11.Bölüm-"Oyunbaz"

En başından başla
                                    

Sağ taraftaki eskice bir evin arkasında ağaçların olduğu yerde gördüğüm kişiyle durdum. Tuna da benimle beraber durduğunda bir adamla yan yana, hatta neredeyse iç içe duran Reya'ya baktık. Kimdi bu aşağılık herif! Ne olacağını görmek için sessizce ikisini izlerken Tuna, "Reya!" diye bağırdı.

Reya'nın gözleri bu tarafa çevrilirken Tuna'nın yaptığı hoşuma gitmemişti. Reya'nın yanındaki adam koşarak oradan uzaklaşırken Reya telaşla etrafına bakındı. Tuna onun yanına koştururken yavaş adımlarla yanlarına gittim. İkisi birbirine sarılırken koyu gözleri beni buldu. Adımlarım birkaç metre ötelerinde durduğunda Reya geri çekilerek bana baktı. Ona sarılmadım. Ona sarılmamı bekledi.

"İyi misin Reya?" diye soran Tuna'nın sesindeki telaş oldukça samimiydi. Gözlerim bir süre Tuna'nın onu ilgiyle izleyen gözlerinde gezindi. Nil'e böyle bakmıyordu, değil mi? Reya da bana bakmaktan vazgeçerek ona doğru döndü.

"Evet."

"Kızım sen tek başına nereye gidiyorsun? Kimdi o adam?"

Kızım?

"O adam." dedim Tuna'nın sorularının önüne geçerek
"Neden senin yanındaydı?"

"Evde canım sıkılınca camdan dışarıyı seyretmek istedim ama onun bana baktığını gördüm. Şüphelenince peşinden gittim, size haber verecektim fakat yoktunuz. Eğer beklersem gider diy-"

"Şu sikik ayrıntılar umrumda değil, neden o kadar yakındınız diye sordum." dediğimde Reya yutkundu. Gözlerim bir süre onun açıktaki boynunda oyalanarak yavaşça yüzüne tırmandı.

"Onu tam tutmuşum ki siz geldiniz." dedi. Yalan konusunda tam bir ustaydı. Ne gözlerini kaçırıyor ne de sesi titriyordu. Eğer her şeyi görmemiş olsaydım ona inanırdım.

"Bende tam o adamın neden seni tuttuğunu soracaktım, Reya." dediğimde Reya'nın gözleri hızla Tuna'ya kaydı ve oradan da bana. O gözlerde kendi rızasıyla oluşan endişeyi fark etmemek benim için imkansızdı. Susmamı istiyordu.

"Yanlış görmüşsün o zaman." dediğinde göz ucuyla Tuna'ya baktım. Bizi izliyordu.

"Belkide." diyerek derin bir nefes aldım ve etrafıma bakındım. Esen rüzgar kısa saçlarını dağıtmış, burnunun ucunu kızartmıştı.

"Bir şey oldu mu peki?" diye sordu Tuna ve Reya başını iki yana sallamakla yetinmeyerek yalanını destekledi.

"Hayır, siz gelince kaçtı. Belki gelmeseydiniz..."

"Gidelim." dedim. Daha fazla yalan duymak istemiyordum. Ben ona güvenmişken dudaklarından böyle kolayca dökülen yalanlar ona karşı tutumumu değiştirebilirdi. Tuna'nın telefonu çalınca önden yürümeye başladı.

"Efendim Baran?"

O biraz uzaklaşınca gözlerim onu kendime esir etti. Dudaklarını aralayacakken bunu istemediğimi belirtircesine gözlerimi çevirdim. Sessiz kaldı. "Gidelim." diye yinelediğimde ikimiz aynı anda yürüdük.

"Üşüyorsun." dedim, gözlerimle önümüzden yürüyen Tuna'yı izleyerek. Arada bir avucunu alnına vuruyor olması onun Baran'la konuşuyor olduğunun kanıtıydı. Baran insan delirtmekte tam bir markaydı.

"Bilmem." dedi. Bedeni üşüdüğüne dair bir tepki vermiyordu ama burnunun ucundan ve moraran dudaklarından belli oluyordu.

"Bunu da mı?"

"Bunu da."

Onun önüne geçerek ikimizide durdurduğumda gözlerinde sıkılgan bir ifade vardı. Gözlerim dudaklarına kaydı, sonra sağ elimi kaldırarak işaret parmağımı alt dudağının altına koydum. Geri çekilmedi fakat hoşnut da değildi. Baş parmağım alt dudağının üzerinde gezindi. "Dudaklarında yalan kalmış, Cam Kalp. Bordo bir ruj görmeyi tercih ederdim." O gecekinden.

Parmak Uçlarındaki YabancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin