmışdı.

Ne yani! sen kim oluyorsun da bana telefon kapatıyorsun?! Daha ne diyeceğimi bile dinlemedi! Bu adam çok kibirli, egolu, ve umursamaz herifin teki! Sanki ben de meraklıydım onunla işi birliği yapmaya!

Amma yapmasamda ceza yiye bilirdim..

Sinirlerime hakim olmaya çalışıb tekrar aradım onu. Bu sefer çabuk açmışdı ama ne şekilde?!

"Yine mi sen?!"

"Bay chan önce ne diyeceğimi bir dinleseniz?"

"İstemiyorum?"

"Ama bu bayan Misoranın isteği."

Evet çok zekiyim. Bayan Misora'nın adını verdim çün ki başka türde kabul etmezdi :)

"Bayan Misora'mı?... Tamam çocuk konuş."

"Yarın bir kafede bu konuyu konuşmaya ne dersiniz?"

"Ola bilir. Konumu atarsın."

Onu onaylar mırıltılar çıkartıp konumu atmışdım şimdiden. Rahat bir nefes alıp yatak odama dönmüşdüm. Yarın uzun bir gün olacakdı, o yüzden iyice bir dinlenmeliydim...

Abstract ropes /Banginho/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin