Sıradan Bir Hayat

9 1 0
                                    

Yine sırasının üzerinde uyuya kalmıştı, zilin çaldığını farkettiğinde hava çoktan kararmaya yüz tutmuştu. Kafasını bir sağa bir sola çevirerek etrafına bakındı ama sınıf bomboştu. Aniden omzunda bir el hissetti ve korkuyla arkasına döndü sanki kalbi yerinden çıkacak gibiydi,ama arkasına bakınca içi bir anda rahatladı çünkü arkasındaki onun en yakın arkadaşı Sawa Yamauchi'ydi, sonra rahatlamış bir sesle;

-Sawa-san, korkuttun beni aniden öyle yapınca, yapmadan önce uyar lütfen.

Alaycı bir sesle;
-Tamam, tamam. Kurumi-san bazen çok korkak olabiliyorsun ama tepkilerin çok tatlı oluyor...

-Neyse geçti de sen beni niye uyandırmadın bu saate kadar, onu söyle.

-Dersin ortasında uyuya kalmanın suçunu bana mı atıyorsun Kurumi-san.

-Hayır,ben...

-Şaka şaka hemen alınma, sadece uyurken çok tatlı görünüyordun sonra da uyandırmaya kıyamadım ve burada uyanmanı bekledim, ama sanırım uyandırmam gerekiyormuş.

-Ahhh, neyse hadi gidelim artık, saat geç oldu.

-Tamaam!...

Sonra Sawa ve Kurumi birlikte evlerine doğru yürümeye başladılar, bir süre yürüdükten sonra. Sawa Kurumi'ye;

-Kurumi-san, Kurumi-san hadi bize gidelim hem kedilerde seni özlemiş olmalı değil mi!

Mutlu ama mahçup bir sesle;
-Ne desem bilemedim şimdi, bende onları görmek istiyorum ama siz...

Gülümseyerek;
-Yok, yok sorun olmaz. Ailem şehir dışına çıktı bir süre yoklar rahatça oynayabilirsin kedilerle.
Mutlu ve heyecanlı bir sesle;

-Tamam o zaman! O kadar ısrar ediyorsan geleyim.

O an Kurumi'nin aklı kedileri okşama düşüncesi dışında bomboştu. Bu düşüncelerle birlikte hayaller kurarak Yamauchi'lerin dairesine girdi. Evleri sıradan, sade bir apartman dairesi idi ama Kurumi için Cennet ten farksızdı çünkü salonun ortasında iki tüy yumağı uzanıyordu (kedi) daha nefes bile almadan kedilerin yanına gitti ve hemen okşamaya başladı. Biraz sonra Sawa Kurumi'ye gülerek;
-Kurumi-san, kedileri gerçekten seviyorsun değil mi?

Utanmış bir şekilde;
_Şey... Yani, sevmiyor değilim tabii ama...

-Beni kandıramazsın, birkere açık verdin artık geri dönüşü yok bunun...

-Sawa-san, yapma öyle. Evet seviyorum, hatta çok çok seviyorum. O pofudukluk, tüyler, sesler, yumuşak patiler. Herkesin bir zaafı vardır sonuçta değil mi?

Bir süre daha böyle sohbet ettiler. Saat iyice geç olmuştu, Sawa Kurumi'ye;
-Saat iyice geç oldu, hava da karardı istersen burada yat bu akşam yarın birlikte gideriz okula.

-Rahatsızlık vermek istemem.

-Ne rahatsızlığı!, Sen benim en iyi arkadaşımsın sonuçta, rahatsız olmam için rahat olsun, hadi bi banyoya gir her yerin kedi kıllarıyla dolu sana temiz kıyafetler getiriyim.

-Sağol, Sawa-san. O zaman ben banyoya gireyim.

-Tamam, iyice yıkan kıyafetleri kapının yanına koyarım ben.

-Tamam.

Banyoya girdikten sonra düşünceli bir şekilde etrafına göz gezdiriyor, sanki belli belirsiz bir huzur bütün bedenini sarıyordu. Kendi kendine;
"-Biraz daha sevmek istiyordum neyse yarın sabah gitmeden önce doya doya sarılırım." Dedi

Banyodan çıktıktan sonra saçlarını iyice kuruladı ve Sawa'nın yanına salona gitti. Ödevlerini birlikte yaptılar ve saat çoktan on buçuk civarlarına gelmişti. Biraz dinlenmek için biraz yeşil çay yaptılar ve televizyonun karşısına geçtiler, Kurumi etrafına biraz bakındı gözleriyle etrafta birşeyler arıyor gibiydi, çok geçmeden Sawa Kurumi'yi fark etti ve Kurumi'ye;
"-Ne oldu, ne arıyorsun?" Dedi.

Kurumi utanarak;
"-Pofuduklar nerede?" Diye sordu.

