Berika’nın ağlaması Cihangir’in sözleriyle birlikte son bulurken, “O zaman Lalin ikinci turda oyun oynamayacak, öyle mi?” diye sordu.

Cihangir bakışlarını kaçırdı. “Onu o zaman öğreneceğiz.”

“İkinci tur mu!” Su, sıçrayarak ayağa kalktı. “Oyun tekrar baştan mı saracak? Siz ne dediğinizin farkında mısınız!”

“Sakin ol Su.” Can, arkadaşını kolundan tutarak yerine oturmasını sağladı. “Bu şimdilik bilemeyiz. Oyun oynamayan sadece ben, Yekta ve Cihangir kaldık.” dedi. Bu büyük bir yalandı.

Çünkü Cihangir’in oyun oynamıştı. Onun oyununda da kurban yalnızca bir kişi değildi ve bu sonsuza kadar ikimizin sırrı olarak kalacaktı.

Cihangir saatini kontrol ettikten sonra “Sürenin dolmasına birkaç saat kaldı.” diye bildirdi. “Şimdi mi yapacaksınız yoksa son ana mı bırakacaksınız?”

Asır bir hışımla yerinden kalktı. Cihangir’e döndüğünde gözleri kıpkırmızıydı. “Bari şimdi biraz merhametli ol! Kızın parmağını keseceğim.”

Berika ellerini yüzüne kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladı. Asır’ın söylediği şey kelimenin tam anlamıyla berbattı.

“Kesmekten kastı, belki küçük bir kesiktir.” Yekta… Söylediğine kendi bile inanmıyordu.

“Ya kastettiği tamamen kesmesi ise…. Yanlış bir şey yaparsa Asır ölür.” Can’ın sözleri için pişman olduğunu görebiliyordum. ne acı ki doğruydu. “Neden Berika’yı bayıltmıyoruz? O zaman acıyı hissetmez.”

“Acıyı hissetmezse, çip uyarılmaz.” Elim istemsizce enseme, çipin olduğu noktaya gitti. “Belki…”

“Belkisi yok.” Cihangir elini buzla dolu kabın kenarına koydu. “Beklemenin bir anlamı da yok. Berika için iyi bir ağrı kesici temin ettim. Baltayı steril ettim. Tampon ve gerekli diğer ıvır zıvır da burada. Doktor dikim için kliniğinde bekliyor. Parmağı buzun içine koyup derhal ulaştıracağız.”

Bir yanım, tek kötü kelime daha çıkmaması için avucumu Cihangir’in ağzına bastırmamı söylüyordu. Diğer yanım, doğruyu söylediğini biliyordu.

Haklıydı. Ağlamak ve hayıflanmak bizi olduğumuzdan daha güçsüz kılacaktı. Bu yüzden yerimden kalktım ve elimi Berika’ya uzattım. “Gel. Gözlerimizi kapatıp, sevdiğimiz o şarkıyı söyleyelim.”

Elleri yüzünden kayıp boynunun iki yanına tutundu. Başını kaldırıp bana bakarken, “Aileme ne söyleyeceğim?” diye sordu gözyaşlarının pürüzlediği sesiyle. “Babam mutlaka irdeleyecektir.”

“Basit bir şey söyleriz.” Yekta, kolunu Berika’nın omzuna attıktan sonra elimi tuttu. Birbirimizden güç almamız gerekiyordu. “Seninle gelirim. Parkta oynarken, parmağının bineceklerden birine sıkıştığını söylerim. aten sargıda olacak, açıp bakacak değiller ya…”

“Tamam.”

Yekta, ayağa kalkarken, Berika’yı da kendisiyle birlikte kaldırdı. Berika’nın dizleri titriyordu. Bunu fark ettiğim an diğer koluna da ben girdim ve hep birlikte yemek masasına doğru yürümeye başladık. Can peşimizden geldi ama Su yerinde kaldı.

GERİYE KALANLAR "Oyna Ya Da Öl" 🎭 Where stories live. Discover now