-34-

56 3 2
                                    

[Şarkıyı başa sarıp, sarıp dinleyebilirsiniz. Yazarken ben de öyle yaptım ;) keyifli okumalar...]

İşte yine buradaydım...

Hikayemizin  başladığı o bankta...

Yine tek başımaydım ve yine kırgındım. Kırgınlıklarım bir, bir geçip gitti zannetmiştim ben oysa ki... meğer kırgınsanız, aklınız ve kalbiniz bir olup tüm kırıkları saklıyor, en ufak bir sarsıntıda o kırıkları tekrar size sunuyordu.

Aklıma babam gelmişti...

Hiç bu duruma düşmemiş olabilirdim. Babam eğer bana sahip çıksaydı belki de,beni kimse küçük düşüremezdi. Arkamda dağ gibi babam var derdim belki.

Bir de abim vardı...

Yıllar önce beni bir canavarla aynı evde bırakıp gitmişti.

İstanbul'un havası bile bir başkaydı... mis gibi kokuyordu deniz...

Tüm her şeyi unut diyordu sanki bana...

Telefonum çalmaya başlamıştı.

Cebimden çıkarıp kim olduğuna baktım.

Giray arıyordu.

"Sen beni hangi yüzle arıyorsun ?"

Diyerek açtım telefonu.

"Selen... ben her şey için çok üzgünüm..."

Sinirden ellerim titrerken gözlerimi sakinleşmek adına kapattım bir süre.

"Ne için üzgünsün tam olarak ? Beni öptüğün için mi ? Yoksa o anı kamera Kaydına aldığın için mi ? Yoksa fotoğrafları o aptal Kıza verip yusuf'a gösterdiği için mi ? Yoksa Yusuf 'un gözünde  artık bir sürtükten bir farkım olmadığı için mi ? Ne için üzgünsün Giray daha sayabilirim seçenekleri sana istersen ?"

bir nefeste söylediklerim sinirimin daha çok tepeme çakmasını sağlamıştı.

"Hayır hayır Selen, ne olursun kendine bunu yapma. Her şeyin hatalısı suçlusu benim sadece ben... sen o kadar iyi
Bir insansın ki sana bunları yaşattığın için kendimden utanıyorum..."

"Bence de Giray, bencede utanmalısın... iğrenç bir insansın sen. Ben seni aylarca bir dost bir kardeş gibi gördüm. Tüm her şeyi unutup sana dostluk eli uzattım seni Mete'yle aynı kefeye koydum. Sen ? Sen ne yaptın ? Gerçekten sen inanılmaz bir insansın."

Gözümden akan yaşları silip telefonu kapattım.

Hangi yüzle arayıp bunları söylüyordu bir de bana ?

"Selen..."

gelen sesle arkamı döndüğümde anlık bir şok yaşadım.

Giray'ın burada ne işi vardı.

Hızla ayağı kalkıp yanına gittim.

"Ne işin var senin burda ?"

Yüzüme bakamıyordu. Bakışları yerdeydi. Ve yüzü yara bere içindeydi...

"Karşına çıkmayacaktım ama dayanamadım..."

Bir süre ona  bakıp gözlerimi devirdim.

"Uzak dur benden ! takip falan mı ediyorsun sen beni  ? İstanbul'a geldim burda da rahat yok senden. Def olup gidin hayatımdan hiç birinizin artık sesini bile duymak istemiyorum. Bana yaşattığınız bu durumu ömür billah unutamayacağım sayende..."

Deyip arkamı döndüm ve ilerlemeye başladım.

"Selen ! Selen bir dinle beni gel konuşalım bir."

Onu hiç umursamayarak yoluma devam ettim.

~YAĞMUR~Där berättelser lever. Upptäck nu