Sawa gülümseyerek;
-Ah, ah Kurumi-san aklın hala kedilerde mi? Bırak da biraz rahatlasınlar.

-Özür dilerim, ama çok sevmek istiyorum.

-Tamam tamam, şimdi değil ama yarın okula gitmeden önce doya doya seversin.
Kurumi sıkkın bir sesle;
'-Tamam o zaman." Dedi ve biraz sonra uykuya geçtiler.

Sawa, Kurumi için yere bir futon serdi ardından ışıkları kapattı ve Kurumi'ye;
" -İyi geceler, Kurumi-san." Dedi, Kurumi'de Sawa'ya;
"-Sana da iyi geceler, Sawa-san." Dedi ve uyudular.

Sabah erkenden uyandılar, ve Sawa kahvaltıyı hazırlamaya başladı, Kurumi'de masayı hazırlıyor diğer taraftan kedileri gözlüyordu ki tam o sırada ayağı masaya takıldı ve tabaklarla birlikte yere kapaklandı Sawa'dan özür diledi, Sawa gülerek Kurumi'ye;
"-Tamam tamam sen otur kedilerle oyna ben hazırlarım sofrayı." Dedi ve sofrayı hazırladı.
Yemeklerini yediler ve bulaşıkları hallettiler ardından okul için hazırlanmaya başladılar. Kurumi kedileri bırakacağı için üzgün ve depresif bir durumdaydı, evden çıkmadan önce kedileri biraz daha kucakladıktan sonra okul için çıktılar. Okula vardıklarında ders zili yeni çalmıştı ve herkes sınıflarına geçiyordu, Sawa ve Kurumi birlikte sınıftan içeri girdiler ve biraz sonra ders başladı.
Öğle arasında yemeklerini yediler ve biraz dolaşıp sohbet ettikten sonra sınıfa döndüler. Akşam son derslere doğru Kurumi yine yorgunluktan uyuyakaldı. Son çıkış zili çalınca Sawa Kurumi'yi dürterek;
-Hadi, uyan Kurumi-san evlere dağılıyoruz.

Kurumi uykulu ve yorgun bir sesle;
-Ahh, Sawa-san pardon yine uyuya kalmışım, senide uğraştırıp duruyorum.

-Sorun değil, sorun değil. Dedim ya uyurken çok tatlı ve sevimli duruyorsun, seni o halde izlemek bile beni mutlu ediyor.

Gülümseyerek;
-Ah ah sanırım hep aynı Sawa-san olarak kalacaksın ha, ama olsun sen böyle iyisin zaten, hep böyle kal olur mu?

Gülerek;
-Peki peki, sen nasıl istersen.

Okuldan ayrıldılar ve birlikte evlerine doğru yürüdüler, bu sefer Kurumi kendi evine gitmek için Sawa ile vedalaşıp ayrıldı.
Hava kararmaya başlamıştı biraz daha yürüdü ve üst geçite çıktı tam ortasına gelmişti ki bir anda tuhaf büyük bir yaratık beliriverdi. Korku ve şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmış bir biçimde olduğu yere çöktü, bir anda ani küçük bir ışık hüzmesi belirdi ve ışık hüzmesinin olduğu yerde başka bir kişi belirdi, belirli bir silüeti yok gibiydi. Bir anda tek hamleyle bu yaratığı yok etti ve Kurumi'ye doğru döndü, yanına gitti ve ona;
"-Güç istermisin, sen ona uyumlu olabilirsin, sevdiklerini de bu güç ile koruyup kollayabilirsin, ne diyorsun." Dedi.
Kurumi olayın şoku ile konuşmuyor ama içinden ne olduğu hakkında düşünüyor, neye şahit olduğunu anlamaya, idrak etmeye çalışıyordu, sanki bir anda fantastik bir hikayenin içine dalmıştı. Sessizlik o silüetin konuşması ile bozuldu, silüet;
-Kararın nedir, güç istiyor musun, yoksa istemiyor musun?
Kurumi şaşkınlık içinde etrafına bakakaldı ve silüete;
-Eğer böyle yaratıklardan daha fazla varsa hepsi yok edilmeli değil mi?

-Evet, onlar tehlikeli ve güçlü onları yenmek için güçlü olmalısın, şimdi cevabın ne?

Yutkunarak;
"-Ben... Güç istiyorum. O şeyler her neyse kimseye dokunmadan onları yok etmek istiyorum." Dedi. Silüet gülerek;
"-O zaman sana istediğin o gücü vereceğim, sende karşılığında bana yardım edeceksin." Dedi ve bir kristal çıkardı. Kristali göstererek;
"-İşte aradığın güç." Dedi ve kristali Kurumi'ye doğru uzattı.

1.Bölüm Sonu
"Okuduğun için teşekkürler"

Kurumi no MonogatariWhere stories live. Discover now