Ale-l-insan

55 9 4
                                    

Sen kendini küçük bir varlık olduğunu zannedersin. Halbuki senin içinde büyük âlem dürülmüştür.

Hz. Ali'nin naif bir sözüyle başlamak istiyorum.  Bu dünyada gereksiz, işe yaramaz biri olduğumuzu çoğu zaman hissederiz. Hatta 'ben olmasam da olurmuş' diyebiliyoruz. Ama bakın  bu sözü iyice açtığımız da neler göreceğiz.

Kâinatta yaşanan şeyler aslında insanların birer numunesi olduğunu biliyor muydunuz?

Mesela; sonbaharda dökülen yapraklarla beraber dökülen saçlarımız gibi, bir bebeğin büyüyen parmaklarıyla birlikte, bir ağacın dallarıyla beraber büyümesi gibi..

Durmadan nefes almamız, dimağımız fasılasız çalışması, saçlarımızın uzamaya devam etmesi, hücrelerimizin durmadan değişmesi...
Kâinat da sakinlerini durmaksızın değiştirmiyor mu?

Yani anlayacağımız kâinatta ne varsa, Allah, insanın hakikatine onu öz olarak yerleştirmiştir. İnsan yaratıldığı gibi kâinatta yaratılmıştır. İnsanın bir gençliği, ihtiyarlığı olduğu gibi, kâinatın da vardır. İnsan vefat edeceği gibi, kâinatta bir gün vefat edecektir.
İnsan küçük bir âlemdir yani..

İnsan, kâinatın merkezinde yaratılmış ve kâinat, insana hizmetkâr edilmiş...

Kur'ân'ın tarifinde: Yeryüzü insana bir döşek gibi serilmiş, bir beşik gibi insanın içinde huzur duyacağı bir hâlde yaratılmış... Güneşe insanın bir lambası, bir sobası olma vazifesi verilmiş, yıldızlar kandiller hükmünde, gecenin karanlığında, insana ikram edilmiş...

Ne kadar kıymetliyiz değil mi? Şimdi halen kendinizi önemsiz mi zannediyorsunuz? Bakın etrafınıza, her şey sizin için çalışmıyor mu? Her şey size kolaylık olsun diye var edilmedi mi?
Peki tüm bu nimetlere, bu hizmetlere rağmen bizim görevimiz ne?
Çok basit.
Kulluğu hakkıyla yerine getirmek.

Bakın dört dörtlük olmayı beklemeyin. Çünkü kimse dört dörtlük değildir. İnsanız biz. Bize verilen bir nefis vardır. Nefis de daima kötülüğe sevk eder. Biz nefsimizi temize çıkaramayız ama onu terbiye edebiliriz Allah'ın izniyle.

Bir hata yaptığımız da, bir günah işlediğimiz de, ne olursa olsun Allah'ın huzurundan ayrılmayalım. "Ben nasıl onun huzuruna çıkarım" demeyin. Çünkü bunlar birer tuzaktır. Şeytanın bizi tuzağa düşürmesine izin vermeyelim.
Unutmayın: Allah'ın rahmeti, gazabına göre daha ağırdır. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.

Kusur mu işlediniz? 'Olsun insanım' deyip tevbe etmeliyiz. Bir daha aynı yanlışa düşmemek için elimizden gelen gayreti ortaya koymalıyız.  Bir yanlışımızla tüm doğrularımızı yok etmemeliyiz. Bakın Üstad Said Nursi ne diyor:

Hatâsız zannetmek hatâdır. Bir bahçede çürük bir elma bulunmakla bahçeye zarar vermez. Bir hazinede silik para bulunmakla, hazineyi kıymetten düşürmez.

Ne naif bir söz ama 'hatâsız zannetmek hatâdır'.

Bakın size bir şey anlatacağım. Hz. Vahşi'yi bilir misiniz?

Hz. Vahşi bir köleydi. Sahibi tarafından azad edilmek için Hz. Vahşiye sunulan şey; Efendimiz(sas)'ın çok sevdiği amcasını öldürüp musle yapmak. Musle yapmak demek bütün organlarını çıkarmak koparmak demek.

Peki Vahşiyi sizce Hz. Vahşi yapan neydi?

Samimi bir tövbesi..

Cahiliye döneminde yaşayan Vahşi, Efendimiz(sas)'in çok sevdiği amcası Hz. Hamza'yı şehit eder. Yıllar geçer vahşi Müslüman olmak ister. Ve haber salar. Bir kaç kez Efendimiz(sas) ile mektuplaşır. Hatta bir kaç ayet Hz. Vahşi üzerine tüm aleme inmiştir. En son mektup şu ayetle son buluyor.

De ki: "Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümîdinizi kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir." (Zümer suresi/53).

İnen bu ayetten sonra Vahşi, Efendimiz(sas)'in yanına gelir ve imanını ikrar eder. Efendimiz onu affeder.
Şimdi size soruyorum. Çok sevdiğiniz amcanızı öldürüp parçalara ayırsalar siz affeder miydiniz? Ama bakın Efendimiz affetti.

Allah affetti. Efendimiz afetti.
Samimi bir tövbe ile..
Ve vahşi artık Hz. Vahşi oldu. Ashabdan oldu. Son nefesine kadar iman adına mücadeleler verdi. 

Hepimiz Vahşiyiz. Ama her birimiz Hz. Vahşi olmak istiyorsak; samimi bir tövbe ile başlayabiliriz.

Hadi adım atalım.
Defalarca düşsek bile ayağa kalkalım. Düşüp kalmayalım. Allah'ın rahmetinden ümidimizi kesmeyelim.

Kendini Bul Where stories live. Discover now