Zeynep ona tatilde yazdığı tehditlerden sonra durmamıştı. Geldikleri andan beri ona Ses ile ilgili mesajlar atıp tehditler savuruyordu. Elleri kolları bağlıydı. Polise daha önce gittiğinde eli boş dönüştü. Bu kadın her nasıl yapıyorsa olaylar asla onun alakası yokmuş gibi sonlanıyordu. Ve işte bu en büyük kabustu.

Dakikalardır elinde Ses'in fotoğrafı düşünüyordu. Ne yapacaktı? Onu nasıl koruyacaktı bilmiyordu. Çaresizlik her yerine yayılmışken bunaldığını hissetti. Eliyle yüzünü sıvazladı, saçlarını karıştırdı. Dağılmıştı. Saate baktığın 01.37 idi. Ses çoktan uyumuş olmalıydı. Onunla konuşmaya ihtiyacı vardı ancak bunu daha sonra erteledi. Ses ile çektikleri videoları izlemeye koyuldu. İzlerken biraz da olsa rahatlamıştı. Ta ki ekranına yine bir bilinmeyen numaradan gelen mesaj düşene kadar... Gerilmişti. Elleri titriyordu. Korkuyla açtığı mesajda Ses vardı. Ve uyuyordu. Biri fotoğrafı yanı başından çekmişti. Elleri titremeye başladı. Ve sonra bir mesaj " Sen onunla olduğun sürece sevgiline yazık olacak, küçük Yankı..." Numarayı aradı. Her zaman ki ses : Aradığınız kişiye ulaşılamıyor. Telefonu duvara fırlatacakken durdu. İçinde Ses'in her anı vardı, yapamazdı. Zeynep işleri ilerletmişti belli ki. Bir şekilde evlerine girmişti. Korumalar bile yalandı artık. Bu fotoğraf en büyük açıklaması olmuştu. Yüreği yanıyordu. Yere çöktü, sessizce aktı yaşlar gözünden. Sevdiği kızla olduğu için ölebilirdi Ela gözlü meleği... Çaresizce ağladı. Ne kadar süre geçti bilmiyordu. Başını kaldırdığında yıkılmıştı. Elini, yüzünü yıkadı. Ruhu çekilmişti. Ses'in yanına gidip onu görmek zorundaydı. Belki bu bile kötüydü ama gitmek zorundaydı. Bugün ondan ayrılmak ve onu yaşatmak zorundaydı. Ses'in yaşamı için ayrılık şarttı. Yankı düşünürken ölüyordu. Ve biliyordu ki Ses de onunla ölecekti. Ama en azından nefes alabilecekti. Yankı'nın en büyük şükürü bu olacaktı. Aren'i aradı. Uykudan uyanan Aren huysuz sesi ile açtı telefonu.

-Bir ölüm yoksa beni aramış olduğun için sabaha selanı okuturum canım kuzenim YANKI!

Yankı hiç takmamıştı. Kızmamıştı bile. Aksine bitirmesini beklemişti.

-Ses'ten ayrılmaya gidiyorum. Hazırlan gidiyoruz.

-Siktir! Ne dedin sen? Ne ayrılması lan? Köpek gibi severken ne ayrılması? Delirmişsin sen. Yürü git uyu. İyi değilsin belli ki.

-Zeynep...

Devamını getiremedi. Nefesi kesilmişti, onun zarar görmesini düşünmek bile onu deli ediyordu. Aren anlamış kısık sesli küfür etmişti. O da her şeyi biliyordu. Ve ayrılık diyorsa Yankı, şarttı demekti. Sorgulamamıştı.

-Hazırlanıyorum. Yarım saate çıkarız yola.

1 saat sonra ikisi de hazır arabanın önündeydi. Aren Yankı'yı görünce parçalanmıştı. Ses'e olan aşkının en büyük tanığı oydu. Ve şimdi gözlerinde gördüğü yenilmişlik... Buna diyecek sözü yoktu. Aren ile Yankı bir süre sarılıp sessizce ağladılar. Aren sürücü koltuğuna bindiğinde, Yankı buz adama dönüşmüş, öylece yolu seyrediyordu. Erkekler ağlamaz derlerdi ya hani, yalandı. Erkeklerde ağlardı. Bazen haykıra haykıra bazen içine akıtırdı yaşlarını.

Yolculukları boyunca Yankı'dan ses çıkmamıştı. Aren ne yaptıysa konuşmamıştı. Nihayet Ses'in evinin önüne vardıklarında Yankı'nın direnci yıkılmıştı. Hıçkırık sesleri arabaya doluşmuştu. Aren kardeşine sıkıca sarılıp acısına deva olmaya çalıştı. Elinden gelen başka bir şey olmalıydı ama yoktu. Bu onu delirtiyordu.

