1. BÖLÜM: "Serden geçen birini canıyla korkutamazsın!"

1K 62 37
                                    

Sürç-i lisan ettiysek affola.

(Sınır: 20 oy - 15 yorum)

Yavaş yavaş yürüdü genç kadın, şu an en son isteyeceği şey elindeki tepsiyi titretip kahveleri dökmek olurdu. Heyecandan kalbi göğsünü dövüyordu, yine de kendini kontrol edip kahveleri büyüklerden başlayarak dağıtmaya başladı. Sıra sevdiğine geldiğinde gözleri birbirine kavuştu. İki aşığında gözlerindeki heyecan ve sevgi okunuyordu. Bedirhan titreyen elini uzatıp sevdiğinin yaptığı tuzlu kahveyi aldı. Melike ise yerine oturup Bedirhan'ın kahveyi içtikten sonraki tepkisini izlemeye başladı. Tuzlu kahveyi gülümseyerek içen adamı bir kez daha sevdi.

Hasan Ağa kahvesinden birkaç yudum aldıktan sonra söze girdi. Bugün kısmetse oğlunun evliliği için ilk adımı atacaklardı.

"Sebebi ziyaretimiz bellidir Rezan Ağa. Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Melike'yi oğlumuz Bedirhan'a istiyoruz."

Rezan Ağa rahatsızca yerinden kımıldayıp bakışlarını en büyük oğlu Zeyd Ali'ye çevirdi. Oğlunun yüzüne bakıp hala kararlı mı diye kontrol etti ancak oğlu kararından geri dönmemişti ve dönmeyecekti bunu görüyordu.

Birazdan diyeceklerinden dolayı olay çıkacağını bile bile konuşmaya başladı. "Veririz ancak Hasan Ağa bir şartımız vardır,"

"Konu başlık parası ise merak etmeyesin Rezan Ağa biz gelinimizi de ailesini de en güzel hediyelerle taçlandırırız." dedi Hasan Ağa

"Biz sizi tanırız biliriz konu o değildir."

"Nedir öyleyse şartın, yerine getirelim."

Oysa nerden bilebilirdi Hasan Ağa şartın en kıymetlisi olduğunu, bilemezdi. Rezan Ağa daha fazla lafı evirip çevirmeden dosdoğru söyledi.

"Kızın Sarya'yı oğlum Zeyd Ali'ye isterim, şartım budur."

Bu sözler salona bomba gibi düşmüştü. Hiç kimse böyle bir şey beklemiyordu, Zeyd Ali ve Rezan Ağa dışında. Herkes büyük bir şaşkınlık içindeydi, şaşkınlığını ilk atlatan ise Hasan Ağa'nın büyük oğlu Saruhan oldu. Saruhan ayağa kalktığı gibi gür sesiyle evi başlarına yıkmak ister gibi konuştu.

"Bizimle dalga mı geçersin Rezan Ağa! Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Benim bacımı şart diye sunamazsın!"

Bedirhan önce sevdiğinin gözlerine baktı, onunda hiçbir şeyden haberi olmadığını anlayınca ayağa kalktı.

"Her isteğiniz başımızın üstüne ancak bu dediğiniz olmaz. Ben evleneceğim diye bacımın istemediği bir hayat yaşamasına izin vermem."

Zeyd Ali ayağa kalktı, iki kardeşin önüne geçip düz bir ifadeyle yüzlerine baktı. "O halde bizde size verecek kız yok," dedi kesin bir sesle.

Saruhan sinirine yenik düşüp adamın üstüne atlayacakken Bedirhan engel oldu.

"Sakin ağabey sakin," ağabeyini geriye çekip sinirli bir şekilde Zeyd Ali'ye baktı. "Amacını anlamadım mı sanırsın? Karşında aptal yok, sevdamı içime gömerim de kardeşimi senin gibi bir adama feda etmem!"

Hasan Ağa hiddetle ayağa kalkıp bas sesiyle konuştu. "Kalkın gidiyoruz!" dedi ve arkasına bakmadan ailesiyle birlikte avluya kadar indi ve tam kapıdan çıkıp gideceklerdi ki Zeyd Ali onları durdurdu. Rezan Ağa ve ailesi ise terastan avluya inmek istediklerinde Zeyd Ali onlara engel oldu ve tek başına avluya indi. Kendinden emin ağır ağır indiği merdivenler bitmeden önce Hasan Ağa karısını ve gelinini arabaya gönderdi. Şahmaran ailesinin erkekleri avluda beklerken Zeyd Ali karşılarına geçti. Birazdan kıyametin kopacağını biliyordu ama buna değer diye düşündü. İşin sonunda sevdiğine kavuşmak varsa tüm her şeye razıydı. Başına gelebilecek her şeye...

MÜPTELA | MardinWhere stories live. Discover now