18.Merkez

82 55 16
                                    

Arabaya bindiğimiz de kısa bir süre sonra Ece bizi aramış. Ve Twitter trendlerinde alev'in olduğunu ve duvara yazılan sözün paylaşıldığını söyledi. Eve geçtiğimizde bilgisiyar ile uğraşırken yanında Baran vardı.
"Bir haberim var." Ece'nin sesi ile ona döndüm. "Erdem Özdemir ünlü iş adamı bir açıklama yapacakmış." Anlamsızca baktığımda televizyona bağlı olan bilgisayarı ile sayfayı yeniledi. Ve bir twit düştü.

"Alev adında şuan trend olan duvarlara yazılar yazan bu şahıs bana alev sembolün de kanlı bir bıçak göndermiş bulunmaktadır. Yetkililere duyrulur. -E.Ö."

Telefonumu aldığım gibi ona yazdım. Çünkü neler planladığını bilmek hakkımdı.
Alya: Ne yapmaya çalışıyorsun?
Mesajımı görmediğin de sinirle nefesimi verdim. Pes etmeden tekrar yazdım.
Alya: Bana intikam almak istediğin kişiden hiç bahsetmedin.
Alya: Ama şuan buldum.
Alya: Erdem Özdemir.
Alev: Haklısın.
Alev: Ve oyun şimdi başlıyor.
Alya: Peki bu oyunda bana yer var mı?
Alev: Bu oyunun merkezi sensindir belki :)

Anlamsızca ekrana baktım. Onun intikamı ile benim ilgim ne alakaydı? "Alya." Baran'a baktım. "Alev ile konuşuyorsun sanırım." Kafamı olumluca salladım. "Ona bir şey sormanı istiyorum." Telefonu ona uzattım. "Kendini tanıt ilk önce." Meriç'e baktım. Gözlerim ile kapıyı işaret ettim. Bahçeye çıktım. Sigaramı yaktığım da ona döndüm. "Hiçbir şey anlamıyorum. Erdem Özdemir karanlık bir adam mı?" Vakit öğle saatlerinde olduğu için oldukça güneşe maruz kalmıştık. "Evet dedi kendisi karanlıktan bile beter olabilir. Korkunç bir kişiliği va-" cümlesi durdu. Gözleri güneşten kısıldı. Ne olduğunu anlamadan beni bellimden tuttu. Ve ağacın altına doğru yönlendirdi.

"Nerde kalmıştık. Heh korkunç bir kişiliği var. Baran ne alaka diye soracak olursan." Zihnimi okudu sanırsam. "Herkese zararı dokunan biri olduğu için Baran'a bazı şeyler yaşattı. Ne olduğunu ben sana anlatamam tabi." Kafamı anlayışla salladım. Sigarayı içime çektim.
"Bana bir zararı dokunmadı oysa ismim bir dönem çok duyulmuştu." Bana baktı. Kaşları çatıldı.
"Umarım dokunmaz." Sessizce mırıldandı. Kaşları hala çatık bir şekilde yere bakıyordu. Büyük ihtimalle düşünüyordu. O an neler düşündüğünü merak ettim.

"Ne düşünüyorsun?" Merakla sorduğum soru ile bana döndü. "Adının anlamı gök olan bir kız geldi." Kalbimde nedensiz bir kıskançlık hissi oluştu. Kaşlarımı kaldırdım. "Öyle mi? Neyse sen onu düşün ben kendi canımı düşünürüm." Sinirle ayağa kalktığım da kıkırtısı kulaklarıma geldi. Bu beni daha da sinirlendirdi. Burda bana zarar vermemesinin nedeni düşünecek iken kız düşünüyordu. Hızla eve girdim.

Baran telefonu bırakmıştı. Koltuğa oturdum. Vücudum da ki sinir ile elimde ki yastığı sıktım. "Alya." Ece'ye döndüm. "Birşey mi oldu?" Bilgisayarı bıraktı. Yanıma geldi. Baran'a attığı bakış ile Baran odadan çıktı. "Neden sinirlisin?" Sadece omuz silktim. "Seni ihmal ettiğimi fark ettim." Birşey söylemek için kıvranıyor. Ve bunu çok belli ediyordu. "Ne oldu? Açık ol kıvranma bu kadar." Sinirimi ondan çıkarmamalıyım. Derin bir nefes aldı.

"Hedef sensin." Anlamsızca ona baktım. "Anlamıyorum." Telefonumu eline aldı şifresini bildiği için açtı. Sinir yerini gerginliğe bıraktı. Neler dönüyordu? "Alevin attığı mesajları oku." Bana uzattı. Baran ile olan konuşmalar silinmişti.

TANIK Where stories live. Discover now