Saatler geçti. Yankı öylece Ses'in penceresine bakıyordu. Hava aydınlanmaya başladığında her şeyin başlamak üzere olduğunu anlamıştı. Kafasını çevirip Aren'e baktı. Burukça gülümsedi. Mecbur olduğunu Aren de biliyordu. Saatine baktı. 07.12. Ses bir kaç saate uyanacaktı. Erken kalkardı daima bunu biliyordu. Biraz daha bekledikten sonra tahmin ettiği oldu. Ses'in perdesi aralandı. Sonra güzel yüzünde bir gülümseme oluştu. Yankı o gülüştü öldü. Ondan gülüşlerini alacaktı. Sevdiği kadından ona en çok yakışan şeyi alacaktı... Arabanın kapısını açtı. Ardından Aren indi. Binaya yöneldiler. O esnada Ses arkasını dönmüştü. Görmemişti orman gözlü adamını. Yankı binaya girdiğinde yüzüne maskesini yerleştirmişti. Duygusuz biri gibi davranmalıydı. Az sonra sevdiği kadının kalbini avucunun içinde parçalayıp yere serecekti. Çok acı çekeceklerdi. Ama buna mecburdu. Çok geç kavuşmuştu ve çok erken bırakmak zorundaydı. Dayanılması zordu ama dayanacaktı, dayanacaklardı.

Ses'in kapısının önüne geldiğinde elini kaldırdı. Derince soluklandı. Az sonra hayatı yeniden karanlığa gömülecek ve onu sonsuz delikte yaşayan ölü kılacaktı.

Kapıyı çaldığında içerden hayatına huzuru getiren melodik ses duyuldu. "Geldim."

Yankı buz gibi ifadesini duyduğu sesle son anda toparladı. Saniyeler sonra, bitecekti. Kapının kilidi çevrildi. Asırlar gibi geçen süre sonrasında kapı açıldı. Ses başını kaldırıp gelen bakıp kocaman gülümsedi. O gülümsedi Yankı öldü.

-Orman gözlüm...

Sonra kocaman sarıldı ona. Yankı ona sarılmamak için iki yanda duran ellerini yumruk yaptı. Bugün burada her şey bitecek ve Ses'i yaşatacaktı. Bir ihtimal Zeynep pisliğini yok edip ona dönerdi. Hala onu istiyorsa tabi...

Ses ona sarılmayan kolları hissetti. Gülen yüzü soldu. Döndü sevdiği adam, baktı ruhsuz gözlerine. İçi dondu. Bir şeyler olduğunu anlamıştı. Aren'e döndüğünde kafasını önüne eğmiş. Akan yaşları siliyordu. Ses daha çok korktu.

-Neler oluyor Yankı? Neyiniz var?

- Bugün buraya son kez geldim.

-Nasıl?

-Biz hiç yoktu. Artık olmayacak. Nedeni veya nasılı yok. Düşündüm, ve doğru olan bu. Senelerdir ayrıydık. Her şey aynı sanıyordum içimde. Değilmiş. Bitti. Biz artık yok.

Ses duydukları ile geriye sendelemişti. Duvara tutundu. Yankı ona elini uzatınca kendini geri çekti. Göz yaşları aktıkça aktı. Sessizce ağladı, baktı ona. Yalan söylediğini gözündeki acıdan anlıyordu. Ama neden konuşuyordu böyle?

-Yalan söylüyorsun. Gözlerin acı çektiğini haykırıyor.

-Gözlerim seni sevdiğini de söylemişti. Ama bak terk ettim seni. Yalanı gözlerde söyler.

Ses beyninden vurulmuşa döndü. Orman gözlü adamının gözleri onu içine hapsetti o ağaçların arasında sıkıştırdı. Batırdı dallarını bedenine. Ulaştı kalbine. Söktü, aldı. Parçalarına ayırdı. Sonra yine ona baka baka attı önüne. Çaresizce ağladı.

Yankı ona baktıkça öldü. Onu öyle gördükçe kendinden nefret etti. Laçin sesleri duymuş gibi geldi. Ses'i görünce korkudan ufak bir çığlık atıp tuttu kardeşini. Ses hiç bir şey demeden içeri girdi. Kapıyı kapattı. Sildi gözyaşlarını. Oturdu kapının ardına. Baktı duvara. Laçin konuştu o duymadı. O yaşları sildi, daha çok aktı. O kulağını tıkadı Yankı daha çok seslendi ona. Ses tam bu kapının ardında, öldü. Ve katili, orman gözlü adamıydı...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MütenahiWhere stories live. Discover now