"Senin gibi bir küçük kıza aşkı anlatmak biraz salaklık oldu." dedi mutlulukla. What?

"Ne diyorsun sen be adam? Ben mi aşktan anlamıyorum?! Senden daha iyi anladığım kesin. Hem... Hem benim de sevgilim olmuştu." diye yalan söylediğimde sırıtışı büyüdü.

"Ne zaman oldu? İlkokul 1 de mi?" diye sordu. Aptal! Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi sinirliyim. Bu görgüsüz benimle ne biçim konuşuyor?

Öfkeden hızlı hızlı solurken o bu halime baktıkça daha çok gülüyordu. Tamam, benim daha önce hiç sevgilim olmadı ama ben kendim istemedim! Benim gibi erkek düşmanı biriyle kimse bir dakika bile beraber olamazdı. Yani bu Demir'e altın madalya taksak yeriydi.

"Gül sen gül. Evet sevgilim yok çünkü benim gibi birini hak edecek bir erkeğin karşıma çıkma şansı yok. Sen sadece kızlarla gönül eğlendiren bir zavallısın!" diye sinirle bağırdığımda hâlâ gülüyordu.

"Senin gibi düşünen birini tanıdığımda orta ikiye gidiyordum ve kız kendini beğenmişin tekiydi." diye gülmeye devam edince sinirden titremeye başladım. Her an ağlayabilirdim!

"Allah belanı versin! Senin de sevgililerinin de!" diye bağırdım. Evet, resmi anlamda rezil olmuştum! Hem de nefret ettiğim bir ego yığınına!

Ego yığını hâlâ gülerken kapıdan bir adam geldi. Bakışlarımı ona çevirdiğimde ego yığını gülmeyi kesmişti. "Ne oldu Faik?" diye sordu gelen adama.

Faik denen sarı çiyan, "Nöbet sırası bende, patron senin eve gitmeni söyledi." dedi bana bakıp sırıtarak. Neredeyse kusacaktım. Geri zekalı insanların arasına düşmem şart mıydı?

Demir'e döndüğümde tek kaşı havada sinirle gelen adama baktığını gördüm. Faik denen şerefsiz yanıma gelip yanağımdan bir makas alınca gözlerimi devirdim. "Seninle çok eğleneceğiz, güzellik." dedi.

Ya sabır.

"Bencede, senin gibi bir aptala haddini bildirmek çok eğlenceli olacak." dedim sinirlendiğimi belli etmemeye çalışarak.

Gülerek bir kez daha yanağımdan makas alacağı sırada elini havada yakalayan elin sahibine baktım. Demir'in gözlerindeki öfkeden ilk defa korkmuştum. Sinirle dişlerinin arasından, "Kıza dokunma." dedi.

Haydaaaa. Bana kimin dokunacağına benden başka herkes karar veriyor. İlginç bir durum...

Faik kolunu sallayarak kısık gözlerle Demir'e baktı. "Sıra bende olduğuna göre kime dokunup dokunmayacağıma ben karar karar veririm, bas git." diye Demir'i sertçe uyarmıştı.

Ama bu cümle Demir'in sabrını taşıran son cümle olmuştu. Daha ben ne olduğunu anlamadan Faik'in yakasından tuttuğu gibi burnuna kafasını geçirdi.

Yere düşen Faik küfür ederek yumruğunu Demir'in karnına geçirince ofladım. Lan bebe bunlar bebe. İnsan iş arkadaşıyla kavga eder mi hiç?

"Daha hızlı Demir daha hızlı! Gebert onu!" diye neşeyle bağırdım yerimde. Faik'in üzerine çıkmış ona yumruk atan Demir bana öfkeyle bakıp, "Kapa çeneni!" diye bağırınca sustum.

Sanki ben dedim birbirinizi dövün diye. Ama iyi oldu, bu ikisi dayak yemeyi çoktan hak etmişti.

Ben ağzım açık keyifle onları izlerken içeriden gürültüyü duyan bir adam yanıma yaklaştı. "Neler oluyor burada?" diye sorduğu sırada Demir hâlâ Faik'i dövüyordu.

Adama dönüp keyifle, "Bilmiyorum ama çok eğlenceli. Patlamış mısır falan varsa getirsene, böyle kuru kuru izlemek olmuyor." dediğim sırada adam bana öyle bir bakış attı ki sustum.

Abi TerörüWhere stories live. Discover now