Parti günü (Geçmiş zaman, dün gece)
Kulağıma sade küpemi taktım ve ayağa kalktım. Boy aynamın karşısına geçip kıyafetlerimi ve takılarımı süzdüm.
Siyah ve kısa bir elbise vardı üzerimde, dizlerimin çok yukarısında, kasıklarımın 1,5 karış altında bitiyordu. Anlaşılan oturup kalkarken dikkat etmem gerekecekti. Ayağıma siyah topuklu giyinmiştim. Kulağımda siyah ve altın renklerden oluşan sade bir küpe vardı. Belime kadar gelen saçlarımı dalgalandırmıştım. Makyaj yapmak yerine sadece mat kırmızı bir ruj sürmüştüm ve gözüme siyah bir göz kalemi çekmiştim.
Tam odadan çıkacağım sırada tekrar aynadan kendime baktım. Boynumda bir kolye olsa daha şık olabilirdim.
Makyaj masamın çekmecesini açtım. Kolyelerin aralarındaki kırmızı, ihtişamlı kutuyu aldım.
İçini açtım. Altın zincirli, ucunda siyah bir sonsuzluk işareti olan kolyeyi yavaşça elime aldım. Biraz zor olsa da takmayı becermiştim.
Kutuyu yerine koyup çekmeceyi kapattım ve ayağa kalkıp odadan çıktım.
Topuklularımın sesi boş evin içinde yankılanıyordu.
Salondan arabamın anahtarını aldım ve evden çıktım.
Arabama binip yola koyuldum.
Tzuyu'nin evine varmıştım. Arabayı büyük bahçeye park ettim. Arabadan indiğim sırada kapının önünde, bana bakan Tzuyu'yi gördüm. Beni görünce el salladı. Yüzüme yalancı bir gülümseme takındım, bugün hiç gülecek halim yoktu. Yanına doğru ilerlemeye başladım.
"Jennie, hoş geldin!"
"Hoş buldum."
"Nasılsın?"
"İyiyim teşekkürler, sen?"
"Ben de iyiyim, sağ ol. Gel, içeri geçelim."
Beraber büyük evin kapısına ilerledik.
İçeriye geçerken aynı zamanda benimle konuşuyordu. "Seninkiler içeride."
"Benden erken gelmişler."
"Her zamanki gibi, ilk onlar geldi..."
Büyük evin büyük salonuna girdiğimizde içeride bir sürü kişi vardı. Fakat benim gördüğüm sadece bahçe kapısının önünde duran, bizim gruptu. Tzuyu'ye gülümsedim.
"Ben mutfağa geçiyorum."
Tam bir şey söyleyecektim ki lafımı böldü. "Sana da en ağır olan içkiden koyuyorum. Her partide en ağırından içiyorsun, ezberledim artık."
Gülümsedim ve yanından uzaklaşıp bizimkilerin yanına doğru gittim.
Tzuyu, içki içmediği için buradaki en aşır içkinin Şarap olduğunu düşündüm. Başka bir içki yoktur sanırım. Viski olsaydı keşke...
"Vaay! Güzellik, yine alev alev!" dedi Hyunjin. Sadece gülümsedim. "Aşk olsun, insan bir sen de çok yakışıklısın der, alındım."
"Sen de çok yakışıklısın Hyunjin."
"Ay sağ ol canım benim. Sanki silah zoruyla söyletiyoruz!"
Arkadaşlarla sohbete daldığımdan Tzuyu'nin içkimi getirdiğini görmemiştim. Ya da aklımda başka birileri olduğundan mı demeliydim?
Tzuyu, önüme bir kadeh viski koyunca şaşırdım. "Senin evinde viski ne arıyor?" dedim.
"Sen partiye geleceksin diye aldım. Ama en hafiflerinden."
Kadehi dudağıma götürüp büyük bir yudum aldığımda çok hafif bir viski olduğunu anladım. "Benim için hafif ama olsun."
"Ee, benden de bu kadar!"
YOU ARE READING
I Want More ~~ JenLisa
Random"En çok da... En çok da neye kırıldım biliyor musun Lisa?" dedim göz yaşlarımın arasından. "Beni dinlemeden o kızla sevgili olmana."
