"O zaman sen nasıl girdin o eve?" dediğimde onun yerine Vance yanıtladı beni.

"Dur tahmin edeyim, İnci Tanem. O az önce kaçtığımız tahta eskiden daha dayanıklı bir tahta vardı. Sen eve girmek için onu söktün ve sökerken tahtayı kırdın. Aynı kalınlıkta tahta bulamayınca ince bir tahtayla orayı kapattın." dediğinde ağzım açık dinliyordum. Ben cidden nerenin içine düşmüştüm?

"Hırsızlık bilgilerin de varmış Vancecik. Ayrıca sanırım zekana düşmüş olabilirim. Doğru tahmin." diyerek Vance'nin yanağından makas almak istedi ancak Vance izin vermedi. William'a yerdeki taşı fırlatarak ayağa kalktım.

"Tanrım gerçekten ben evden kaçmanın cezasını ödüyor olabilir miyim? Kaçtığım günden beri başıma gelmeyen kalmadı. Kaçtığımdan beri koşuyorum resmen!" dediğimde ikisi de benimle birlikte ayağa kalktı ve yürümeye başladık. Burası ilk orman gibi değildi, daha seyrek ağaçlar vardı. Elma ağaçları, dut ağaçları, erik ağaçları...

"Sen evden mi kaçtın?" diyen Will'e kafa salladım. Biri sağımda diğeri solumda duruyordu.

"Neden?" dediğinde doğruca önüme baktım ve derin bir nefes aldım. Bunu Vance'ye de söylememiştim. Sormamıştı ama benimle kaçtıysa bilmesi gerekirdi, bu kadarını hak ediyordu.

"Annem, büyücü benim." dediğimde Vance beni durdurdu, "Anlatmak zorunda değilsin, İnci Tanem." dediğinde kafamı sağa sola sallayarak anlatmak istediğimi söyledim.

"Bana şiddet uyguluyordu, bunu benim için yaptığını söylüyordu. İnanıyordum, sonuçta onun dışında kimsem yoktu. Halkta beni dışlıyordu. Bir gün," dediğimde annemin o gün biriyle konuştuğunu ancak bu kişiyi göremediğimi hatırladım. "biriyle konuşuyordu.. Ancak odada kimse yoktu. Onun konuşmasını böldüğüm için bana vurdu, bende evden kaçtım." dediğimde Vance sinirli bir nefes bıraktı.

"Neden akraban yoktu, Perla?" diyen William'a omuz silktim.

"Dediğim gibi, annem büyücü ve dışarı hiç çıkmıyor. Ailesi yok sanırım, ve halk onu dışlıyor. Büyücü başka kimse yok. Bir ara birilerinden annemin yaşadığımız yere kaçarak geldiğini söylediğini duydum." dediğimde Will'ın adımları durdu.

Durup ona baktım. "Babanı tanıyor musun Perla?" dediğinde hayır manasında kafamı salladım. "Annenin adı nedir?"

"Agnes.. Agnes Western." dediğimde şok içerisinde bana bakıyordu. Vance'ye baktım ancak o da Will'e ne olduğunu anlamıyor gibiydi.

"Kısır büyücü." dedi Will. Kaşlarımı çattım. "Kısır büyücü Agnes.. O, o buralıydı Perla! Onu burada tanımayan yoktur!" dediğinde hala anlamamıştım. Hemen elimden çekerek yana düşmüş ağacın üzerine oturttu, yanıma da Vance oturdu. O karşımızda durarak olayı anlatmaya başladı.

"Ben o zamana tanık değilim, sadece ailem de dahil herkes onu konuşurdu. Hâlâ bazen konuşulur. Sana anlatacaklarımı sakince dinle Perla." dediğinde kuşkuyla Vance'ye baktım. Vance'nin elini tutarak destek almak istedim. Bana gülümseyerek baktı ve elimi sıktı. Will anlatmaya başladı.

"Kimsesiz olan Agnes, kentteki bir adamla evlendirilir. Ancak ne olursa olsun çocukları olmaz. Adamda onu terk eder. Halk onu kusurlu sayar -ki bu çok saçma çocuğu olmayabilir- ve o kadın kimseye görünmeden kenti terk eder. Diğer kentten gelen tüccarlardan alınan duyuma göre tekrar evlenmiştir ancak yeniden çocuğu olmadığında tekrar terk edilir." dediğinde derin bir nefes aldı.

"Buradaki kocası başka bir kadınla evleneceği gün attan düşerek ölür, ancak insanlar önemsemez. Ancak ikinci kocasının ayrıldıktan sonra delirmesi ile ilgili haberler gelince kadının büyücü olduğu ortaya çıkar. Halk ona kısır büyücü demeye başlar." dediğinde hiddetle ayağa kalktım.

DUDAKLARIN KARARACAKWhere stories live. Discover now