"Ne yapıyorsun!"

"Seni konuşturuyorum Yancı?"

"Al o lanet iğneyi oradan."

"Hayır." dedim ve diğer bir kasnağa geçtim. Hepsine aynı işlemi uyguladığım zaman masaya geri döndüm. Elime kabloları veri mandalları aldım. Şok cihazını da yanıma alınca eksik kalmamıştı.

"Bu bir uzak doğu çeşidi." dedim boyunlarının altındaki iğneyle istinaden. "Onlar askerlerine böyle yaparlar ki başları dik dursun. Ama sakın üzerinize alınmayın, ben sizin başınızı dik tutmak için yapmadım bunu. Yaptım ama benimki tamamen bedensel işkence.. Biraz genel kültür olsun."

Mikail Mercan sinirle, "Psikopat.." dedi ve ayaklarını oynatmaya çalıştı. "Burada kurtulayım, o zaman göreceğim seni Çağatay. Kemiklerin kalmayacak."

Başımı salladım ve onun derisine daha bir sert taktım mandalları. "Olur olur, görürsem söylerim."

"Yapma." dedi Kenan, ben düğmeye basacakken. "Adam gibi sor söyleriz, ne bu işkence fantezisi?"

"Ben de bundan keyif alıyorum eski dostum, ne yaparsın?"

Tuğkan Beşer birden lafa daldı. Aralarında yüzü en kötü olan ve ayakta zor duran oydu. Cidden üflesem ölecek gibiydi. "Beni çöz konuşalım." dedi ecel terleri dökerken. "Ne biliyorsam söylerim, tüm kayırılan işleri, saklanan paraların yerlerini bile söylerim."

"Adi herif.." diye söylendi dişleri arasından İlyas Yancı. "Tut o çeneni."

"Koca adamlarsınız düştüğünüz duruma bak." dedim iğrenirken. "Ayrı gayrı yok, hepiniz aynı anda ötene kadar durmayacağım."

"Durma lan! Başla hadi!" dedi Mikail Mercan. "Konuşursam adam değilim. Ben dost satmam! Dostum ölse bile satmam!"

"Olur." dedim ve önce Mikail'in düğmesine bastım. Ama eğlence onun için erken bitti. Yediği küçücük volt bile ona fazla geldi. Aniden başını öne düştü ve boğazı altına koyduğum iğne ile buluştu. Kanlar olup oluk akarken ellerimi birbine vurdum. Onun yanında olan Kenan iğrenir şekilde başını çevirmişti.

"Hadi be.." dedim sırıtırken. "Erken bitti arkadaşın vadesi.."

Kenan başını bana çevirdiği zaman onun kasnağına doğru yürüdüm. Normalde birazdan yapacağım şeyin ehli Necip'ti ama bu sefer ben lütfedecektim.

Masanın üzerinden kerpetenvari aleti elime aldım ve tam Kenan'ın eline uzanacakken durdum.

"Yok." dedim ve kerpeteni masaya geri koydum.

"Ne oluyor amına koyayım?" dedi Tuğkan halsiz şekilde. Üflesem ölecekti zaten.

Cebimden telefonumu çıkarttım ve Necip'e mesat attım. Birkaç dakika sonra içeri iki adam ile beraber geldi Necip.

"Buyur abi?"

"Alın elinize şunlardan." dedim ve kerpetene uzandım. "Aynı anda yapalım ki, kendi dertlerine düşecek kadar canları yansın."

Herkes bir herifin önüne geçerken konuştum yeniden. "Evet, sevgili maşkeli beller, geri Mikail'den sonra dörtlüsünüz ama olsun.. Soruyorum, sizinle anlaşma yaptığım günden iki gün sonra Makedonya'ya üç tır kokain götüren kimdi?"

Herkes yutkunup başını eğerken, dudağımın kenarı kıvrıldı. "Güzel.. Yapın çocuklar."

Herkes önünde durduğu adamın iki tırnağını koparırken, benim payıma düşen Kenan acıyla gözlerini yumup dişlerini sıktı.

Hepsi acıyla inliyordu.

"Sıradaki soru, Ethem piçinin yurt dışı yasağı varken ona sahte pasaport yardımı yapan ve göz göre göre çocuk satmasına yardım eden kişi kimdi?"

BADE +18Donde viven las historias. Descúbrelo ahora