2.bölüm

3.9K 213 21
                                    

Güne bel ağrıları ile başladım. Yaklaşık 15 saatlik bir araba yolculuğundan sonra bu normaldı. Yozgata gelir gelmez çarşıya inmiştim. Elbise almam lazımdı. Yozgata neden geldiğimi söylemeyi unuttum. Kuzenim evleniyor. Hatta inanmayacaksınız ama Erva ve Baran bile bu düğün için izin almışlar.

Erva çok nadir izin alan bir insandı. Yani izin aldılar demek çok doğru olmaz. Başarılı bir görevden sonra komutanları tüm time 1 hafta izin vermiş.

Dediğim gibi şu anda çarşıdayım. Aslında elbise için çok seçenek var ama bana göre hiç yok.

Yaklaşık 10 mağaza gezdikten sonra siyah saten düz bir elbise aldım. Fazla abartıya gerek yoktu. Her zaman sadelikten yana olmuşumdur.

Alışveriş işin hallettikten sonra kendime bol acılı bir çiğköfte dürüm ısmarladım. Tabiki eve kadar dayanamayacağım için yemeye yolda başladım bile.

Sakarlığımdan, yani şansızlığımdan hiç bahsettim mi? Etmediysem bile şu anda şahidlik ediyorsunuz.

Yanlışlıklı dürümün poşetini patlattım ve nar ekşisi üstüme döküldü. Allahtan ordaki amca ıslak mendil vermişti. Hızlıca çiğköftemin son kalan parçasınıda ağzıma attıp, ıslak mendili çıkardım. Tam üstümü siliyordumki direğe çarptım. Bekle bi bu direk değildi... Kafamı kaldırdığımda göz göze geldiğim çehreyle kalakaldım. Bunun ne işi vardı burda? Beni mi takip etti yoksa? Yok saçmalama asker o. Ama ya psikopatsa??

"Önüne baksana!"

O bana mı önüne bak diye bağırdı?? "Asıl sen önüne bak!"

"Farkındaysan sen bana çarptın."

"Ne münasebet? Sen bana çarptın. Ben yolumdan gidiyordum."

"Aynen. O yüzden kafan yere bakıyordu."

"Tamam diyelimki ben önüme bakmıyordum, sen neden beni görmedinde bana çarptın?"

"Tartışma uzayacak mı?"

"Hayır! Ayrıca senin burda ne işin var?"

"Asıl senin ne işin var? Beni mi takip ediyorsun?"

"Anlamadım? Ben mi seni takip ediyorum? Asıl sen beni takip ediyorsun!"

"Burası benim memleketim. Burda olmam çok normal değil mi?"

"Sen yozgatlı mısın?"

"Evet. Sen?"

"Evet. Neyse benim gitmem lazım. Seninle uğraşamam, ama bir daha karşıma çıkmazsan çok mutlu olurum."

"Bende."

Hızlıca yanından geçip çarşının çıkışına doğru ilerlerim. Yozgatlıymış. Hayattaki şansıma bak. Adam o kadar ilin içinden yozgatlı çıktı. Şimdi onu düşünecek zamanım yok. Hızlıca eve gidip hazırlanmam lazım. Akşama düğün var.

...
Düğün başlamıştı. Onun başlamasıylada benim sınavın başladı. Her gelen yaşlı teyze bana oğlunun fotoğrafını gösterip oğlunu övüyordu. Bende "Allah sahibine bağışlasın" diyip hemen yanlarından uzaklaştıyordum.

Ama bu sefer peşimden gelmeye başladılar. "İmdat" diye çığlık atsam çok mu abartı olur?

Erva köpeğide ortada yoktu. Kesin eniştem beyle bir yere gitmişlerdir. Düğünlerden pek hoşlanmazda. Hatta kendine düğün bile yapmadı.

Ha bu arada teyzeler hâlâ peşimde. Karşıdan gelen kalabalığı görünce aklıma bir fikir geldi ve hızlıca onlara doğru yürüdüm. Tek şansım aralarında kaybolmaktı. Zaten hava karanlıktı, ben siyah giyinmiştim ve en önemlisi Teyzeler yaşlı olduğu için görmüyor.

ElifWhere stories live. Discover now