Sevgilim

81 8 0
                                    

Telefonun ekranına bakakaldım. Hzılıca düşünüp bir cevap yazmam gerekiyordu.

"Aslında ayrıldığımızda hiç birşey hissetmemiştim. Ayrılınca öyle diğer kızlar gibi salya sümük falanda ağlamadım. Ama şimdi mesaj atınca bir tuhaf olmadım değil yani. "

Hay dilini eşek arısı sokmasın Eylül. Dürüst olmanın zamanı mı ya. Ne bu böyle çocuğa yavşıyor gibi tövbe tövbe. İnşallah yanlış anlamaz diye umarak mesajını sabırsızlıkla bekledim.

"Benimde beklediğim cevap buydu Eylül. Ama ters tepersin diye korkuyordum. Seninle tekrar bir başlangıç yapmak istiyorum." dedi ve kafamı yastığa gömdüm.

Aslında her kızın isteyeceği türden yakışıklı biriydi. Uzun boyu, altın rengi saçları ve yeşil puslu gözleriyle gayet çekiciydi. Ve şuan onunla konuşurken onu terslemek istesem bile bunu yapamadım ve galiba tekrar çıkmaya başladık.

Konuşmayı bıraktığımızda sabah saat 5.40'tı. Ezan bile okunmuştu. Herkes kahvaltıya inmiş gelmiş ama ben hala uyanamamıştım. Halamın beni çağırmasıyla gözümü açtım saat 11 di. Zar zor kalktım. Ve planlar için hızlıca siyah kotumu ve göbeği açıkta bırakan beyaz New York yazılı kısa kollu tişörtümü giydim.

Halam biraz yorgun olduğu için otelde kaldı. Mustafayla beraber çocuklarda Bestami abiyle gitti. Bizde Hava ablamla çarşıya kıyafet bakmaya çıktık.

Yolda birkaç tane yakışıklıyı keserken buldum kendimi. Sonra yeşil gözlü bir kız çocuğu gördüm ve aklıma birden sevgilim olduğu geldi. Ve erkeklere bakmayı bıraktım. Sadece çok yakışıklı olursa bakacaktım oda göz hakkı...

Bir dakika ya sevgililer birbirine günaydın mesajı atardı. Telefonumu çıkardım ve facebook'a girdim. Ve mesaj atmadığını gördüm. Biraz sinirlendim ama sabah uyuduğumuz için onu affedip ben günaydın mesajı attım. Normal bir gün olsaydı asla ilk mesajı atmazdım ama bugün farklıydı.

Çarşıda gezerken büyük bir mağazaya girdik birkaç parça şey alıp çıktık sonra pazar gibi büyük bir yere girip gezerken telefonuma baktım.

"Günaydın sevgilim benden erken uyanmışsın." mesajıyla gülümsedim.

"Evet uyandım malum buraya uyumaya değil gezmeye geldik" dedim.

"Keşke dün biraz daha erken uyusaydın sevgilim şimdi yorgun yorgun geziceksin" dedi.

"Merak etme ben alışığım sen kendine bak" dedim. Henüz sevgilim, aşkım gibi kelimeler kullanmıyordum lugatıma ters bir kere abi.

Biraz daha konuştuk ve benim şarjım bitti. İki saat sonra tekrar otele döndük. İlk iş olarak telefonumu şarja taktım. Ama hala kapalıydı. Akşamüstü aklıma geldi ve telefonu açtım. Tam 56 tane mesaj almıştım. Ağzımdan istemsiz olarak bir oha amk çıktı.

İlk mesajlar gayet sakince atılmış. Merak ettiğini içeren sözler. 40. mesajdan sonra bağırır gibi ve son mesajda "Siktiğimin Urfa'sının hangi cehennemindesin."

Af buyur ? Bana babam bile bu kadar ağır konuşmuyor sen kimsin ? Bu son cümlesi biraz sinirimi bozmuştu. Bende kısa bir açıklama niteliğinde

"Şarjım bitti dışarıdaydım yeni açtım merak edilecek bir şey yok" dedim.

Aslında başka şeyler söyleyip küfür etmek benim için en mantıklı olanıydı ama o sevgilimdi hem beni merak etmesi beni mutlu etmişti biraz. Yani baya. Çok gecikmeden "Kaç saattir dışarıdasın bu saatte mi geldin lan ?" Bu kadarı fazla ama.

"Yok 2 saat önce geldim gıcıklığına kapalı tuttum. Ne bağırıyorsun olum. Salak mıyım ben kapalı tutayım bilerek ne saçmalıyorsun. Ve tek başıma değildim hem bu saatte gelsem bile sanane ! " Bende ağır konuştum galiba. Sanane demese miydim ne ? Neyseki o yumuşamıştı biraz.

"Özür dilerim merak ettim ben seni öyle birden ortadan kaybolunca birşey oldu sandım" dedi.

"Asıl ben özür dilerim sanane dememeliydim sevgilimsin sonuçta merak ediceksin tabi." Bir dakika ben az önce sevgilim mi dedim ? Yuh ama Eylül ne çabuk kızım ya.

Sanırım o da ilk kez sevgilim dediğimi farketti ve "Ne zaman geliyorsun SEVGİLİM" dedi sevgilimi büyük harflerle yazarak.

"Birkaç güne döneriz sevgilim" dedim. Bende iyi alıştım ha sevgilim demeye.

O' ndan SONRAWhere stories live. Discover now