"Benim kardeşimsin!" dedim dişlerimi sıkarak ve onu ensesinden kendime çektim. Bana kıyasla küçük kalan ama aslında koca olan cüssesini sarmaladım.

Ben sırtını hâlâ bir abi edasıyla okşarken o omzumda omuz titretmeye başladı. İçini döküyordu. İçimi deşiyordu. Böyle öğrensiz asla istemezdim. Yine salak saçma hareketler ve yine Mihriban Alazoğlu.

Kulağına eğildim. "Annemle konuşacağım. Hatta konuşacağız. Biliyorum çok ağır.. Başını alıp gitmek istemem kadar ağır hem de.. Ama direnmek zorundasın. Bir anda hepimiz sana yabancı gelsek bile direnmek zorundasın. Pes etmeyeceksin Batuhan. Alazoğlu soyadının hakkını vereceksin. Sana ait değilmiş gibi hissettiğin her şey aslında senin ruhunun bir parçası. Biz seninle öz kardeş değiliz belki ama gönül kardeşiyiz aslanım. Bazen kardeş olmak için kan bağı gerekmez."

Yavaşça benden ayrıldı. Gözleri kendini sıktığı için kıpkırmızı olmuştu. Gamzesi ortaya çıkmıştı kendini kastığı için. İstemsizce gülümsedim.

"Şimdi derhal kendi evine gidiyorsun ve duş alıp Aden'e hiçbir şey belli etmeden yaşamına devam ediyorsun. Aden zor bir gebelik yaşıyor sakın onu riske atacak şekilde davranma tamam mı oğlum? Ben her şeyi düzelteceğim." dedim güven vererek. Saçlarını düzeltip gülümsedim. "Güven bana olur mu?" Gözlerini daldığı boşluktan çekti ve başını salladı. "Seni bırakayım ister misin? Araba kullanabilecek misin?"

"Kullanırım." dedi ve saçlarını dağıttı. Her zaman öyle olurdu zaten. Ben toplardım, Batuhan dağıtırdı.

"Tamam..Dikkatli git."

Başını salladı ve arabasına yöneldi. Binipte bahçeyi terk etmesinin ardından zorla oluşan gülümsememi yüzümden sildim ve eve doğru yürüdüm.

Omuzlarım ağrıyordu artık yüklerimden. Nefes almak zor geliyordu.

Bade karşıladı beni. İçten gülümsedim.

"Neden ağladı.." dedi merhametle. Bu kadında ki merhamet başka bir boyuttaydı.

"Öğrenmemesi gereken bir şey öğrendi. Aslında öğrenmek hakkıydı ama zamanı değildi." dedim asansöre yürürken, peşimden geliyordu.

"Ney.. öğrendi?" dedi merakla. "Çok mu ailevi?"

Maalesef der gibi başımı salladım. Bade'ye anlatsam bir dert anlatmadan bir dertti. Zamanı gelince anlatmayı tercih ettim. Şuan kafamı boşaltmam lazımdı.

"Sana sonra anlatırım güzelim."

Kata çıktığımız zaman beraber odama girdik. Bade yatağıma geçip yastıklarımdan birini kucağına aldı. Bense hemen ceketimi çıkarttım ve giyinme odasına yürüdüm.

"Çağatay." dedi içeriden Bade.

"Efendim."

"Sen çok iyi bir abisin biliyorsun değil mi?"

Elimdeki tişört ile kalakaldım dolabın önünde. O devam etti.

"Öylesine güç veriyorsun ki Batuhan'a.. Az önce keşke abim olsaydı dedim cidden."

Tişörtü üstüme geçirdim ve pantolondan da kurtulunca odaya döndüm. Bade dudaklarını büzmüş düşünüyordu.

"Sana da abi olurum yavrum." dedim ve yan şekilde yatağa yatıp onu yanıma çektim. "Olmaz mı?"

"Abiler kardeşlerini öpmezler." dedi muzip bir tavırla.

Güldüm. "Öperler öperler." Yanağından öptüm. "Bak öptüm."

"Öyle değil akıllım." dedi ve aniden dudaklarıma bir öpücük kondurdu. "Buradan böyle diyorum."

Afallamış şekilde suratına baktım ve aniden gelen gülmemi tutamadım. Şapşaldı cidden.

BADE +18Where stories live. Discover now