SESSİZ ÇIĞLIKLAR

En başından başla
                                    

Çağatay merakla "Neymiş o?" diye sordu.

"Sana olan öfkemin geçmesini beklemeyeceksin. Çaba göstereceksin bunun için. Böylelikle seni her gördüğümde o öfke içimi sarmayacak ve sakin bir gebelik geçireceğim." Dedim.

Çağatay gülümsedi ve elini bacağıma koyarak "Bunun için her şeyi yapacağım. Sana kendimi affettireceğim. Şerefim üzerine yemin ederim!" dedi.

İçimden "Hangi şeref?" diye sorgulayarak sahte bir samimiyetle gülümsedim. Artık her şeyin yoluna girdiğini ve kazandığını sanıyordu. Şu an öyle gözüküyor ama darbeyi içten vuracağım. Sessiz ve haince olacak...bana başka seçenek bırakmadı.

Çağatay ayağa kalkarak "Kendime kahve yapacağım. Sende ister misin?" dedi. 

Batuhan olsa asla sormazdı. Hatta canım çekmesin diye içmezdi bile. Israr ettiğimdeyse "Ne kahvesi? Sana yasak" derdi...

 "Yeni içtim sağ ol." Dedim ve Çağatay salondan çıkarak mutfağa doğru geçti. Bende kitabıma kaldığım yerden devam ettim.

Her şey bitti, mutlu bir çift olacağımızı sanıyor ve bir müddet daha böyle sanmaya devam etmeli.

Artık daha fazla saklayamazdım bu sırrı. Bir an önce Berra'ya anlatmalıyım her şeyi ve beraber icabına bakmalıyız diye düşünerek orta sehpanın üzerinde duran telefonuma uzandım ve Çağatay'ın duymadığından emin emin olduktan sonra Berra'yı aradım.

Berra "Kızım günlerdir sesin solun çıkmıyor. Rüyamda gördüm seni. Ne yapıyorsun?" diye sordu.

Kısık bir sesle "Çağatay evde şu an ve konuşmaya vaktim yok. Acilen bana gelmen lazım ama Çağatay'a benim çağırdığımı belli etme!"

Berra "Deniz ne oluyor? İyi misin?"

"Soru sorma Berra! Sadece gel tamam mı? anlatacağım her şeyi!" Diyerek telefonu kapattım ve orta sehpanın üzerine geri koydum. Çağatay elinde kahve fincanıyla gelerek karşı koltuğa oturdu ve televizyonu açıp izlemeye koyuldu.

Artık sıra bendeydi. Susmayacağım! ilmek ilmek Çağatay'ın sonunu hazırlayacağım. Beni hiçbir şey durduramayacak. Ne istediğimden o kadar eminim ki...Savaşacağım, öylece kimsenin emirleri ve tehditleri doğrultusunda yaşamayacağım!

Kapı çaldı ve elimdeki kitabı kenara koyarak kapıyı açmaya yeltendim.

Çağatay "Sen dur ben bakarım." Diyerek oturduğu koltuktan kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtığında Berra hiçbir şey demeden içeri daldı ve yanıma geldi.

Berra'ya göz kırparak "Canım sen mi geldin?" dedim.

Berra tedirgin ve şaşkın bir şekilde "Evet" diyerek yanıma oturdu.

Çağatay kapıyı kapatarak salona geldi ve Berra'ya bakarak "Hayırdır? Bir şey mi oldu?" diye sordu.

Berra bana bir süre baktıktan sonra Çağatay'a döndü ve "Rüyamda Deniz'i gördüm. Çok kötü durumdaydı. Ağlıyordu ama sesi çıkmıyordu. Ona yardım etmek istiyordum fakat yakınlaşamıyordum. Ben yakınlaşmaya çalıştıkça o daha da uzaklaşıyordu benden. Çaresizce gözlerimin içerisine bakıyordu. Çok korkunçtu..." dedi.

 Çağatay samimiyetsiz bir şekilde "Hmm, kötüymüş." Dedi. 

Çağatay'a döndüm ve "Artık başımda bekçilik yapmana gerek yok. Bak Berra'da geldi. Kız kıza laflarız. Ayrıca senin şirkette işlerin falan yok mu?" dedim bir işi olmasını umarak.

Çağatay "Birkaç toplantım vardı aslında ama iptal etmeyi düşünüyordum." Dedi.

"Sen git işlerini hallet. Akşam gelirsin, güzel bir yemek yeriz." Dedim.

BATAKLIK (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin