9

254 109 17
                                    

Bir efsaneye göre gerçek ve yalan bir gün buluşurlar. Yalan doğru söyler ve, "Bugün hava çok güzel." der. Gerçek; onun etrafına bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır. Gün gerçekten çok güzeldir.

Bir kuyunun önüne gelene kadar birlikte çok zaman geçirirler. Yalan doğru söyler ve, "Su çok güzel, birlikte banyo yapalım!" der. Gerçek; Bir kez daha şüpheci bir şekilde suya dokunur, su gerçekten çok güzeldir. Soyunur ve yüzmeye başlar. Yalan bir anda sudan çıkar, gerçeğin kıyafetlerini giyerek kaçar kayıplara karışır.

Kızgın gerçek, kuyudan çıkar. Yalanı bulmak ve kıyafetlerini geri almak için her yeri gezer. Çıplak gerçeği görenler onu hor görmekte ve öfkeyle bakmaktadır. Zavallı gerçek kuyuya geri döner ve sonsuza dek ortadan kaybolur.

O zamandan beri yalan, dünyanın her yerinde gerçek gibi giyinmiş ve içimizde yaşar. Dünya ise hiç bir şekilde çıplak gerçeği görmek istememektedir...

***

"Hayat diyorum, sence nedir?"

"Bilmiyorum."

"Öyle mi? Peki, yaşamak nedir?"

"Bilmiyorum."

"Anlıyorum. Dürüst davranmak gerekirse ben de pek bilmiyorum. Gerçekliğin ne olduğu konusunda bir fikrin var mı peki ya?"

"Dünyanın en büyük muaması."

"Şu an gerçeklikle bağlantın hakkında ne düşünüyorsun?"

"Düşünmüyorum. Şu anı gerçeklikle bağdaştırmıyorum ve bu konuda düşünmek istemiyorum."

"Yalan söylemeyi kesin küçük hanım! Bunu düşünüyorsunuz, hem de o kadar çok düşünüyorsunuz ki bunun sizi delirteceğini sanıyorsunuz."

"Bunun kendisi başlı başınca delilik değil mi zaten?"

"Belki öyledir." birkaç saniye sonra, "Belki de değildir." diye ekledi. Artık konuşmak istemiyordum. Bu adamın yaptığı şey sadece aklımı karıştırmaktı. Anlattıklarından hiçbir şey anlamıyordum. Pi döngüsünün ne olduğunu dahi açıklamamıştı. Saatlerdir bu uçuk adamın yanındaydım. Artık bitsin istiyordum, bu saatlerin birbirine karışan takırtıları başımı ağrıtıyordu.

"Bu ses seni rahatsız etmiyor mu?"

"Bazen ediyor. Ben ihtiyar bir adamım sonuçta." dedi. İki elini birbirine çarptığında birden tüm mekanın içine sakin bir klasik müzik yayıldı. Sesin kaynağının nerede olduğunu kestiremiyordum. Mantıken sesin kaynağın olduğu tarafta daha fazla olması gerekiyordu ama ses her yerden geliyordu. Hem dört bir taraftan hem yerden hem de tavandan.

"Bunu nasıl yaptın?"

"Burası senin evreninden çok farklı. Burada müzik ve ışık doğal olgulardır. Onlara ulaşmak herkesin hakkıdır. Nerede, ne zaman istersen onlara ulaşabilirsin."

"Ne yani, herhangi bir müzik kaynağı yok mu burada?"

"Yok." Bu duyduğum şey beni çok şaşırtmıştı.

Uzun süre konuşmadık. Bir ara, yemek getirmek için çıktı, o çıkınca müzik sesi de kesilmişti. 314 ile konuşmak istemiştim ama ne kadar seslensem de cevap vermedi. İhtiyarla gitmişti. Bir şekilde buradan çıkmalıydım. Bu saatlerin düzensiz takırtıları giderek daha sinir bozucu olmaya başlamıştı. İnsan burada kafayı yer! Çin işkencesinden farkı yoktu. Sonunda adam elinde iki tabak yemek ile geri geldiğinde onunla daha çok sohbet etmeye karar vermiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 19, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YÜZSÜZLER DİYARI (SN 314)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin