1.Bölüm

17 2 0
                                    

Yeni bir hikaye ile merhaba.


"Seni gördüler mi?" Doktor telaşlı bir şekilde sordu. Rose o sırada daha yeni içeri girmişti ve soluklanıyordu.

"Bilmiyorum, Doktor, bilmiyorum biz kimden kaçıyoruz?" aynı telaşla Doktora karşılık verdi. Kaptan koltuğuna oturdu.

"Seni gören oldu mu?" Doktorun sesi çıldırmış gibiydi.

Rose sonunda sesini düşürerek "Ben kimseyi görmedim yani sanmıyorum" diye cevap verdi sakinleşmesi için. Ama şans ondan yana durmuyordu.

Doktor konsolun çevresinde dönüyordu. Olması gerekenden daha agresif bir şekilde düğmelere basıp çeviriyordu. Rose'un onun yüzünden okuduğu tek ifade panikti.

"Doktor" dedi Rose ona yaklaşmaya çalışıp, ama Doktor onu görmüyordu. İlk önce onları Vortex'e gönderdi, sonra yukarı bakıp derin bir nefes verdi. "Bunu kullanacağımı hiç düşünmemiştim" dedi.

Rose konsol odasının tavanına baktı ve "neyi kullanacaksın" diye sordu. Tavanda büyük metal bir başlık seti vardı. Ne olduğunu henüz bilmemesine rağmen onu germişti. Bir adım ileri gitti yavaşça Doktorun koluna dokundu. Sesini sabit tutmaya çalışarak "Doktor bu ne. Bizi kim takip ediyor" diye sordu.

"Aile" diye açıkladı Doktor. Hala tavandaki alete bakıyordu. "Basitçe beni yemek istiyorlar"

"Ne!!" Rose elleriyle yüzünü ovuşturdu. Sakin kalmaya çalışıyordu. "Açıklamak ister misin?" diye sordu sonunda.

Doktor bir tuşa bastı. Alet aşağıya doğru inerken "Aile çok uzun süre yaşayamaz" diye açıklamaya başladı. "Hayatta kalmak için Zaman Lordu enerjisine ihtiyaç duyarlar. Tabi" Makineyi gösterdi. " Zaman Lordu artık bir Zaman Lordu değilse"

Rose gergince "beni korkutuyorsun" dedi. "Sana ne yapacak?"

Doktor hala Rose'un gözlerinin içine bakarken  "Biyolojimi yeniden yazacak beni bir insan yapacak" diye cevap verdi.

Rose'un yüzü tamamen bembeyaz oldu. "Yani yeniden... rejenarasyon geçireceksin" dedi yavaşça.

Doktor onu sakinleştirmek için "hayır, hayır, hayır" dedi. Aletin başlığını kafasına yerleştirdi. "İçten yeniden yazacak dıştan değil. Hala böyle görüneceğim, Ama kim olduğumu hatırlamayacağım. Ben düşünelim John Smith olacağım. Hatırlaması kolay değil mi? Her neyse John Smith olacağım tek kalp tamamen insan"

Rose kaşlarını çattı. "Canını yakmayacak mı? Bütün bu biyolojini yeniden yazma olayı." diye sordu.

Doktor başını salladı "hem de çok."

"Ve sen Tardis'i, uzaylıları yada hiçbir şeyi hatırlamayacak mısın?"

Doktor Tardis'in düğmelerini oynatmaya başladı ve yukarıdan düşen metal kaska dokundu . "Hayır hatırlamayacağım. Hatırlasam bile bana çok garip rüyalarmış gibi gelecek. Gerçekçi olmayacaklar."

Rose "beni hatırlayacak mısın" diye sordu sessizce.

"Evet" doktor başıyla onayladı, cebinde bir şeyi ararken "Zihnim seni nasıl yerleştirecek bilmiyorum, John Smith'in hayatında ki rolün ne olacak, ama farkında olacaksın" Cebinde bulduğu şeyi kaska yerleştirdi. "Bu cep saati benim Zaman Lordu DNA'mı tutacak. John Smith bunun üzerine hiç düşünmeyecek, ama sen bunu izlemelisin. Ancak zorunda kalırsan aç."

Rose kafasını gergince salladı. Söylediği her kelime Rose'u daha çok germişti.

"Tardis bizi zamanda bir topluluğa yerleştirecek. Neresi yada ne zamana uyum sağlayabilirsek" Doktorun sesi gittikçe yükseliyordu. Rose'a bakmadan önce bir çok düğmeyi açtı ayarlamaları tamamladı. "Tardis bize o zaman için kıyafetler ayarlayacak. Belli bir süre bilinçsiz olacağım yani senin için yeniden yılbaşı olacak." dedi espiriyle karışık bir şekilde. Rose'u güldürmek istemişti ama ufak bir gülümseme dışında bir şey alamadı.

Rose "elimden gelenin en iyisini yapacağım Doktor" dedi cesur bir şekilde.

Doktor ona gülümsedi. "Yapacağını biliyorum." dedi kaskı tuttu. "Şimdi geri çekil. Olanların ortasında kalmanı istemiyorum"

Rose şikayet etse de kaptan koltuğuna oturdu gözü hala Doktordaydı.

"Ve bu arada Rose" dedi Doktor.

Rose "evet" diye cevap verdi.

"Lütfen armut yememe izin verme. İnsanların ne düşündüğü umrumda bile değil. Hiç lezzetli değiller."

Rose ilk defa gerçekten gülümsedi. Doktor son düğmeye bastı ve çığlık atmaya başladı.

İç parçalayan çığlıklardı bunlar. Doktor onun gözü önünde parçalanıyordu. Bu olanlar Rose'u deli gibi korkutuyordu. Onun için çığlık atmak istemesine neden oldu. Gözleri kapanmasına rağmen hala titrmeye devam ettiğini gördü.

Bir kaç dakika sonra Doktor bilinçsizce yere düştü. Rose kendisine hayır diye hatırlattı. Ona John demem lazım.

Rose konsola doğru yürüdü. Kısaca orada durdu. "Bakalım bizi nereye koydun" diye sordu sessizce. Tardis onaylayan bir ses çıkardı. Rose bu sırada Doktor yada şimdiki adıyla John'un yattığı yere gitti.

Yavaşça göğsüne kafasını dayadı tek bir kalp atışını hissetti. Asla bu kadar doğal bir şeyin yabancı yanlış geleceğini düşünmemişti. Nefesini verdi muhtemelen olması gerekenden daha uzun süre bu şekilde kalmıştı. Kendini geri çekti topukları üzerinde durup onu izledi.

Sadece tavandan iki bavul düştüğünde dikkatini ondan ayırabildi.  Bir tanesini eline aldı açıp baktığında. Eski zamanlardan kalma kadın ve erkek kıyafetleri ile karşılaştı. Kafasında acaba hangi zamanda olacağını hesapladı. Doktorla olan yolculukları sırasında edindikleri bilgiler ona yardımcı oluyordu.

1913

Ohh olamaz. Diye düşündü.

"Ben bir hanımefendi değilim" diye bağırdı Tardis'e. Seslice nefesini verdi. "Bu harika olacak"

Run and Hide Ten//RoseWhere stories live. Discover now