42. Bölüm ☁ Uyku Hapı

Start from the beginning
                                    

''Tamamdır,'' dedim. Yüzünde rahatlamış bir ifade belirmişti. Vazo parçalarını çoktan toplamış olduğunu gördüm. Yanından geçip merdivenleri inmeye başladım. Merdivenlerin son basamığında Yiğit'in sert bakışlarıyla karşılaşmıştım. Bu da kendini bir bok sandı lan!

Kuzey'de topuk sesleriyle bana döndüğünde bir an Yiğit'in ve onun sert bakışları birleşmişti. Kuzey'in yüzünde çarpık bir sırıtış oluşurken Yiğit'in bakışları bu sefer ondaydı.

''O zaman bu iş birliğini kutlamak için bir şeyler içebiliriz,'' dedi Kuzey ve Levent'e soru sorar gibi baktı. ''Yani sorun olmaz değil mi?'' dediğinde Levent sadece gülümsedi ve eliyle beni yanına çağırdı.

''Ben bir viski alayım,'' demekle yetindi Kuzey. Başımı sallarken bu sefer Levent'te onu destekler nitelikte homurdandı.

''Bende aynısından alayım,'' dediğinde Yiğit'e döndüm.

''Ben içmeyeceğim,'' dediğinde kaşlarım çatılmıştı.

''Bunun küçükte olsa gerçek bir kutlama olmasını istiyorum. Sizde için lütfen,'' diyen Kuzey'in yapmacık nazikliği gerçekten gözlerimi doldurmuştu. Yiğit tam itiraz edecekken Levent onu susturmuştu.

''Ona da aynısından getir,'' derken ben gülümsemekle yetinmiştim. Yemek yedikleri masanın arka kısmında dizili olan şişeleri hatırladım ve seri adımlarla yanlarından uzaklaştım.

Viski şişelerinden birini alıp mutfağa geçtim ve bardaklara doldurmaya başladım. Bardakları tepsiye yerleştirirken bir tane bardağı öne diğer ikisini onun arkasına koymuştum. Arkadakilere uyku haplarını atacaktım. İşi garantiye almak amaçlı ikişer tane atıyordum. O danalara zaten iki tane uyku hapından bir şey olmazdı.

Tepsiyle içeriye girdiğimde Kuzey keyifle sırıtıyordu.

Tepsiyi ona uzatırken eli tahmin ettiğim gibi öndekine gitmişti ama yine de alırken soru sorar gibi bana bakmıştı. Gözlerimi kısa bir süre yumarken gülümseyerek almıştı. Bende ona gülümsemekle yetinmiştim. Sonrasında Levent'e e Yiğit'e de içkilerini verdikten sonra hızla yanlarından uzaklaşıp mutfağa sığınmıştım.

Bu süreç içinde tek istediğim Nazan'ın kendine gelmemesiydi.

Ben mutfağın girişinden onları izlerken Kuzey keyifle bardağını işaret ederken gülümsedi.

''Dostluğumuza!'' Sinsi piç.

Birkaç dakika daha keyifle konuşmaya devam etmişlerdi ki Yiğit çoktan esnemeye başlamıştı. Levent oturduğu koltukta daha yayvan bir hal alırken gözlerini kapatmamak için direniyor gibi duruyordu. Birkaç dakika sonra derin bir uykuya daldıklarına emin olduğumda mutfaktan çıkabilmiştim. Kuzey ayağa kalkıp bana dönerken korkuyla gözlerimi kırpıştırdım.

''Üst katta. Baygın,'' dediğimde başını sallayarak yanıma yaklaştı ve beklemediğim bir şekilde tekrar dudaklarıma bir öpücük bıraktı. İrkilmiş olmam komiğine gitmiş olacak ki gülerek merdivenlere yönelmişti. İpek telaşla koridorun başında bizi bekliyordu.

''Nerede?'' dedi Kuzey bana dönerken.

''Çamaşır odasında. Şu oda,'' diyerek kapıyı işaret ettim.

Kuzey hiç zaman kaybetmeden odaya girdi ve yere yatırdığım baygın bir şekilde uzanan Nazan'ı kucağına aldı. Açıkçası zorlanacağını düşünmüştüm ama zorlanıyor gibi durmuyordu.

''Yokluğu anlaşılırsa?'' dedi Kuzey soru sorar gibi.

''Sanmıyorum. Evdeki temizlik işleriyle ilgileniyor. Daha önce Levent'in onu yanına çağırdığını bile görmedim. Evde fazla görünmez olduğu için dikkat çekmeye çalışıyor,'' dedim ve bu sefer soru soran ben oldum. ''Evin dışında kameralar vardır. Böyle elini kolunu sallayarak çıkamazsın,'' dediğimde merdivenlerden inerken bilmiş bir şekilde gülmeyi ihmal etmemişti.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now