"Baba başlama yine, lütfen." deyip eğildim ve ayakkabılarımı aldım. Tam kalkacağım sırada babam ayağa kalkmış ve gözlerimi üzerine dikmeme neden olmuştu.

"Otur şuraya! Bitmedi daha!" Yükselttiği sesiyle bir kedi gibi koltuğa sinmiştim. "Turgay'ı tanıyorsun." dediğinde başımla onu onaylamıştım.

Turgay amca, babamın çok eski bir dostuydu ve geçen ay şirketleri birleştirme kararı almışlardı. Çok tanımazdım ama bir iki kere şirkette karşılaştığımızda babam tanıştırmıştı. "Onun oğlu, Kenan. Birkaç gün önce İtalya'dan döndü." Düz bir ifadeyle babama bakarken bu Kenan denen herifin şu an konumuzla ne alakası olduğunu anlamaya çalışıyordum. "Onunla bir yemeğe çıkmanı istiyorum. En azından görüşür, birbirinizi tanırsınız." Mavi gözlerim irileşirken anneme baktım. O da benim gibi şok olmuş bir şekilde babama bakıyordu. Gerçekten bir bu eksikti!

"Saçmalama, Adnan! Kenan'ı tanırım, efendi çocuktur ama Maran'la çok zıt karakterlere sahipler."

Annemin sarf ettiği kelimeler göz devirmek istememe neden olsa da bunu yapmadım. Sonuçta annemdi, çarpılabilirdim.

"Ya anne! Ne diyorsun sen Allah aşkına? Şu an sorun zıt karakterlere sahip olmamız mı gerçekten?" dediğimde annem dudaklarını aralamıştı ama babam ona müsaade etmeden konuştu.

"Konu tartışmaya kapalı! Tanışırlar sadece, fena mı?" derken anneme dönüp bakmıştı.

Sinirlerim gerilirken dakikalardır koruduğum sakinliğim de birden yok olmuştu. Benim biriyle tanışmak istediğimi de nereden çıkarmışlardı?

"Kusura bakma baba ama ben kimseyle tanışmak falan istemiyorum," Babamın çatık kaşlarının altındaki bakışları bana dönerken ben de ayağa kalkmıştım. Bence bu kadarı yeterdi. "Ve istememem de senin bunu kabul etmen için yeterli bir sebep. Bu durumda da konu açılmadan kapanmış oldu." diyerek konuyu kendimce kapattığımı sanarken eğilip ayakkabılarımı aldım ve gülümsedim. "İyi geceler, anneciğim ve babacığım." Arkamı dönüp merdivenlere yönelmiştim ki babamın gür sesi, evin duvarlarında yankılandı.

"Ahu!"

Dişlerimi hafifçe dudağıma geçirip bir kez daha arkama döndüğümde babamın sert bakışlarıyla karşılaşmıştım. Onun bakışları altında ezilmekten hoşlanmayarak gözlerimi ondan kaçırdım ve gerisin geri tekrar koltuğa oturdum.

"Dinle beni," dedi, sesini alçaltırken. "Kenan'la tanışırsan bir şey kaybeder misin bilmiyorum ama ikinizin de bir şeyler kazanacağı açık. Turgay benim eski dostum ve beraber iş yapıyoruz. İtalya'da bağlantıları var, Kenan da oradaki şirketle ilgileniyor zaten. Sen de mantık evliliği istemiyor muydun? Al sana fırsat işte."

Gözlerim irileşirken dudaklarım da şaşkınlıkla aralanmıştı. Kesinlikle babamın bu kadar açık konuşmasını beklemiyordum. Eminim ki kendi kafasında çoktan beni o herifle evlendirmişti bile. Hatta böyle istikrarlı devam ederse bu gerçekleşebilirdi de.

"Ne?" dedim, carlayarak. Yüzünü sıvazlayıp derin bir nefes alarak sakinlikle konuştu.

"Ortada henüz bir şey yok. Tanışırsın sadece," Bir anneme bir bana bakıp omuz silkti. "Belki ondan hoşlanırsın, belli mi olur?" Burnumu kırıştırdım.

"Ne münasebet ya? Anne bir şey söylesene sen de!" Bakışlarımı çaresizce anneme çevirdiğimde ellerini iki yana açarak bana baktı.

"Az önce de söyledim, ikiniz de beş dakikadan fazla yan yana duramazsınız zaten ama küçük bir yemekten de bir zarar gelmez."

"Ben o yemeği yemek de istemiyorum ama!"

"Ahu," dedi, babam bir kez daha. "Şımarıklığını bir kenara bırak ve sözümü dinle. Sadece tanışmanı istiyorum! Eğer birbirinizden hoşlanmazsanız bir daha görüşmezsiniz, bu kadar basit."

PRANGALAR | +18Where stories live. Discover now