aşk işte

79 9 29
                                    

Minho

Jisung'un evinden çıktım, Hyunjin'in bana söylemediği bir şeyler olduğunu anlamıştım. O söylemeyecekse ben öğrenirim diyerek eve doğru yürümeye başladım, telefonumu çıkarıp Hyunjin'i aradım. "Alo,efendim?" diyerek cevap verdi. "Resimlerin bitti mi?" dedim. "Ah, hayır. Eve gidiyorum." dediği zaman şüphelendim.

"Öyle mi, halbuki yetiştirmen gerektiğini söylemiştin yardıma falan gelecektik?" dedim ve onun cevap vermesini bekledim ama oflamaktan başka bir şey yaptığı yoktu. "Ne istiyorsun Minho, yalan mı söyleyeceğim? Hem siz bana yardım edemezsiniz, yetenek yok sizde." dedi.

"Kabul ediyorum, atarlanma. Sıkıldım sadece, uğraşmak için birilerini arıyorum." dedim ve güldüm. "O zaman sikik çeneni benimle konuşarak harcama." dedi ve telefonu kapatacakken bağırdım. "Kes sesini Hyunjin, sadece dalga geçiyorum. Neden ciddiye aldın bu kadar?" dediğim zaman derin bir nefes aldığını duydum.

"Minho,sevgilimle niye çok takılıyorsun." dediği zaman duraksadım. "Anlamadım?" diye sordum Hyunjin alaycı bir gülümsemeyle konuşmaya devam etti. "Neden Jeonginle oturuyorsun, beni kötü mü anlatıyorsun. Yapıyorsundur Minho. Yapma, sevgilime dokunma." dediği zaman sinirlendim.

"Mesajlarına geç cevap verdiğin ya da cevap vermediğin sevgilin mi aminakoyayim. Düzgün konuş, onu uzuyorsun." diyerek cevap verdim. "Nereden biliyorsun Minho, gerçekten. Yoksa onunla olunca ona beni unutması gerektiğini falan mı söylüyorsun? Ben Jeongin'i üzmüyorum." dedi.

"Kendisine sor Hyunjin, seni sıktığını düşünüyor. Kimin yüzünden sikik sen yüzünden, elimde olsa seni döverim. Jeongin üzülür." dedim ve telefonu Hyunjin'in yüzüne kapattım. Anında başka biri olmaya başlamıştı, onu ben bile tanıyamıyordum. Eve doğru giderken markete girdim birkaç bir şey aldım, daha sonrasında ise telefonum çaldı. Arayan Jeongin'di.

"Hey Minho akşam benim evime gelmeye ne dersin, film izleriz." dediği zaman kabul ettim ve geleceğimi söyledim. Marketten biraz daha bir şey alıp Jeongin'in evine doğru yürümeye başladım, aklımda hala Hyunjin vardı. Biriyle konuşuyor olmasından şüpheleniyordum, Hyunjin kendini kaptırıyor ve sonunda karşındakini çok üzüyordu. Bunu geçtiğimiz yıllardan biliyordum.

Biriyle tanışıyor, samimi oluyor ve ona fazla güveniyordu. Elbette iyi olan kişiler de vardı ama Hyunjin işi abartmayı seviyordu, her şeyi abartıyordu. Artık Jeongin'i eskisi gibi sevdiğinden bile şüpheleniyordum. Geri zekalının tekiydi Hyunjin ondan başka bir bok olmazdı.

Jeonginlerin evine geldiğimde zili çaldım, Jeongin kapıyı açtı ve içeriye geçtim. "Almana gerek yoktu." dedigi zaman elimdeki poşetleri mutfağa götürdüm. "Kardeş kardeşine eşyalar alırmış, biliyor musun?" diyerek cevap verdim gülümsedi ve bana bakıp konuştu. "Evet kardeşim. Senin moralin bozuk gibi bir şey mi oldu." diye sordu.

"Yok, hayır. Sinirliyim sadece aminakoydugumun biri beni sinir etti o yüzden." dedim ve güldüm. Jeongin'de aynı şekilde güldü, bir şeyler hazırlamaya başladı bende cipsleri tabağa koyuyordum. Daha sonra Jeongin'in telefonu çaldı arayan kişi elbette Hyunjin'di.

"Alo efendim." diyerek cevap verdi hoparlöre almasını istedim. "Ne yapıyorsun?" , "İyiyim, oturuyorum sen Hyunjin?" dedi Jeongin. "Açık konuşacağım Jeongin, sevgilimsin biliyorsun. Minho ile muhattap olmanı istemiyorum. Söyleyeyim dedim." deyiverdi birden.

"Hyunjin, bunu burda konuşmayacağız. Minho benim kardeşim, biliyorsun." diyerek cevap verdi Jeongin. "Hayır, değil. Dediğimi yap Jeongin." dedi ve güldü. "Komik olan şey ne Hyunjin? Kes artık, arkadaşlarıma karışmazsın." dedi ve telefonu kapattı.

baş belası - hyunin [minsung]Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt