45. Bölüm ☁ Oyun Bitti

Comenzar desde el principio
                                    

Daha da kötüsü ondan sonra bu duyguları başka birine hissetmekten kesinlikle korkuyordum. Bu apaçık ona ihanet etmek değil miydi?

Eğer dediklerinde samimiyse bana değer veriyordu. Belki de söylemediği, daha fazlası vardı. Ona nasıl ihanet edebilirdim? Bu düşünce bile canımı yakıyordu.

''Hayatım boyunca yanımda olmanı istiyorum ve bu kesinlikle senin elinde,'' diyerek onu itam etmemle kaşları çatılmıştı. Elektrik çarpmış gibi benden uzaklaşırken tepsiyi yanıma bırakıp kalkmış ve hiçbir şey demeden kapıya doğru yürümeye başlamıştı. ''Kuzey! Kuzey lütfen gitme!'' diye arkasından bağırmamı umursamamıştı bile!

Göz ucuyla Batıkan'ın da kapıya doğru ilerlemeye çalıştığını gördüğümde çoktan İpek devreye girmiş ve onu omuzlarından tutmuştu.

''Kalkmaman lazım. Ayağının üstüne çok basma,'' diyerek onu zorla yere oturturken kendisi de yanına oturmuştu. Onları göz hapsinde tutmamak için tekrar Kuzey'in çıktığı kapıya baktım. Çenem kasılırken sinirle bir şeyleri yumruklamak istiyordum.

Neden hep böyle oluyordu?

Tam yakınlaştık derken tekrar birbirimizi itiyorduk.

Deponun bulunduğumuz kısmı oldukça genişti. Yani etrafta koşabilecek kadar yer vardı resmen. Nazan ve ismini artık unuttuğum diğer iki kadın sandalyeye bağlı bir şekilde oturuyorlardı ve onları uyuttuklarını biliyordum. Yoksa bu kadar hareketlilik içinde kim uyuyabilirdi ki? Dün Kuzey'i onları uyuturken görmüştüm.

Ama Nazan ve evin diğer hizmetlisi, şu annen hastanede diye kandırdığımız uyanmışlardı. Diğeri oldukça sakinken Nazan beni gördüğü gibi çırpınmaya başladı. İpek dişlerini sıkarak yanına ilerledi ve ağzındaki bezi aşağıya doğru çekti.

''Kimsiniz siz? Sizde bunlarla iş birliği yapıyorsunuz, değil mi?'' diye bir köpek gibi hırlamaya çalışan Nazan'a gözlerimi devirerek baktım.

''Nazan'cım, sen kendin kaşındığını farkındasın değil mi? Biz usul usul işlerimizi kimseye zarar vermeden hallediyorduk,'' dedim ve onun bana daha önce defalarca yaptığı gibi tehditkar bir şekilde yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve küstah bir ifadeyle tepeden bir bakış attım. ''Ama sen... her şeye burnunu o kadar soktun ki çok bile sabrettim. Benimle uğraşmaman gerektiğini bir türlü öğrenemedin. Umarım burada rahatın iyidir?'' dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı.

''Siz nesiniz? Örgüt müsünüz? Ne kadar planlı çalıştığınızı görüyoruz! Silahlarınız var! Diğer çocuk yaralı. Sende yaralanmışsın! Çatışmalara mı katılıyorsunuz?'' dediğinde İpek'in yüzü birden aydınlanmıştı. Kuzey arkadan yanımıza yaklaşırken varlığını hemen yanımda hissedebiliyordum. Yanağını yanağıma yaklaştırıp hafif bir sesle sordu.

''Niye kalktın? En azından gidene kadar biraz dinlenmeye çalış,'' dediğinde bu düşünceli ses tonunun içinde boğulmak istemiştim.

''Bak, isim Nazan'dı değil mi? Biz özel harekat adına bir görev üstlendik. Levent Bey'in yasa dışı işlere girdiğini gördük. Bu devletimiz tarafından hiç hoş karşılanmadı ve bizde bir takım teftiş yapıyoruz. Yani sizden buradan çıkıp bizi polise falan şikayet etmeye kalksanız o basit polis memurlarının bize hiçbir zararı dokunamaz. Ama sizde devlet tarafından mimlenirsiniz,'' derken Kuzey şaşkınlıkla ona bakıyordu. Bu kız gerçekten... şeytanın tekiydi!

''Ne?'' diye inledi Nazan gözlerini büyütürken. ''Nasıl mimleniriz?'' dediğinde bu sefer ben gülerek araya girdim.

''Nazan... salak rolü mü yapıyorsun? İşimize burnunuzu sokmaktan sizde şüpheliler listesine girersiniz ve...'' dediğimde diğer kız çırpınmaya başlamıştı. İpek eğlencenin büyüyeceğini anlayıp onunda ağzındakini çıkarmıştı.

Gel de Sil İzleriniDonde viven las historias. Descúbrelo ahora