5- İş yemeği

19.5K 767 101
                                    

Asansör giriş kata inerken Ulaş'a döndüm "Pusetteki pikeyi versene Ulaş" Ulaş'ın bana uzattığı pikeyi Sare'nin üzerine sarıp üşümemesi için başına kadar çektim.

Salyalarını omzuma akıtırken kafasını boyun girintime sokmuştu.

Asansörün kapısı açılıcınca görüş alanıma üzerlerine paltolorunu giymiş, çıkmak için beni bekleyen çalışanlarım girdi.

Adım seslerimi duyunca bana dönmüşler ardından da kucağımdaki kızıma merak ve şaşkınlık dolu bakışlarını atmışlardı.

" Hadi çıkıyoruz" kafalarını salladıklarında aralarından çıkıp gitmiştim ama arkamdan bana baktıklarını hissedebiliyordum.

Ulaş'ın arabanın anahtarını valeden almasını beklerken Sare'nin rüzgarlı havadan etkilenmemesi için kollarımı ettafına sarıp daha çok kendime çektim.

Kısa süre sonra arabaya binmiş ve gideceğimiz restorana yaklaşık bir yarım saat sonra varmıştık.

Ulaş arabayı park edeceği için onu beklemeyerek restorana girdim. Yanıma her zamanki gibi damlayan garsonun soru sormasına gerek kalmadan cevap verdim.

" Rezervasyonumuz var, Barlas Korkmaz" garson kafasını sallayıp eliyle  uzun ve geniş masayı işaret etti "Buyurun Barlas Bey."

Garsonun eşliğinde masanın baş köşesine oturdum.

Kucağımda artık sıkılmış olduğu için yerinde duramayan kızıma istediğini vererek koltuk altlarından tutarak kendimden ayırdım. Hızlı hızlı nefes alarak ayakarını hareket ettirmeye başlamıştı.

Onun bu heyecanlı ve sabırsız hallerine tebessüm ettim.

Çalışanlar birer birer masaya oturmaya başlamıştılar. Sare'nin saçlarına hafifçe dudaklarımı bastırdım ve küçük bir buse kondurup geri çekildim.

Sare kucağımda rahat bir pozisyonda oturmuş meraklı bakışlarıyla masada ona bakan insanları incelemeye başlamıştı. Cebimden çıkardığım emziği ağzına verdim ve geriye rahatça yaslandım.

Masa tamamen dolunca yanımıza birkaç tane garson geldi ve siparişleri almaya başladı.

" Barlas Bey, ne arzu ederdiniz?"  Menüye kısa bir bakış atıp bu restorana her geldiğimde sıkça yediğim bir yemeğin adını verdim. Garson dediklerimi not alıp diğerlerinin yanın giderek siparişler almaya devam ederken huzursuzlanmaması için kızımın saçlarını okşamaya başladım.

Saçlarını her ellediğimde elime değen yumuşacık ipek gibi saçlarıyle mest oluyordum. Kim derdi ki bir bebeğin saçlarına kadar her şeyine hayran kalacağımı.

Siparişlerin alımı bittiğinde Jale bana döndü, bir sohbet başlatmak istermişçesine. " Barlas Bey, bir kız kardeşiniz olduğunu bilmiyorduk. Çok tatlıymış."

Jale'nin her zamanki yılışık konuşma tarzına karşılık Sare'nin olabildiğince kaşlarını çatması ve Jale'ye dik dik bakmasına ne kadar çok gülmek istesemde ifademi bozmadan cevap verdim.

" Kız kardeşim değil Jale Hanım, kızım. Sare Korkmaz." Dediklerimle Jale şaşırıp kızarmış, diğer herkes de verdiğim cevabı merakla beklemiş ve sonucunda şaşırmıştılar.

" Bilmiyordum Barlas Bey, kusura bakmazsanız kızınızın annesi kim?" Bu konu iyice sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

" Bunun sizi ilgilendirdiğini sanmıyorum. Ayrıca konumuz benim ailevi meselelerim değil sanıyorum, yanlış mıyım?" Jale bozularak kafasını sallayıp bakışlarını benden çekti.

Babasının kızı / FİNAL/ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin