Bölüm 1: Crisanta

91 24 6
                                    




Herkese yeniden merhaba! Bambaşka bir kurguyla karşınızdayım. Aslında aylar öncesinde hayal gücüme yolunu kazımış bir kitaptı ama ilk bölümü bir türlü içime sinmiyordu. Artık hazır olduğunu düşünüyorum.

Geleneksel başladığınız tarih ritüelimiz için bir satır:

Başlamadan yıldızımızı parlatalım mı?

Satır içlerine gelen yorumlara göre devam edeceğim...

♫ eternal eclipse - horizon of memories


♫ eternal eclipse - horizon of memories

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

☀꧁ 𝐴𝑚𝑏𝑒𝑟 ꧂☀



Bir rivayete göre günün birinde Bölünmüş Diyar'ın iki genç vârisi birbirlerine öyle delicesine aşık olacakmış ki, iki ülke nihayet bir araya gelecekmiş.

Ben bu rivayetten nefret ederdim.

Yanlış anlaşılmasın, efsanelerle bir sorunum yoktu. Sadece insanı yanıp tutuşturacak o aşıkların hikayeleri bana inandırıcı gelmiyordu. Belki de daha önce aşık olmadığımdandı. Kraliyet danışmanı Gilda bu konuda çok tutucu olduğumu düşünürdü. Ancak insanı zorla aşka inandıramazdınız ya.

Sanırım insanın on sekiz yaşında tahta çıkmasının artı yanı da buydu. Kraliçe olmak için bir krala ihtiyaç duymamıştım. Bundan sonra da tacımı korumak için bir erkeğin gücüne ihtiyaç duyacağımı sanmıyordum. O yüzden Gilda'nın kemikli parmakları arasında tuttuğu asilzade adayların isimlerinin, resimlerinin ve hobilerinin olduğu liste zerre kadar ilgimi çekmiyordu.

Yumuşaklığına pek de alışmış olduğum tahtımın üzerinde ağırlığımı öteki tarafıma verip bacak bacak üstüne attım. Crisanta'nın altın sarayı göz alıcı ihtişamıyla ayaklarım altındaydı. Duvarlardaki her biri ustalıkla işlenmiş ışıltılı mozaikleri gün ışığını yakaladıkça göz kırpıyordu. Bütün köşelerde yaldız işlemeli koltuklar, özenle oyulmuş masalar ve sanat saçan heykeller bulunuyordu. Zarif tahtım değerli taşlarla bezenmişti ve önünde serpilen altın halı çift kanatlı kapılara kadar uzanıyordu. Üzerindeyse kraliyet danışmanım solgun yüzünde canı sıkkın bir ifadeyle dikiliyordu.

Gilda derin bir iç çekti. Açık kumral saçları her daim bir topuza kenetli ince ve nazik bir kadındı. Abartısız giyimi ve tavrı sebebiyle yeşim rengi gözlerinde hiç dinmeyen kaygılı bakışları en ilginç yanıydı. Endişesinin sebebiyse benden başkası değildi. "Tam bir umutsuz vakasın, Amber," dedi nefesini dışarı üfleyerek.

"Kraliçenle böyle mi konuşuyorsun?" diye alay ettim.

"Konumunu korumak istiyorsan desteğe ihtiyacın var." Kendisinden daha uzun olan parşömen listesini yüzümün önünde şöyle bir salladı. "Burada adı geçen vârisler bunu yapmana yardım edebilir."

KARANLIKTA BİR KIVILCIMWhere stories live. Discover now