Porta Caeli Pacem Sauvignon Blanc

22 4 37
                                    


"Ey dumanlı gözlere şifasını veren güneş..."

Dante Alighieri- İlahi Komedya (Cehennem)

Dante Alighieri- İlahi Komedya (Cehennem)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Buzdolabının sesini dinledi. Aynı koltukta aynı tablonun karşısındaydı ama bu kez aklı mutfaktaydı adamın.

Bir süre, uzun bir süre önce aldığı buzdolabının sesi onu neden bu denli düşünce denizine sürüklemişti?

Neden mi?

Diğer beyaz eşyalar ihtiyaç duyulduğunda çalışırken buzdolabı her dakika çalışmak zorundaydı. Neden bu denli üzerine gidilmişti buzdolaplarının...

Elbette yorulmuyordu veya ona yapılan bu haksızlık için incinip hayal kırıklığına da uğramıyordu ama adam kendini onun yerine koymaktan geri kalamadı.

Sabahın ilk saatleriydi kimse onun her zamanki gibi çalıştığını fark etmiyordu bile. Ama o çalışmaya devam ediyordu.

Bu durum yalnız buzdolaplarını ilgilendirmiyordu üstelik. Bu durum tam olarak insanların insan olarak gerçeklerini gün yüzüne çıkarıyordu.

En çok emek veren hep hor görülen oluyordu. Diğerlerinden bahsedildiği gibi bahsedilmiyordu ondan.

Çünkü hep oradaydı. Yokluğuyla kimseyi tanıştırmadı. Varlığı da değerli kılınmadı bu yüzden.

Bir çiçeği vardı zamanında sulamayı unutsa da solmayan... Adam solmuyor diye sulamayı daha sık unuturdu. Ama sulasa dahi ona küsen çiçeğini asla ihmal etmezdi. Hoş bu konunun çiçeklerle alakası yoktu.

Birine sürekli gülümsersen üzgün olduğunda seni suçlar. Birine sürekli yardım edersen yardım edemediğin ilk anda sırtını döner.

Ve birine, değer verdiğin birine gerçek sevgini hissettirirsen onu bir daha göremezsin. En azından eski haliyle...

Buzdolabının sesini duymuyordu artık, onu düşünürken bile unutmuştu onu. Tabiatı böyleydi.

Biraz daha düşündü ama bu kez kendi hakkındaydı.

Bugüne dek bir bağ kuramadan kimseyle... Herhangi bir şeyle, bir yerle... Nasıl olmuştu da gelebilmişti bugüne?

Şaşıp kalıyordu kendine kendince.

Bayağı bir becerikli olmalıydı şu ana dek yaşadığına göre...

Hiç mi arzu etmemişti bunu yoksa arzu etmişti de uktesi miydi boğazında düğüm düğüm?..

O da bilmiyordu?

Neden gitmedim başka bir yere, başka bir şehri özlemeden nasıl yaşadım? Neden sevemedim kimseyi, neden sevemedi kimse beni?

ROMA (IV)Where stories live. Discover now