9

21 4 48
                                    

Selam, keyifler nasıl?

 İyi okumalar^^

Işıl ışıl parlayan ay ışığına dönük; ağaçların arasında oturmuş, yakışıklı katilin biraz ilerideki hanoktan gelmesini bekliyordum. Sessizce önüme dönmüş güzel manzaranın tadını çıkarmayı amaçlamıştım. Fazla zaman geçmeden ezilen ot seslerini duymamla tekrar arkama döndüğümde elinde iki kadeh ve kırmızı şarap olduğunu varsaydığım bir şişeyle bana yaklaşıyordu. 

Yüzündeki sevecen gülümsemesi benimde ona gülümseme isteğimi kabartıyordu. Yaklaşıp yanıma oturdu, havanın soğukluğuna baktıktan sonra üşüyorsam hanokta içebileceğimizi teklif etti. Ona gerek olmadığını söyledikten sonra kafamı yukarı kaldırıp zarif güzelliğini gözler önüne seren aya doğru baktım.

 Ayın etrafını saran yıldızlar.. Onu daha bir gösterişli kılıyordu. "Manzara ne güzel değil mi?" Yanımda ki katile döndüğümde zaten bana baktığını gördüm, hemen sorumu cevapladı. "Evet, manzaram fazla güzel." Şaşkınlığımı belli etmeden önüme dönmüş güzel manzara'nın tadını çıkarmıştım, huzur doluydu ileride görünen köyler karanlığı aydınlatır biçimdeydi.

Hâlâ daha bana baktığının bilincinde olarak rahat davranmaya çalışıyordum lakin beni dikkatlice izlediği için pek mümkün değildi. Birkaç dakikanın sonunda dayanamamış ona dönmüştüm, diş etlerini belli ederek gülümsemesi beni fena halde çarpmıştı, ne diyeceğimi kısa süreliğine unutmuş, söyleyeceğim kelimeleri toparlamaya çalışıyordum.

Bu halimi anlamış olacak ki gülümsemesini büyüttü. Söylemeye çalıştığım kelimeleri en sonunda toparlayabilmiştim. "Bana bakıp sırıtacağına getirdiğin şarabı açta içelim, boşuna mı getirdin o şişeyi" Yeni hatırlamış gibi elindeki şişeye baktı, hemen bana dönerek şişeyi havaya kaldırdı.

"Bu Cabernet Sauvignon;  koleksiyonumun nadide parçalarından olmakla birlikte en eskisi, seveceğini düşünüp getirdim. Bu şarabı birisine ikram etmeyi düşünmüyordum" Yüzüne derince baktım ve anladığımı belirtmek için kafa salladım. "Benim özelliğim ne peki?" Sessizce beklemişti, konuşmaya yeltendiğinde sorumu es geçip şarap hakkında bilgiler verdi.

"...Yıllanmış şaraplarımdan biri, bulunması zordur. Frenk üzümünün yanı sıra siyah meyve aromaları da içerir." Yanımda oturan bedenin gözlerine bakıyor, onu dinliyor, konuşmuyordum. Sustuğunda ise canımı çektiren şaraba bakarak konuştum. "O kadar çok bahsettin ki canım çekti doğrusu, dök bir kadehte bakalım anlattığın kadar var mı?"

Yere koyduğu kadehleri kaldırdı, şişenin ucunda ki mantar tıpayı açarak bardakları doldurdu. Elindeki kadehlerden birini uzatırken sevimli bir şekilde gülümsüyordu. İlk yudumu alacağım sırada kolumu tutarak bana engel oldu. "Kadeh kaldırmadan içilir mi?" Bir şey söylemeden bardağımı ona uzatmış, onun da benim gibi kaldırmasını beklemiştim. Çok bekletmeden bardaklarımızı birbirine değdirirken konuştu. "Güzelliğine" onun gibi sırıttım ve cevap verdim "Tutuklanmana." 

İlk yudumumu alırken uyardı "ağır yudumlar almanı tavsiye ederim, çarpmasın sonra" onu umursamadım ve ilk yudumumu ağzıma alarak ağızda nasıl bir tat bıraktığını kontrol ettim. Sıra ikinci yuduma geldiğinde ise bardağın hepsini tek seferde kafaya dikip içmiştim. Bana şaşırmış bir şekilde bakan katile ne var? manasına gelecek bir biçimde kafa sallayıp bardağı uzattım.

Bardağımı alıp yere koyarken kendi bardağında ki şarabın hepsini benim gibi tek seferde içti. Kendi bardağını benimkinin yanına koyarak şişeye uzandı, ikisini de doldurduktan sonra bardağıma uzanarak önümde ki güzel manzarayı seyrettim. Bu kadehimi bir öncekine zıt bir şekilde yudumlayarak içiyordum. Kolay sarhoş olan biri değildim lakin Agust'un dediği gibi beni çarpmış olmalıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Killer Or İn Lover Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin