KGS/2.BÖLÜM: Yiğit Kılıç

170K 5.4K 343
                                    

Bölüm şarkısı : 

* Williamatte Stone - Heart Like Yours. ( İf I Stay )

* Mabel Matiz - Bir Hadise Var 

KGS- 2. BÖLÜM

Verilmiş sözlerin ağırlığı insanın ruhunu eziyor ve yok etmeye çalışıyordu. Yok edip bir başarısızlığı daha çentikle puan tablosuna işaretliyor, insanlığın daha kötü bir yola sürüklenmesini sağlıyordu. 'Zor' kelimesi her kulağa fısıldanmadan önce o başarısızlık tablosu gözler önüne serildiği vakit; insanlar hemen pes etmek için çırpınıyor vazgeçmek için her türlü yolu deniyorlardı. 

Başarısızlık düşüncesi akıllarında dönüp dolaştıkça, yavaşça insanın içine içine işleyen bir zehir gibi vücutlarını ele geçiriyor ne sağlıklı düşünebilmelerine ne de sağlıklı hareket etmelerine izin veriyordu. Ve başarısızlık tablosu bir kez daha gözlerinin önünde belirirken onlar hızla kanat çırpmış bir kuş misali oradan uzaklaşıyor, verdikleri sözü, sözü verdikleri kişiyi daha unutuyorlardı.

Ama ben unutmamıştım.

Anneme çok küçükken onun da yanımda olacağının hayali ile bir hayli heves içinde verdiğim sözden, onun için çabaladığım, ona yakışır bir evlat olmak için emek verdiğim hiçbir şeyden vazgeçmeyecektim.

Her zaman benim için, kendi hayatı gibi başarılı bir gelecek hayal eden annemi; hayatta olmasa da, biricik kızının yanında olmasa da asla hayal kırıklığına uğratmayacaktım.

Hayranlık yüklü bakışlarımı ilk defa böylesine bir güzellikte karşılaştığım şirketin girişinde gezdiriyorken, fark ettiğim bir şey vardı. Güçleniyordu anneme verdiğim söz. Arkamda bıraktığım korkularımdan, başarısızlıklarımdan beslenerek gitgide güçleniyordu ki ben bugün, Türkiye'nin en iyi şirketine ayağımı basıyordum.

" Hanımefendi? ! "

Kulağımda patlayan buz gibi soğuk bir ses derinliklerine daldığım düşünce dünyamdan irkilerek sıyrılmama neden olmuştu. Boğazımı temizleyerek bakışlarımı bana seslenen adama çevirdim. Sert mizacı bir tık gerilmeme sebep olsa da içten içe bunu mimiklerimle belli etmemeyi umuyordum.

Gülümsemeye çalışarak "Merhaba" dedim.

Kafasını hafifçe sallayarak elindeki kartı bana verdi. "Çiğdem hanım ?"

Şaşkınlığımı gizlemeye çalışırken kafamı salladım. "Evet benim. Yiğit Bey'le görüşmem vardı."

"Evet, hoş geldiniz. Yiğit Bey de sizi bekliyordu. Eşlik edeceğim size"

Hızlı hızlı konuşarak arkasına döndüğünde, kirpiklerimi kırpıştırdım. Elime tutuşturduğu ziyaretçi kartını turnikelerden geçtikten sonra çantama koydum ve kendimden emin adımlarımla önümden ilerleyen uzun adamı takip ettim. Büyük ve gösterişli koridorda elinde bir dosya ile oradan oraya koşuşturan çalışanların üzerimde gezdirdikleri garip bakışlar eşliğinde nihayet asansöre vardığımızda sessizce tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım. Vay be.

Tam karşımızda duran asansörün kapısı açıldığında, omzunun üstünden bana bakarak elini asansöre doğrulttu. " Buyurun. " Eline kısa bir bakış atarak bindim asansöre. Onun da binmesini beklerken yirmi yedinci katın düğmesine basıp hafifçe gülümsemesi şaşırtmıştı. "Bol şans diliyorum."

Öyle bir ses tonuyla söylemişti ki. Alaycı tavrına karşı yarım dudak bir tebessüm hediye ettim bu uzun boylu adama. "Şansa ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum, teşekkürler"

Karanlıkla Gelen Sen | Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin