Of promises unkept the night flowers speak

104 18 11
                                    


Onlar mavi, geceleri ışıldayan türdendi.

____________________________

Malikanenin solmuş gri pencerelerinden, kış aylarında olduğumuz için erken batan güneşi dahi beklemeden çıkan ayı görebiliyordum. Hırsızım yoktu. O, yazın ortasında aniden bastıran yağmur gibi gelmiş, çiçeklerimi ve kalbimi çalıp gitmişti.

Gelşi; benim sıkıcı hayatım için neşe, halk şiirlerinden oluşturulmuş bir türkü, kutlu bir zafer, insanların diyişiyle aşktı. Gidişi ise kırık bir cam ve kalp.

Hergün yüzünü saklamak için taktığı yamuk şapkasıyla gelir, benim İnazuma'dan özel getirttiğim biricik çiçekleri o aydınlık, bir müzisyeninkini andıran elleriyle usulca toplardı. Her demete sekiz tane düşecek şekilde onları buket haline getirirdi.

Benim çiçeklerim saf sihirdendi, zira koparınca birkaç gün içerisinde tekrar bitiverirdi. O da bunu bilir, istisnasız hergün beş çayı içtiğim saatte gelirdi. Bazenleri küçük bir ayaz eser,şapkasının önünü kaldırır çiçeklerim rengi gözleri bana uzaktan görünürdü.

Çok sefer karşısına çıkmak, onunla konuşmak isterdim. Sonra gözlerim masadaki maskeme ilişirdi; ardından aynaya.

Ben çirkindim.

Onun duru güzelliği karşısında kendi benliğimle duramazdım. Çünkü biliyordum ki maskem onu gördüğü ana kırılacak, kalbim misali parçalara ayrılacaktı. Sonra o, beni herkes gibi kendinden uzaklaştıracak bu sebeple kararmış iç dünyama siyahın yeni bir tonunu sürecekti.

Bahar ve yaz, onun melodilerini en çok duyduğum zamanlardı. Asla ayrılmadığım bu evden onun sesi sayesinde uzaklaşırdım. Beyaz papatyaların süslediği kır tepesi, denize bakan yükseklerde bir uçurum, beni yakan çöl ya da ferahlatan buzullarda gezerdim. O bütün bu gezdiğim yerlerden bihaber şarkısına devam ederdi. Bilmezdi ki bazenleri tamamen ondaydım.

Tanrının bana cezası bu yüz, ona yaklaşmamı engeller, çiçeklerimi çaldığı için gidip ona kızamazdım fakat ona içten içe sitem ederdim. Bir kez olsun kafasını kaldırıp pencereye bakmazdı. Sanki yüzümün nasıl olduğunu bilir, bana erişmemek için kendini sakınırdı. İğrenç varlığımın onun bahçeme geldiği saatler reformu yeni tanımış insanlar gibi aydınlandığını bilmezdi. Bilakis gece üzerimize çöktüğünde, çiçeklerim parıldar; o giderdi. O zaman ben yine kararır, kendime lanetler okurdum.

Bir gece yarısı bahçeme sarhoş geldi. Beyazlar içindeki kumaş elbisesi rüzgarda usulca dalgalandı, o gece ayrı güzel parıldayan mavi çiçeklerim arasında cennetten bir nur gibi ışıldadı. Kollarını keman çalıyormuş gibi kaldırdığında beni tamamen yanıltan bir şekilde dans etmeye başladı. Soyluların sosyeteye çıkış yapmadan önce tek başlarına çalıştığı valslara benziyordu; zira tek farkı daha asil durmasıydı.

Kollarını, belini ve ayaklarını tek bir ahenk üzerinde hareket ettirirken müzik dahi olmadığını düşündüm. Sanki beni duymuş gibi anında mırıldanmaya, kulaklarıma kutsal gelen bir şarkı söylemeye başladı. Başım döndü, gözlerimin önü karardı. Beğenmediğimden değildi bu; bayıldığımdandı.

O şarkı, beni o an ne uzak çöllerde ne yağmur ormanlarında ne de dünyanın herhangi bir yerinde dolaştırdı. O beni kollarına davet ediyordu: 'gel ve benimle dans et'

Pencereden atladım. Kırık camlar derimi kestiler onun şarkısını kestikleri gibi. Yere ayaklarımı koyduğum an birkaç mavi yaprak hava akımıyla havalandı ve aramızda süzüldüler. Kalbim hızla atıyordu, tanrılar aşkına ben ne yapmıştım?

Benim heyecan ve tutkudan hızla atan kalbimin aksine yüzü korku dolu bir ifadeyle gerilidi. Yalnız başına vals yaparken havaya kaldırdığı ellerini indirdi, maskeme baktı doğrudan. O an kanaat getirdim, onun mavileri eşsizdi. Benim çiçeklerim dahi o üç saniye gözlerime değen gözlerinin yanında sönük kalırdı.

Sesim yıllardır hiçbir insanla konuşmadığım için içimde kalırken o da her zamanki halinin aksine sessiz kaldı; Sustuk.

Azap tanrıları o gün bana tekrar lanetimi hatırlattı. Arkasını dönüp elbisesinden beyaz bir yüzle benden uzaklaştığı anı çok net hatırlıyorum.

Havadaki mavi taç yapraklar dahi yere düşmemişti.

Maskemi çıkarıp dans ederken düşürdüğü, giderken de eğilip almadığı şapkasının yanına attım.

___________________________



the truth untold - xiaoven (oneshot)Where stories live. Discover now