1|Gölge Prenses

323 51 94
                                    

Kitap şarkıları:
Madalen Duke-Born Alone Die Alone
Yenne-Feed The Demon

✴✴✴

İçeri giren muhafız, farelerin cirit attığı bu odaya, pardon, çöplüğün tavanına bir halat asıp, altınada bir tabure koyduktan sonra küçümseyen bakışlarla açlıktan zayıf düşmüş bedenime bakarak, yüzünü buruşturdu:

"Majesteleri hâlâ bir şansın olduğunu söyledi."

Büyüyle iyice sağlamlaştırılmış ağır çelik kapıyı büyük bir gürültüyle kapattıktan sonra uzaklaşan adım seslerini duyamadım, çünkü bu çöplüğün her yerine ses geçirmez büyü yapılmıştı.

Yarı bir büyücü olarak uyanışımı gerçekleştirmiştim, ama ölen imparator, yani babam olacak adam, mana akışının sağlandığı, büyücülerde adeta kalp görevi gören mücevherimi parçalayıp geriye sadee küçük bir nokta tanesi bıraktığı için büyü yapamıyordum, o günü hiç unutamıyordum.

Düşüncelerimi bölen şey, tabureye çıkıp kendimi sallandırma fikriydi, nefes almak bile bana acı verirken hiçbir şeyi olmayan ben, bu fikri kabullendim.

Sürünerek taburenin olduğu yere doğru ilerledim, en küçük hareketim bile bana acı verirken her saniyem nefes alışverişlerim yüzünden işkence gibiydi.

Tüm gücümü toplayıp kendimi zorladım, acıyla bağırarak taburenin üzerine çıktığımda dengemi kaybetmemek için hızla halata tutundum. Bir deri bir kemik kalmış kafamı halattan geçirdim ve halatı belkide son kez tüm gücümü kullanarak sıktım.

Altımdaki tabureyi ittiğimde ilk başlarda çok az debelendim, ama nefes almak bile çok zorken hareket etmeyi bıraktım.

Karanlıktan deli gibi korksam bile karanlığa karışacaktım, bu olmadan önce son nefesimi verdiğimde dördüncü kez hayata veda etmiştim...

✴✴✴

Olduğum yerden hızla kalktığımda etrafımdaki zifiri karanlık bedenimi ve en önemlisi ruhumu titretmeye yetmişti, düzensiz nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken arkamda hissetiğim hafif esintiyle hızla arkama döndüm.

Bu koyu kırmızı ruh, tek bir kişiye ait olabilirdi, o da Brishen'dan başkası değildi.

On dörtlü yaşlarımda ana imparatorluk sarayı olan Altın Saray'ın kütüphanesinde okuduğum bir kitapta geçen efsanevi ruhtu, koyu kırmızı bedeni kötülüğü temsil ediyordu. Brishen insanların ölümden sonraki dünyada karşılaştığı ilk varlıktı. İnsanların karanlık arzularını uyandırıp intikam aleviyle yanıp tutuşmalarını sağlar, onları geçmişe gönderip intikam almalarına yardımcı olurdu. Tabii insanlar bunun için bedeller ödüyordu. Burda onun faydasına olan şey negatif duygulardı, bu duygular onu besliyor ve güçlendiriyordu.

İçimde yıllardır uyuyan Medusa'nın alevlenerek uyanmaya başladığını hissettim:

"Bu senin için büyük bir şans."

Bu sırada tüm düşüncelerimi bıçak gibi kesen şey Brishen'ın zihnime dolan sesiydi:

"Elmir'in istenmeyen, babası tarafından denek olarak kullanılan Gölge Prenses'i."

Gözlerimi nefretle ona diktiğimde sinirden ağlamamak için zor durduğum için dudağımı hiç düşünmeden ısırıyordum.

Sinirden titremesine engel olamadığım sesim bu sonsuz karanlıkta kaybolurken karanlıktan hâlâ korkuyordum:

"Ne istiyorsun benden?"

Gülüşü zihnimde yankılanırken devam etti:

"Bence bunu çoktan biliyorsun, sonuçta koskoca Elmir'in Prensesi sensin."

Bir şey söylemediğimde bıkmış bir şekilde devam etti:

"Dördünçü yaşamında intihar ettiğinde artık yorulduğunu ve bıktığını anladım, ama belki sana acımasız davranan bu hayattan bir şey almak isteyebileceğini düşündüm."

Bana usulca yaklaştı ve çenemi kaldırarak yüzümü yüzüne yaklaştırdı:

"İntikam almak istemez misin, sana bu iğrenç şeyleri yaşatan herkesten intikam almak istemez misin, eğer bu teklifimi kabul edersen ben bizzat sana elimden geldiğince yardım edecek ve senin tarihteki en güçlü ve asil İmparatoriçe olmana yardımcı olacağım Medusa."

Yıllardır bomboş hissettiğim ruhumda yeni yeni gelen, ve geri dönen şeyler hissediyordum. Küçüklüğümden beri uyuyan Medusa geri dönüyordu, bunu hissediyordum:

"İntikam alacağım Brishen, ama bunun bedeli nedir?"

Sinsi sesi yılan gibi zihnimde dolandı:

"Senin ödeyeceğin bedeli vakti geldiğinde açıklayacağım, şimdi bir anlaşma yaptığımızın kanıtı olarak şah damarında bir emare bırakacağım, oraya dokunmadığın sürece kimse onu göremeyecek."

Heliose'ın sesi zihnimde yankılandı:

"Vazgeç bundan Medusa."

Medusa onu umursamadı bile, yine acımasız davrandı:

"Dört yaşamındada senin yüzünden yaşanılanları gördük, artık acı çekmek yok, artık güç ve intikam var Heliose."

Yüreğimdeki korkuyu ve zihnimdeki ağrıyı umursamayarak Birshen'a doğru konuştum:

"Kabul ediyorum, bedeli ne olursa olsun ödeyeceğim."

Memnun olmuş sesi zihnimde yankılandı:

"Güzel, şimdi seni geçmişe gönderiyorum, benimle istediğin zaman konuşmak için şah damarına dokunman yeterli."

Şah damarımdaki büyük bir acıyla birlikte karanlığa gömülürken aklımdaki tek şey Medusa'ydı.

Medusa geri döndü...

✴✴✴

Vazo Serisi|1|Gölge PrensesWhere stories live. Discover now