iki: kucak dansı

23 4 2
                                    

Gece uyku girmemişti gözüme o yüzden uykusuz hissediyordum, sürekli telefonu kurcalıyor, tavana bakıyordum.

Sadece kucağında dans etmek istiyordum. Bunun arzusuyla yanıp tutuşuyordum.

Sonunda gün aymış ve ben de yüzümü yıkamıştım. Ondan mesaj bekliyordum, yazdığı her mesaj beni öyle etkiliyordu ki. Düşünüyordum da sözleri böyle etkiliyorsa beni, onun güzel vücudu karşısında ne yapacaktım?

Telefona biraz daha baktım rastgele sekmeler açıp takılıyordum ki o sırada Taehyung "gelebilirsin" yazdı.

Gelecek miydim? İstiyor muydum eve ama korkuyordum, çocukluğumdan kalan şeyler, ona olan güvenim... Bütün bunlar, tekrar düşünmeme neden oluyordu ama gidecektim, yapacaktım bunu.

Altıma siyah dar pantolonumu, üstüme de beyaz tişörtümü giymiştim. Kalçalarımın belli bu pantolon elbette Taehyungʼunkini kaldıracaktı. Cezbetmek istiyordum onu.

Kemerimi de taktıktan sonra araba anahtarımı alıp çıktım, attığı konuma doğru sürerek yola çıktım. Ama ben araba değil onu sürmek istiyordum. Düşündükçe ter basıyor kasıklarım geriliyor, hatta patlayacak gibi oluyorlardı.

Eve vardığımda evin büyüklüğü şaşırtmamıştı beni. Köşkte yaşıyordu ve belli ki bu evde tek değildi. En azından öyle tahmin ediyordum.

Derin nefes alıp, kapıyı tıkladım. Hizmetçi kapıyı açtı, Taehyungʼun odasını sordum ve içeri girdim. Taehyungʼun odası çok genişti ve odasındaki sesler bardak koyma sesine benziyordu. İçeri girdim nefes nefese kalıyordum her bir şey olduğunda, kendimi sikecektim neredeyse heyecandan.

Beni fark etti ve üzerime doğru ilerlemeye başladı, yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Erkeksi kokusu yanağıma bulaşmıştı. Dudakları kocamandı, çok güzeldi. Bardakları diziyordu, şarap bardaklarıydı.

"Hoş geldin yavrum, otur şöyle sandalyeye." sandalyeyi geriye çekti ve cevap vermemi bekledi.

Yanaklarım yanıyordu yanan tek şey yanaklarım olsaydı keşke. Kucağına oturmak istiyorum diyemedim.

Sandalyeye oturdum ve yemeklere baktım, domuz eti kızartmıştı güzel de sos yapmıştı, yanında şarap.

Hızlıca yemeye başladım o sırada o da şarapları dolduruyordu.

"Bu kadar erken beklemiyordum seni, acelecisin." dedi ve kıkırdadı, çok güzel bakıyordu. Her şeyi güzeldi.

"İşimi erken bitirmek istedim, yavaş olmayı sevmem."

"Yavaş değilimdir merak etme, beni hızlı bulmuyorsan hızlanırım, sorun yok." yanaklarıma alevler düşmüştü, yanıyordum. Telaşlandım, elim terledi şaraptan yudum aldım.

"Eviniz güzelmiş, tek sen kalmıyorsun sanırım?"

"Dürüst olmak gerekirse burayı çok sık kullanmıyorum Busan'a da kısa süreliğine gelmiştim ama sanırım artık buradayım."

"Yani tek yaşıyorsun?" şaşırıyordum çünkü kocaman bir evdi fazlaydı belki onun için.

"Hayır oğlum var, Yeontan. Onunla kalıyoruz abime bıraktım onu da."

"Köpek mi? Neden bıraktın?" yavaşça yudumluyordum şarabımı.

"Evet, seslerden rahatsız olmasın diye. İnlememizle odayı sarsacağız bebeğim."

Yudumladığım şarap boğazımda kalmıştı, öksürmeye başladım ve ağzımı sildim. Boğazımı temizleyerek,
"İyi yapmışsın." dedim, daha fazla arzulamama ve kucağına oturmak daha çok istiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 11, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

fuck buddies Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin